Eskişehir Eskiden Hangi İle Bağlıydı: Şok Olacaksınız!

Eskişehir Eskiden Hangi İle Bağlıydı: Şok Olacaksınız!
Eskişehir, uzun süre bir sancak statüsünde kalsa da 1925 yılında il olarak kendi kimliğini kazanmıştır.

Eskişehir’in Osmanlı Dönemindeki İdari Değişimleri ve Kısa Tarihi

Fatih Sultan Mehmet’in ilk dönemlerine kadar Eskişehir, Ankara Beyliği’ne bağlı bir sancak olarak idare edilmiştir. 1451 yılında Kütahya Beylerbeyliği’ne bağlanan şehir, bu statüsünü 1831 yılına kadar korumuştur. 1831-1841 yılları arasında ise “Miralaylarla” yönetilen Eskişehir, 1841 yılında Bursa merkezli Hüdavendigar Eyaleti’ne bağlanmıştır. Osmanlı’nın bu dönemdeki idari düzenlemeleri, Eskişehir’in gelişiminde belirleyici olmuştur.

Eskişehir, uzun süre bir sancak statüsünde kalsa da 1925 yılında il olarak kendi kimliğini kazanmıştır. Bu tarihten itibaren şehir, hem idari hem de ekonomik anlamda farklı bir yörüngeye girmiştir. Özellikle Osmanlı’nın son dönemlerinde şehirde tarım ürünlerinin ve hammaddelerin taşınmasını kolaylaştıran demiryolu, Eskişehir ekonomisine canlılık katmıştır.

Demiryolunun Eskişehir’e Katkıları ve Toplumsal Değişim

Yakınçağda Eskişehir, demiryolu inşasının etkisiyle ekonomik ve toplumsal anlamda bir dönüşüm yaşamıştır. Demiryolunun sağladığı taşıma olanakları sayesinde tarım ürünleri ve hammaddeler, daha geniş bir pazara ulaşmıştır. Bu ekonomik canlılık, şehirde yeni iş olanaklarının oluşmasına da zemin hazırlamıştır.

1900’lü yılların başında göç dalgalarının etkisiyle Eskişehir’in nüfusu hızla artmıştır. Bu durum, kentin toplumsal yapısında da önemli değişimlere yol açmıştır. Ancak şehir, 1905 yılında Aşağı Mahalle’de çıkan büyük bir yangınla sarsılmıştır. Bu yangın, çarşı ve çevresinin tamamen yanmasına neden olmuş, şehir bu olayın ardından yeniden düzenlenmek zorunda kalmıştır.

Demiryolunun etkisiyle şehirde gelişen endüstriyel faaliyetler, Eskişehir’i modernleşme yolunda önemli bir konuma taşımıştır. Şehirdeki bu dönüşüm, özellikle Cumhuriyet döneminde daha da belirgin hale gelmiştir.

Eskişehir’in Milli Mücadeledeki Stratejik Rolü

Eskişehir, Milli Mücadele yıllarında stratejik konumu sayesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Anadolu’yu İstanbul’a bağlayan demiryolu hattı üzerinde yer alması, şehri hem lojistik hem de askeri açıdan önemli bir noktaya taşımıştır. Yunan ordusunun Anadolu’daki ilerleyişi sırasında Orta Anadolu’ya geçiş eşiği olarak görülen Eskişehir, bu süreçte kritik mücadelelere sahne olmuştur.

4 Eylül 1919’da gerçekleşen Sivas Kongresi’ne Eskişehir’den Siyahizade Halil İbrahim Efendi, Bayraktarzade Hüseyin Bey ve Hüsrev Sami Bey gibi önemli isimler katılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Eskişehir’de bir toplantı yapmayı planlamış, ancak itilaf devletlerinin Eskişehir-Ankara tren hattını kullanıma kapatması nedeniyle toplantıyı Ankara’da gerçekleştirmek zorunda kalmışlardır.

Atatürk, Nutuk’ta Eskişehir’in bu dönemdeki önemine sıkça değinmiştir. Şehre gönderilen 520 kişilik İngiliz taburu ve diğer müfrezeler, Milli Mücadele sürecinde önemli engellerden biri olmuştur. İngiliz birlikleri, Eskişehir İstasyonu çevresinde konumlanarak şehirde bir süre varlık göstermiştir.

1919’da İzmir’e çıkan Yunan kuvvetleri, kısa sürede Menderes, Salihli, Akhisar ve Ayvalık gibi bölgelere ilerlemiştir. Yunan ordusu, 1920 yılında yeni bir saldırıyla Bursa, Uşak, Alaşehir ve Nazilli’yi işgal etmiş ve Anadolu’da ilerleyişini sürdürmüştür. Bu süreçte Eskişehir, hem Milli Mücadele’nin önemli bir üssü hem de yeni kurulacak devletin yapı taşlarından biri olmuştur. (Haber Merkezi)