Bayram bitti, tatil bitti.

Deniz, kum, güneş sürecine de bir süre ara verelim.

Kafalar dinginleşti, herkes sessizleşti.

Artık siyaset zamanı geldi!

Genel seçimleri tamamladık.

Daha yoğun bir sürece girdik.

Yerel seçim…

Bana göre daha yıpratıcı, daha yorucu…

Hele ki bu seçim bir başka olacak?

Kim kiminle dost, kim kiminle düşman anlamayacaksınız inan!

“Yaaa gerçekten öyle miymiş?” cümlesini çok sık kuracaksınız!

He kardeşim he diyeceğim.

İnanmayan gözlerle bakacaksınız!

Burada tek çare zaman olacak…

Bekleyecek ve göreceksiniz.

Öte yandan kim kiminle ittifak yapıyor, kim kiminle ittifak yapıyor gibi gözüküp arkadan dolambaçlı yoldan karşı partinin ittifak adayının desteklediği adaya destek veriyor.

Bilemeyeceksiniz!

Çok karışık anlattım değil mi?

Dallas gibi bir seçim izleyeceksiniz!

Çok enteresan olaylara şahit olabiliriz.

Bir bakacaksınız hükümeti eleştiriyor gibi yapacaklar, hooopppp ittifak adayını bombalayacaklar, yan yana durduğu kişiyi!

Yok, kardeşim biz aynı ittifakta olabiliriz ancak “o adam bana ters” cümlesini her yerde sıklıkla duyacağız.

Savunma mekanizması bu yönde işleyecek.

Siyaset değil, kişiler bazında çatışmalara sahne olacağız!

Eskişehir kimsenin umurunda olmayacak!

Bireysel çatışmaları izleyeceğiz, kulisleri dinleyeceğiz.

En büyük dedikoduyu üretmenin savaşına tanıklık edeceğiz.

En büyük yalanı sıyıran kazandı sanacak kendisini sonra tepetaklak düşüşünü de göreceğiz.

Güleceğiz.

Siz hiç merak etmeyin okuyucularım, hepsini gözlemliyorum.

Gerçekleri su yüzüne çıkarmak benim işim!

Benim bu süreçte tek tavsiyem…

En sevmediğim siyasi figür rengini belli etmeyen, her kabın şeklini alan figürdür.

Ve en tehlikelisidir.

Genel seçimlerden aldığım tek ders ise en iyi ittifak kurulmamış ittifaktır!

Hiç ittifak kurmamak bireysel çatışmalara hizmet etmekten yeğdir.

O yüzden önerim…

Dağıtın şu ittifak görünümlü masayı!

Herkes rengini belli etsin!

Kim dost, kim düşman, kimin derdi Eskişehir, kimin derdi bireysel hırsları görelim!