Saadet Partisi'nden AK Parti'nin düzenlediği kutlamalara tepki

AK Parti İl Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen AK Parti’nin kuruluş yıl dönümü ve 30 Ağustos Zafer Bayramı, 2 Eylül Eskişehir’in düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü nedeniyle verilen konserler etkinliklerini Saadet Partisi İl Başkanı Fesih Bingöl eleştirdi. Gazze’de İsrail saldırılarının olduğu bir dönemde konserlerle kutlamalar yapılamasına tepki gösteren Bingöl, AK Parti İl Başkanlığı’nın kamuoyundan özür dilemesi gerektiğini savundu. Bingöl, “Artık hiç kimse kınamanın azizliğine, meydanda esip gürlemenin hamasetine ve sözlü real politiğin arkasına sığınamaz. İsrail’in işgal kararına karşı hiçbir maskenin geçerliliği kalmamıştır. Çözüm bellidir, yöntem bellidir, yol bellidir. Ancak Türkiye bugüne kadar tarihi görevinin gereğini yerine getirememiştir. Bu işgal planı karşısında Türkiye, tarihinden aldığı sorumluluğu ve cesareti göstermelidir. Bu konuyla ilgili olarak Eskişehir AK Parti İl Başkanlığı tarafından, Eskişehir’in kurtuluşu ve teşkilat pikniği çerçevesinde Dede Korkut Parkı’nda düzenlenen etkinliklere yönelik hassasiyetlerimizi Saadet Partisi olarak kamuoyuyla paylaşmayı bir sorumluluk olarak görüyoruz. Üyeleriyle, seçmenleriyle ve geniş vatandaş kitlesiyle buluşmak her siyasi partinin hakkıdır. Ancak bu etkinlikler düzenlenirken belli hassasiyetlerin gözetilmesi bir zarurettir. Tüm Gazze yerle bir olmuşken, dünyanın gözü önünde cereyan eden bir soykırım sonucunda yüz binlerce insan hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi sakat kalmış ve Gazze’nin Gazzelilerden arındırılması için her türlü çaba sarf edilirken; AK Parti Eskişehir İl Başkanlığı’nın hem Eskişehir’in kurtuluşu, hem 2 Eylül, hem de partisinin kuruluş etkinliklerinde ses sanatçıları ağırlaması ve müzik şöleni yapması, İslam dünyasının bu acılı günlerinde bizim açımızdan asla kabul edilemez ve üzücüdür. Temennimiz, AK Parti İl Başkanlığı’nın bu hatasını anlayarak kamuoyundan acilen özür dilemesidir” diye konuştu.
“Gazze Barış Gücü Kurulmalı”
İsrail’in Filistin’e gerçekleştirdiği saldırına karşı sürecin doğru değerlendirmesi gerektiğini ifade eden Bingöl, Türkiye öncülüğünde Gazze barış gücünün kurulması gerektiğini dile getirdi. Bingöl, “Bundan dolayı milli görüşçü kuruluşlar, başta Saadet Partisi ve Anadolu Gençlik Derneği olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşlarının organizasyonuyla tarihin en büyük sivil filosu Gazze yolunda harekete geçmiştir. Bu somut bir filodur. Filoda Saadet Partisi’nden 2, Gelecek Partisi ve HÜDA PAR’dan 1’er olmak üzere toplam 4 milletvekili ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları yer almaktadır. Gemilerin bir kısmı, Türkiye’deki insanların desteğiyle satın alınmış, İspanya ve Tunus limanlarından Gazze’ye doğru yola çıkmıştır. Ne var ki filoya mensup bazı gemilerin Türkiye limanlarından hareketine izin verilmemiştir. Böyle bir tabloda en azından Türkiye Cumhuriyeti makamlarının, uluslararası sularda filonun güvenliğini sağlayacak şekilde savaş gemileriyle bu girişime destek vermesi gerekmektedir. Ülkemizi yöneten siyasi iradenin bu talebi karşılıksız bırakmayacağına inanıyoruz. Madem ki Türkiye’nin öncülük edeceği bir Gazze Barış Gücü kurulmadı, en azından şu an harekete geçen filoya destek vermesi bir zorunluluktur. Gelinen noktada çok net ifade ediyoruz: İki tercih vardır. Ya Siyonizm’den yanasınız ya da Gazze ve Filistin’den. Bu insani ve vicdani hareketi çok önemsiyoruz. Kanaatimiz odur ki bu gemiler, uygulanan ambargoyu kırarak Gazze’ye insani yardımların ulaşmasına zemin hazırlayacaktır. Oraya gidenlerin büyük çoğunluğu bedel ödemeyi göze almıştır. Terörist İsrail’in ne yapacağını ya da yapamayacağını tahmin ediyoruz. Ancak bu kez dünya kamuoyunun duyarlılık göstereceğine inanıyoruz. Çünkü binlerce aktivist, dünyanın tanıdığı isimler ve Türkiye’den de milletvekilleri bu filoda yer almaktadır. Güvenlik nedeniyle isimleri açıklamıyoruz” sözlerini kaydetti.
