Arkadaşlık mı, siyaset mi?

İş dünyasında olanların iyi bildiği bir kural vardır. Birlikte başarılı işler yapmak, devamında güzel dostluklar oluşturabilir. Ama bunun tersi, her zaman doğru değildir. İyi arkadaş veya dost olanlar, buna güvenerek birlikte iş yapmaya kalktıklarında; pek çok örnekte arkadaşlığı yitirdiklerini görmüşlerdir. Çünkü arkadaşlık ve dostluğun temeli, karşılık ve çıkar beklemeyen bir ilişki modeli üzerine kurulmuştur. Hâlbuki iş dünyasında öncelikle çıkarlar önemlidir. Kazanmayan işin sürdürülebilirliği olmaz. Dolayısıyla iyi arkadaşların birlikte başarıyla iş yapabilecekleri anlamını çıkarmamak gerekir.

Konuya arkadaşlık ve siyaset açısından baktığımızda da benzer örnekleri görebiliriz. Ama yine de siyasetin ticarete oranla farklılıklar içerdiğini unutmamak gerekir. Örneğin siyaset, bir rant veya kişisel çıkar mekanizması olarak algılanıyorsa, bu durumda siyaset de iş dünyası özelliklerini edinmeye başlar. Siyasal faaliyetler çıkar ve kişisel rant üzerine kurgulanmaya başlar. Geçmişte arkadaş olan kişiler veya bu kişilerin bazıları, siyasetten elde edecekleri bireysel avantajlar adına birbirlerini ‘harcamaya’ başlarlar.

Arkadaşlıkların tüketilmesine neden olabilecek siyasal çıkar ve rantlar nelerdir?” şeklinde bir soru olabilir. Bu soruya cevaben bazı örnekler sayabilirim. Örneğin belediye meclis üyeliği makamı edinip bazı avantajlar sağlamak, yerel yönetimlerden veya merkezi kamu idarelerinden ihale almak ve bazı adayları destekleyerek nakdi veya ayni çıkarlar sağlamak gibi rant konularını söyleyebiliriz.

Eğer siyaset, sivil toplum faaliyetlerinin gerektirdiği gibi gönüllülük ve toplumsal iyi adına yapılıyorsa, bu durumda arkadaşlığı ve siyasi çalışmayı birlikte götürmek mümkün olabilir. Ama her şeyden önce siyaset, bir etik anlayış konusudur. Dolayısıyla siyaset ve arkadaşlık arasında bir gerilim varsa, bunun ilk nedeni olarak ahlâki alandaki sıkıntıları araştırmak ve incelemek gerekir. Kuşkusuz; araştırma ve incelemek önceliğini siyasal ahlâk alacaktır.

Aslına bakarsanız; bugün yaşadığımız geleneksel siyaset anlayışının, iyi arkadaşlığın özü olan ahlâk ve erdemle barışık olduğunu söylemek zordur. Yüzyıllardır bu anlayışta değişen bir yan olmadı. Siyasetin; arkadaşlığın temel değeri olan iyi-doğru-güzel anlayışından uzaklaşıp bir rant mekanizması haline gelmesi, Doğu toplumlarında daha da yaygın özellik gösteriyor.

İlginç biçimde birey ölçeğinde onaylanmayan ve kabul görmeyen pek çok eylem ve davranışın, siyaset söz konusu olduğunda makbul ve mubah kabul edildiğini görüyoruz. Ayıplanan pek çok tutum ve davranışın, siyasetin gereği olarak alkışlandığını gözlüyoruz. Bu nedenle arkadaşlık ve dostluk gibi değerli bir kavram, geleneksel Doğu tipi siyasetle bir arada yaşayamıyor.

Sivil toplum faaliyetlerinin özü gönüllülük üzerine kurulur. Siyasete gelince; gönüllülük devam etmekle birlikte öz, biraz daha ödev ahlâkına doğru kayar. Ama siyaset, kişisel fayda ve çıkar adına yapılıyorsa, iyi ve güzel değerleri bir anda yok oluverir. Ülkemizde uzak ve yakın çevremizde gözlenen olumsuzlukların özü budur.

Hiç kuşkusuz; bu söylediklerimden siyasal alanın, ahlâk dışı bir kategori olduğu anlamı çıkarılamaz. Unutulmamalı ki; siyaseti ‘bozan’ unsurlar, temelde kişilerin ve grupların ahlâkı kavrama biçimleridir.

Son olarak; şunu söylemek isterim. Sözünü kamunun önünde söyleyenlerin, bu ahlâk kriterinin farkında ve bilincinde olmaları gerekir. Bugün çıkarlarına göre davranış belirleyenler, yarın ‘sponsorlarını yitirdiklerinde’ bulundukları pozisyondan çok daha fazlasını kaybetmiş olurlar. Kaybedeceği muhtemel olanın hakkında hayırlısı olsun, derim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi