Bakış Açısı

Bazen alışkanlıklar ve tesadüfler, beklenmedik bir yaratıcı düşünce sürecine yol açabiliyor. Örneğin ayaküstü karıştırdığım bir kitapta hoş bir örneğe rastladım. Yaşama bakışın bir dürbüne benzetilebileceğinden söz ediyordu. Bildiğiniz gibi; dürbün, normal olarak kullanıldığında, uzakları yakın, küçükleri büyük gösterir. Dürbünün diğer tarafından baktığınızda ise her şey daha küçük ve uzak görünür. Okuduğum satırların yazarı, yaşamın olumlu unsurlarına dürbünün büyüten tarafından, olumsuz yanlarına ise küçülten tarafından bakmak gerektiğini ifade ediyordu.

Yaşamımızdaki varlıkların ve olayların bir kısmı ‘iyi’, bir bölümü ise ‘kötü’ olarak değerlendirilebilir. Ayağımıza takılan taş parçaları olan sorunları aşırı abarttığımızda, onları kendiliğinden aşılması zor dağlar haline getirebiliriz. Diğer yandan; örneğin başarılarımızı küçük görürsek, bu kez de kendimize olan güvende düşme olabileceği gibi, insani birikim ve kaynaklarımızı da eksik kullanmış oluruz. İnsan, üstün yanlarına dirilik ve sinerji kazanmak, olumsuzluklarına ise mevcut sorunları akıllıca çözmek açısından bakmalı.

Kuşkusuz; yaşamımızdaki olumlu unsurları olduğundan fazla abartma tehlikesi her zaman var. Bunun farkında olmalıyız. Kendimizi Kaf Dağı’nda görmenin de bize kaybettirecekleri vardır. Diğer yandan sorunları aşırı küçültmek, azımsamak ya da görmezden gelmek, insanların sıklıkla düştükleri hata ve gaflet bataklıkları arasındadır.

Bu noktada aklımıza şu sorular gelebilir: “Başarının ölçüsünü veya sorunun büyüklüğünü nasıl tespit edeceğiz? İnsan yaşamının bu anlamdaki ölçeği nedir?” İnsanın kendisiyle ilgili konularda bir ölçek sahibi olmasının ilk adımı, kendi yaşamını sorgulama ve değerlendirme alışkanlığını edinmesidir. Kişinin kendi yaşamındaki konu ve olayların nedenleri, öncülleri ve ardılları hakkında düşünüp dersler çıkarma becerisi, yararlı bir karakter özelliğidir.

İnsanın kendisini sorgulama ve değerlendirmesinin bir diğer önemli süreci iletişimdir. Kişi; ailesiyle, arkadaşlarıyla veya çevresindeki insanlarla iletişim kurup onların görüşlerini karşılaştırmalı ele alarak, kendi bakış açısının olumlu veya olumsuz yönleri hakkında bilgi sahibi olabilir. Yalnız bir insanın kendisiyle ilgili doğru değerlendirmeler yapması zordur. “Yaşam iletişimdir” ilkesinden hareketle; doğru kişisel yaşam ölçeğini oluşturmanın ana kaynaklarından birisinin, diğer insanlarla mümkün olabilen koşullarda yaygın ve yoğun pozitif iletişim kurmak olduğunu söyleyebiliriz.

Dıştan gelen uyaranlara karşı verdiğimiz tepkiler bütününe ‘davranış’ adını veriyoruz. Yaşamımızdaki olumlu veya olumsuz unsurlara, kişilere veya olaylara karşı geliştirdiğimiz bazı davranışlar var. Örneğin bir kişi hakkında “O, kedileri sevmez” dediğimizde, onun belli bir canlıya karşı davranışlarını düzenleyen bir eğilimden söz etmiş oluruz. Bu biçimde bir bireyin herhangi bir konuyla ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını düzenleyen eğilime ‘tutum’ deniyor.

Olumlu veya olumsuz tutumdan söz edebiliriz. Olumlu tutum, nesneler ve olaylara dürbünün olumlu gösteren tarafından bakma eğilimidir. Böyle bir tutum sahibi kişiler, örneğin sorunlara yaşamın olağan unsurları olarak bakar ve bunları, çözülmesi gereken yaşamsal konular olarak ele alırlar. Olumlu tutumla donanmış kişiler, üzüntü yerine neşeyi; kayıtsızlık, aldırmazlık veya görmemezlikten görme yerine ümidi ve çözüm heyecanını; can sıkıntısı yerine yaşamı renklendiren faaliyetleri tercih ederler.

Doğaldır ki; her birey olarak yaşama farklı koşullarda başlıyoruz. Ama ezelden ebede ‘şanssız’ veya ‘şanslı’ insanlar da yok. Her olumsuz koşulda durumu daha iyi hale getirmek üzere üretilebilecek seçenekler var. Önemli olan olumsuz tutumu, yaşama farklı bir açıdan bakabilmemizi sağlayacak yenisi ile değiştirebilmek. Bazen kişinin, basitçe yaşam ortamını, yaşamsal çevresini değiştirmesi bile yepyeni ufukların açılmasına neden olabilir. Özetle; yaşama olumlu bakmaya başlayabilmek için önce niyet, sonra emek gerekiyor. Belki dostların yapıcı yardımını da buna eklemek gerekli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi