Sözlükte “bitki ve ağaçlarla örtülü yer ve bahçe” anlamına gelen Cennet, din literatüründe iman edip salih amel işleyenlere ahirette vaad edilen nimet ve mükafat yurdu demektir.
Kur’an-ı Kerim’de cennet için çeşitli isimler kullanılmıştır: Adn cenneti, firdevs cenneti, naim cenneti, dâru'l-huld (ebedilik yurdu), dâru's-selâm (esenlik yurdu), dâru'l-mukame (ebedî durulacak yer) ve makâm-ı emîn (güvenilir makam).
Cennetin sekiz kapısının olduğu ilk dönemlerden beri kabul edile gelmiştir. Ancak cehenneme ait yedi kapının mevcudiyeti Kur’ân-ı Kerîm’de açıkça zikredildiği halde (el-Hicr 15/44) cennetin sadece kapılarının (ebvâb) bulunduğu ifade edilmiştir. Ancak bir kısmı Kütübü Sittede yer alan çeşitli Hadis-i Şeriflerde Cennetin sekiz kapısı olduğu belirtilmektedir.
Cehennemin yedi, cennetin sekiz kapısı, “Rahmetim gadabıma galiptir” kutsi Hadisi Şerifin bir gereği olarak kabul edilir.
Cenab-ı Hakkın (c.c) mü’min, müslim kulları için ahiret hayatında hazırlanmış mutluluk vesilelerinin hiç kimse tarafından tahayyül edilemeyeceğini şu Ayetin meali “yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne mutlular saklandığını hiç kimse bilmez” (Secde suresi Ayet 17, Sh:415) ve şu manadaki Kudsi Hadis-i şerif ile vaad ve beyan edilmiştir. “Ben Azimüşşan (c.c) salih kullarım için hiçbir gözün görmediği hiçbir kulağın duymadığı hiçbir beşer zihninin tasavvur edemeyeceği mutluluklar hazırladım” (Buhari tefsiri 32/1, Müslim Cennet2-5)
İbnül Arabi “el Fütühat” isimli eserinde (5-70-72) cennetin sekiz kapısın sayarken onun bilinen isimlerini sıralar ve en üstün bölümü diye kabul ettiği “Adn Cenneti”, müminlerin cennetden Allah’ı görecekleri sırada bulunacakları yer olarak kaydeder. Bununda üstünde “Vesile cenneti” bulunur ki burası son peygamber Hz.Muhammed’e aittir. Namaz kılanlar Namaz kapısından, Oruç tutanlar Reyyan kapısından, Cihada katılanlar Cihat kapısından, Hak yolunda harcama yapanlar Sadaka Kapısından cennete girecekleri sahih Hadis-i şeriflerle bildirilmiştir.
Cenab-ı Hak(c.c) Müminun Suresi’nin ilk ayetlerinde cennetlikleri bildiriyor. “Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir” (Kesinliğinden dolayı istikbal sıgası yerine mazi sıgası kullanılıyor) Onlar namazlarını huşu içinde kılarlar. Onlar boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler. Onlar zekatını verirler, namuslarını korurlar. O mü’minler emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler. Ve onlar namazlarına devam ederler, işte bunlar “Firdevs cennetine varis olacaklar ve orada ebedi kalacaklardı” (Müminin suresi ilk ayetler)
“Yine o müminler, Rablerinin rızasını isteyerek (sıkıntılara) sabreden, namazlarını dosdoğru kılan kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır” ( O yurd) Adn. Cennetleridir” (Rad suresi, Ayetler 22-23, Sh:251)
“Namazlarını devamlı kılanlar, mallarında yoksulların hakkı olduğuna inananlar (zekatını verenler) (Ahirette ceza (ve hesap) gününün doğruluğuna inananlar Hz.Allah’ın azabından korkanlar ilahi azaptan emin olunmaz. Namuslarını koruyanlar emanetlere ve ahitlerine (verdiği söze) riayet edenler, şahitliklerini (dosdoğru yapanlar) namazlarını devamlı kılanlar. İşte bunlar cennetlerde ağırlanırlar” (Mearic Suresi, Ayet 22-35, Sh:568)
önceki ve son Ayeti celilerde öncesinde ve sonunda namaz ibadetinin iki defa zikredilmesi cennete gidebilmek için namazların mutlaka kılınmasının gerekli olduğuna kesinlik vardır.
“Takva  sahipleri için Rableri yanında içinden ırmaklar akan içinde ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler (ve hepsinin üstünde) Allah’ın (c.c) hoşnutluğu vardır” (Ali İmran Suresi Ayet:15, Sh:50)
Takva sahipleri din ıstılahında: iman edip emir ve yasaklarına uyarak Allah’a karşı gelmekten sakınan bahtiyarlardır. Peygamberlerde ümmetlerine hep takvayı tavsiye etmişlerdir.
“Muhakkak ki Hz.Allah (c.c) iman edip, salih amel (iyi işler) yapanları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar” (Muhammed Suresi Ayet :12, Sh:507)
Cennete girmek için önce sağlam bir iman, ihlas ile ibadet etmek ve güzel ahlak sahibi olmak ön şartlardan olduğu Ayeti celilelerden ve Hadisi şeriflerden öğrenilmektedir.
Haftaya “Cennetteki hayat ve nimetler”