“Tepki Demokratik Usullerle Olmalıdır”
CHP İstanbul 38. Olağan İl Kongresi'nin iptali için açılan davada mahkeme, İl Başkanı Özgür Çelik ve mevcut yönetimin görevden uzaklaştırılmasına, yerlerine geçici bir yönetim atanmasına hükmetti. Yaşanan gelişme ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Bingöl, “Bu konu tamamen Yüksek Seçim Kurulu’nun alanına girer. Yerel bir mahkemenin, Yüksek Seçim Kurulu’nun görevini üstlenerek böyle bir karar vermesi, Türkiye’de hiçbirimizin tahammül edemeyeceği kaotik bir süreci tetikleyebilir. Bence ülkeyi yönetenlerin bu duruma el koyması gerekir.Aksi halde, her ilde bir kişinin beyanıyla “şu delege şu vaatte bulunmuştu” denildiği anda, bir mahkeme kararıyla parti yöneticilerinin görevden uzaklaştırılması mümkün hale gelebilir. Bu da halkın iradesinin sakatlanması anlamına gelir. Biz Saadet Partisi olarak dünden beri bunu dile getiriyoruz: Yüksek Seçim Kurulu derhal pozisyon almalı ve bu konuda karar ve yetkinin kendisinde olduğunu açıkça ifade etmelidir. Eğer delegeler arasında gerçekten maddi imkânlarla teklif edilenler varsa, bu konuda cezai işlem uygulanmalıdır. Ancak partinin tüzel kişiliği, il başkanlığı ya da yöneticiler görevden uzaklaştırılmamalıdır. Doğru olan, fiili işleyen kişilere yönelik cezai işlemdir. Bunun da adil şekilde ve somut delillerle kanıtlanması gerekir. Bir kişinin ya da kişilerin beyanıyla böyle karar alınması, Türkiye siyasetinin nereye evrildiğini ortaya koymaktadır. Biz bunu kabul etmiyor ve reddediyoruz” ifadelerini kullandı. Yüksek Seçim Kurulu üzerine düşeni yapması gerektiğini savunan Bingöl, CHP’ye çağrıda bulundu. Bingöl, “Bu konu önemlidir ve mutlaka tepki gösterilmelidir. Ancak bu tepki demokratik usullerle olmalıdır. Çünkü mevcut yönetim, CHP’yi ileride sokak eylemlerine teşvik etmek istiyor olabilir. Bu tür tuzaklara düşülmemelidir. Demokratik ve hukuki çerçevede en üst düzey girişimler yapılmalı, bu kararın ortadan kaldırılması için adımlar atılmalıdır. Kesinlikle muhalefet birleşmelidir. Bunu öteden beri savunuyorum. Ancak bu birleşme, ilkeler çerçevesinde olmalıdır. Muhalefet birleşmelidir, buna imza koyuyoruz. Bunu birlikte düşünelim. Ama Sayın Özgür Özel’in “Cumhurbaşkanı adayı ben olmayayım, Ekrem İmamoğlu olmasın, yeter ki seçimi kazanalım” çağrısının da bu çalışmayı beraberinde götürdüğünü unutmamak gerekir” sözlerini kaydetti.