9 Mart'larda Neler Oluyor?



Türkiye'de 8 Mart, Dünya Kadınlar Günü veya Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanıyor. Türkiye'de ve Eskişehir'de de böyle oldu. Her kesim, kendi bakış açısına göre kutlamalar yaptı. Radyo ve televizyonlarda programlar yapıldı, gazete ve dergilerde haberler yer aldı, köşe yazıları yazıldı. Neredeyse tüm yayın organlarında bir sel halinde aynı konu işlendi. Yapılan etkinliklerin yansılarını, dile getirilen görüşlerin haber ve yorumlarını izlemeye çalıştım. Genel bakış açısı; kadın ayırımcılığı, kadın cinayetleri, kadına uygulanan şiddet, kadının siyaseten temsil edilmeyişi oldu. Etkinliklerin bazıları göstermelik olmanın ötesine geçemedi. Pek çoğunda kendi çalan kendi dinledi adeta...

Kadınla ilgili sorunlarının pek çoğunun altında öncelikle eğitim ve kültür olmak üzere ağırlıklı biçimde ekonomik problemler olduğu düşüncesini taşıyanlardanım. Eğer 'kadının kurtuluşu' biçiminde bir tezden söz etmek mümkünse, bunun da 'kadının ekonomik kurtuluşundan' geçtiğini düşünüyorum. Ülkemizde yaşanan kadın sorunlarından acillik içerenler arasında kadının iş gücüne katılım oranının çok düşük olması geliyor. Bir başka deyişle; işsizlik sorununu yaşayan kesimler arasında kadınların önemli bir yeri var. Emek yoğun bazı sektörler dışında kadınların yaygın olarak istihdam edilmelerinde sorunlar var. Bazı konular ve kademeler adeta kadın çalışanlara kapalı... Ekonomik işlerde çalışabilir kadın potansiyelinin artırılması sağlam ve uygulanabilir ekonomik ve sosyal politikalar açısından ivedilik gerektiriyor.

Dünya deneyimine bakıldığında; kadınların bir iş sahibi olmalarının, gelir elde etmelerinin ötesinde başka katkıları olduğunu da gösteriyor. Kadınların ekonomik getiri elde ettikleri bir işe sahip olmaları, onların sosyal yaşamdaki ve ev içindeki demokratik hak ve özgürlükleri kullanmalarını olumlu etkiliyor. Dolayısıyla ev içi şiddetin önlenmesi ve siyasi temsilin geliştirilmesinin yolu da kadınların istihdam edilmelerinden geçiyor. Kadınların sayısal ağırlıklarına uygun bir istihdam oranını yakalamaları ile sözünü ettiğim diğer sorunların aşılmasında ciddi başarılar elde edeceklerinden hiç kuşkum yok. Kadınlar daha fazla oranda yaşamın, ekonominin ve sosyalliğin içinde yer almalılar.

Ülkemizdeki pek çok sorunun temelinde sosyal göç var. Kadın sorununun bugün yaşanan boyutlarda olmasının altında da bu faktörü bulmak mümkün... Dolayısıyla kırdan kente sosyal göçün önlemesi için uygulanacak kırsal kalkınma program ve projeleri, kadının sorunlarının çözümünde de etkili sonuçlar verecektir. Bu bağlamda olmak üzere kadınlara yönelik verilecek nitelikli eğitimin, meslek eğitiminin önemini vurgulamak isterim.

Pek çok alanda olduğu gibi; kadının sorunlarının çözümünde de kadının ekonomik yaşama daha fazla katılımı yönünde etkili ve sonuç alıcı programlarımız yok. Yapılan bazı çalışmaları da etkin olarak uygulayamıyoruz. Genel anlamda bir vizyon olmadığı için çözümlerin yıllık eylem programları halinde gerçekleştirilmesi mümkün olamıyor. Kadın istihdamı denildiğinde; genel olarak anlaşılan, kadının bir iş yerinde ücretli olarak çalışmasıdır. Hâlbuki aynı bağlamda olmak üzere kadın girişimciliğinin artırılmasını, kadınların kendi işlerinin sahibi olmalarını da öngörmeli ve buna uygun politikalar geliştirmeliyiz. Kadınların ancak üçte birinin çalıştığı, toplam kadın nüfusunun büyük çoğunluğunun ücretsiz aile işçisi olduğu toplumumuzda kadının hak ettiği yeri bulması için başarmamız gereken daha pek çok iş var.

Kadınların hak, özgürlük ve sosyal adalet mücadelesi, ayrımcılığa karşı mücadele olarak isimlendirebileceğimiz çok daha büyük bir bağlamın ayrılmaz bir unsurudur. Hem bu bütünlük için hem de kadınların mücadelesi adına almamız gereken hayli yol var. Hele bu özel günün değişik anlamsız kutlama törenleriyle sulandırılıp içinin boşaltılması gayretlerini görünce, başarmamız gerekenin büyüklüğüne ve aciliyetine daha fazla ikna oluyorum.

Gelenekselleşen ama kötü bir alışkanlığımız var. Özellikle 1950'lerden sonra iyiden iyiye yerleşti. Kanun çıkararak, yasal mevzuat hazırlayarak sorunları çözdüğümüzü düşünüyoruz. Kadınların hak ve özgürlükleri, eş başlangıç ve eş fırsat arayışları konusunda da aynı yanlış sürüyor. Yaygın ve sürekli eğitimin yerine kanunu koyarak kadınların sorunlarını çözmeyi deniyoruz. Bugüne kadar pek çok kanun ürettik ama o kanunun gerekçesi olan sorunlar hâlâ sürüyor. Demek ki; yasal mevzuat hazırlamak sorunların kaynağını ortadan kaldırmak için yeterli olmuyor.

Türkiye'de kadınlara ilişkin sorunların kaynağı, toplumun genlerine kodlanmış olan ayrımcılıktır. Bu konu, sadece cinsiyetle ilgili bir sorun da değildir. Her boydan ve her soydan cinsel, kültürel, sosyal, etnik ve dinsel ayrımcılık sorununu yaşamaya devam ediyoruz. Kadınların maruz kaldıkları ayrımcılık (ve tabii ki kadın cinayetleri ve kötü muamele) çok önemli ama yaşananın sadece bir tanesi... Önemli olan; bağnaz, yobaz ve zorba kafaları değiştirebilmek... Bu değişimin sonuçlarını 9 Mart'larda da yaşayabilmek...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi