Can kurtarmaya çalışanların canları tehdit altında olabilir mi?

Sağlıktan daha önemli bir şey var mı?

Elbette ki yok…

‘’Her şeyin başı sağlık’’ deniliyor.

Boşuna da denilmiyor.

İnsan için de her canlı için de tartışmasız büyük önem taşıyor.

Sağlığı korumak, rahatsızlık ortaya çıktığında tedavi olmak için en gerekli olan ne?

Sorunu yanıtı belli…

Başta hekimler olmak üzere sağlıkçılar.

‘’Olmazsa olmaz’’ denilebilecek bir meslek grubu…

Ne kadar özveriyle görev yaptıklarını defalarca kanıtladılar.

Korona virüs salgını sırasında verdikleri mücadele de unutulmaz…

Can kurtarmak için canlarını ortaya koydular.

Aralarında canını kaybedenler de oldu.

Böylesine büyük önem taşıyan sağlık çalışanlarının el üstünde tutulması gerek…

Gerekli olan o da yapılan o mu?

Ne yazık ki tam tersi…

Kıymetleri hiç ama hiç bilinmiyor.

Çalışma koşulları oldukça ağır…

Kendilerine sunulan olanaklar ise son derece kısıtlı…

Her şeyden önce reva görülen ücretler çok komik…

Bir zamanlar toplumda ‘’tuzu kuru’’ olarak tanımlanan hekimler, uzunca bir süredir ‘’geçim sıkıntısı’’ çeker durumda…

Sağlık çalışanların bu hale gelmesi, ülke için utanç verici bir durum…

Gel gör ki, ülkeyi yönetenlerin utandığı falan yok.

Üzerlerine düşeni yapmadıkları gibi hekimlere ‘’sınır dışını gösterdikleri’’ bile oluyor.

Yazı ki ne yazık…

Sağlık çalışanlarının başına getirilenler yalnızca bunlarla sınırlı değil…

Başlarında ‘’şiddet’’ gibi büyük bir bela var.

‘’Münferit’’ falan değil…

Sürekli saldırıya uğruyorlar.

Dayak yiyorlar, canlarını kaybediyorlar.

17 Nisan ‘’Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü’’…

Hekimler ‘’şiddet kurbanı’’ meslektaşlarını anıp sorunlarını dile getirdiler.

Eskişehir-Bilecik Tabip Odası Başkanı Dr. Hamit Güçlüer’in ortaya koyduğu tablo kap kara… “Son 20 senede sağlık kurumlarında ve çalışma ortamlarımızda karşılaştığımız şiddet korkunç boyutlara ulaşarak biz hekimlerin, sağlık emekçilerinin en yakıcı sorunu haline gelmiştir. 2023 yılında kamuoyuna yansıyan Beyaz Kod verilerinden günde ortalama 50’den fazla sağlıkta şiddet başvurusu yapıldığını biliyoruz.

Üstelik yaptığımız çalışmalarımızda da gördüğümüz, sağlıkta şiddet olaylarının yarıdan fazlasında Beyaz Kod bildirimi yapılmadığıdır. Sağlık çalışanları olarak bizler neredeyse her gün sözel şiddete maruz kalıyoruz ve bu kayıtlara girmemektedir.’’

“Sağlıkta şiddetle baş etmekte zorluk yaşadığımız, hatta nefes bile alamaz hale geldiğimiz herkes tarafından bilinip, kabul edilmesine rağmen; halen gerçek nedenler görmezden geliniyor ve bu nedenlere yönelik çözümlere yaklaşılmıyor. Bu konuda ciddi bir adım atılmaması, Dr. Ersin Arslan’ın ölümünden sonra olduğu gibi, yeterli olmayan yasal düzenlemelerle yetinilmesinin nedeninin sağlıkta şiddetin sona erdirilmesine yönelik bir adım olmadığını, sistemi korumaya yönelik olduğunu biliyoruz.

Eğer yasa ve düzenleme önerilerimize kulak verilseydi; 2022 yılında Konya’da hastanede silahlı saldırı sonucu kaybettiğimiz Dr. Ekrem Karakaya ve daha birçok meslektaşımız şu an hayatta olabilirdi.”

Eskişehir-Bilecik Tabip Odası Başkanı Dr. Hamit Güçlüer’in ortaya koyduğu bu tablo karşısında üzülmemek, öfkelenmemek elde değil…

Bu tablo bilinmiyor değil…

Ülkeyi yönetenler tarafından çok iyi biliniyor.

Bilinmesine biliniyor da gereken yapılmıyor.

Sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik yasal düzenleme bile hala gerçekleştirilmiş değil…

Anlamak da kabullenmek de olanaksız…

Can kurtarmak için görev yapan bir meslek grubunun can güvenliğinin sağlanmadığı bir ülke olabilir mi?

Olmaması gerekir.

Ancak güzel ülkemiz öyle bir ülke haline getirildi işte…

Yazık ki ne yazık…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Vedat Alp Arşivi