• Gelecekte kendimizi nerede görüyoruz?
• Gelecekteki biz bizi nasıl mutlu eder?
• Mutlu olmak için ihtiyacımız olan şey nedir?

Bunların hepsinin cevaplarını yazıda bulabileceğinizi düşünüyorum. Yakın zamanda yapılan bir araştırma gösteriyor ki; Y kuşağı genç yetişkinler hayattaki en önemli hedeflerinin zengin olmak ve ünlü olmak olduğunu belirtmişler. Peki zengin olmak ve ünlü olmak mutluluğu da beraberinde getirir mi? Bugün ünlülere baktığımızda ya da zenginlere baktığımızda gerçekten çok mu mutlular?

Harvard Üniversitesi bu konuyla ilgili 1938’de başlayan ve 75 yıl süren bir çalışma yapmış yetişkin gelişimine dair dünyanın en uzun ve kapsamlı araştırması olarak geçen bu çalışma da iki grup incelenmiş. İlk grup Harvard Üniversitesi’nde ikinci sınıfa giden 268 erkek öğrenci olarak seçilmiş. İkinci grup ise Boston’da fakir bir mahallede yaşayan 12/16 yaş arası 456 erkek çocuğundan seçilmiş. Araştırmacılar her iki yılda bir katılımcıların hayatlarında farklılıklar olup olmadığına dair anketler uygulamış. İş tatminleri evlilikleri sosyal hayatları hakkında sorular sorulmuş. Her beş yılda bir de kan testi, röntgen, idrar testi ve eko kardiyo gibi sağlık taramaları geçirmişler. Araştırmada çıkan en önemli sonuç ise sağlıklı ve mutlu bir hayat için belirleyici olan faktörün sağlıklı ilişkiler olduğunu göstermiş bu araştırmanın sonucunda çıkan önemli üç ders ise şunlardır;

◦ Yakınlarınızla aranızda güçlü bağlar kurabilmesiniz

◦ İlişkilerinizde yaşadığınız tatmin çok önemlidir

◦ Sizi destekleyen bir eşle sağlam bir beraberlik yapmalısınız.

Aslında genel olarak toparlamamız gerekirse; ilişkiler beyin sağlığını etkiliyor. 50 yaşına kadar süren sağlam evliliklerin, beraberliklerin hafızayı ve genel mutluluk halini olumlu etkilediği araştırmaların sonucunda ortaya çıkan bir gerçek. Harvard Üniversitesi’nden sosyal psikolog Dr. David McClelland’ın araştırmasına göre en sık iletişim kurduğumuz beş insan hayattaki başarılarımızın veya başarısızlıklarımızın %95ini belirliyor.

Yine benzer bir konuda yapılan araştırmalar en çok zaman geçirdiğimiz insanların kendi kişilik ve karakterimizde çok fazla etkisi olduğunu ortaya koyar nitelikte.

Ne kadar para kazandığınız ne kadar konferansta konuştuğunuz ne kadar takipçinizin, hayranınızın olduğu, ne kadar büyük şirketlerde çalıştığınız ya da ne kadar aşık olduğunuz değil. Yapılan bu araştırma, hayatta güvenebileceğiniz, kendinizi teslim edebileceğiniz insanlara sahip olmanın sinir sistemini rahatlattığını, beynin daha uzun süre sağlıklı kalmasına yardımcı olduğunu, duygusal ve fiziksel acıları dindirdiğini gösteriyor. Araştırma ayrıca, kendini yalnız hissedenlerin fiziksel sağlığının bozulduğunu ve daha erken öldüklerini söylüyor.

Waldinger ayrıca “Önemli olan kaç tane arkadaşınızın olduğu, duygusal bir ilişkinizin olup olmadığı değil. Önemli olan yakın ilişkilerinizin kalitesi” diyor.