DİN DENİLEN KURALLAR VE DEVLET KURALLARI-1

 


Beynimizde bulunan Piramidal, Ekstrapiramidal, Serebellar, Otonom, Duyu, Limbik yapılar ve Retiküler Formasyon olarak tanımlanan sistemler, tüm vücudumuzu mükemmel birer orkestra şefi gibi karşılıklı iletişim süreci ile çalıştırır ve yönlendirirler. Bu sistemlerin her biri iç işlerinde serbest, dışişlerinde ise karşılıklı dayanışma, danışma ve yardımlaşma prensibi ile çalışırlar. Bu dokusal yapılar, hangi ırk ve cinsiyette olursa olsun bütün insan neslinde çatı olarak aynı temel özelliklerdedirler ve makroskopik olarak değişmeksizin aynıdırlar.


Beynin bu birimlerinin dayanışma ve yardımlaşma prensibinde olmaları, Kur’an’da “salât” kelimesi ile 100’ün üzerinde ayette ifade edilmiş ve Hz. Muhammed gibi bütün Peygamberlere bunu uygulamaları özellikle istenmiştir.


Müzzemmil-20……Bu nedenle vaktiniz elverdikçe ve zorlanmayacak şekilde, fırsat buldukça Kur’an’ı anlayarak, düşüne düşüne okuyun, öğrenin ve öğretin, salâtı (dayanışma ve yardımlaşma toplantı ve faaliyetlerinizi) kurumsallaştırarak (Vakıf, dernek vs şeklinde) uygulamayı devam ettirin ve zekâtı (yardımlaşmanın maddî kısmını) verin, böylece de bu iyi ve güzel davranışlarınızla Allah’tan alacaklı olun. Ve bilin ki yaptığınız her olumluluğunuzu kendinize yapmış olacaksınız ve Allah, bunu kendisinden bir alacak olarak değerlendirecek ve mutlaka karşılık olarak daha fazlasıyla ödüllendirilecektir /size ödeyecektir. 


Limbik sistem dışındaki sistemler, vücudun somut kısmı olan dokusal madde kısımlarını organize ederlerken, sadece Limbik sistem duygusal özelliklerle ilgili bir sistemdir. Merhametli veya merhametsizlik, vicdanlı veya vicdansızlık, alınganlık, çalışkanlık veya tembellik, akıllılık, neşelilik, duygusallık veya vurdumduymazlık, cömert veya cimrilik, kıskançlık, ahlaka düşkünlük, dinî inanışta olma veya olmama, çabukluk veya yavaşlık, belirli kabiliyetlerde oluş gibi kişilik özellikleri bu sistem tarafından düzenlenir. Maddi ölçülebilirlilikleri olmadığından bu özellikler soyut, elle tutulmayan, gözle görülmeyen ve tartılamayan duygusal özelliklerdir ve her insanda farklılıklar gösterirler. Hatta her kişide farklı zaman ve zeminlerde de değişken olabilirler.


Bu duygusal özellikler insanda soyut özellikli nefsler olarak bulunurlar ve öğrenci Ruh’un dünya eğitiminde başarılı olması, Dünya okulundan mezuniyetini sağlayacak olan dersleridirler. öğrenci Ruh, Dünya’ya gönderilmeden ve okul üniforması olarak insan denilen vücut giydirilmeden ve nefs dersleri hafızasına yüklenmeden önce Elest-i Bezmi denilen makamda 7 konudan biri olarak bu derslerden de başarılı olma çabası içinde olacağına anlaşma yapıp, söz de veriyor.


Tekviyr-14. İşte bu hesap gününde her nefs, Dünyada ne yapıp ettiğini ve bu amelleri ile ne kazanmış olduğunu bilecektir.


Kaf-19. Nihayet kişi, ölüm öncesi şaşkın /bilinç bulanıklığı haline geldiğinde, tüm amellerini gerçekleştirmesini kararlaştırmış olan nefslerinin ne durumda olduğunu düşünmeye başlayacak ve daha da önemlisi bu konuda hesap vereceğini hatırlayacaktır. Ancak bu sırada hatırlayıp düşündüğü gerçekler, yaşamı sırasında önemsemediği ve boş vermiş olduğu şeylerdir ve artık iş işten geçmiştir. 20. Ey insanlar! Şüpheniz olmasın ki, sura üflenecek ve vaad edilen gün kesinlikle gelecektir. 21. Ve nefsler o gün, yanında, dünya hayatında saiki /yol göstericisi /rehberi /yönlendiricisi olan Rehber Melek ve nefsin bütün amellerine şahit olan diğer görevli melekler hep birlikte Allah’ın huzurunda olacaklardır.


Olumlu nefslerimizi ihmal etmeme (tefrit) veya aşırı derecede (ifrat) kullanmama, orta düzeyde (sıratan müstakiym) kullanma yanında olumsuz olanları ise öldürmeyi başarma çabası içinde olacağımıza söz veriyoruz.     


Kur'an'da, din denilen kuralların Al-i İmran-7 nci ayette Muhkem /değişmez ve Müteşabih /değişken kurallar olmak üzere 2 şekilde yer aldıkları açıklanmıştır:


Al-i İmran-7. Ey Peygamber! Allah’ın indirmiş olduğu bu kitabın bazı ayetleri muhkem /değişmez amaç özellikli, herkes tarafından açık seçik kolaylıkla anlaşılan ve kitabın anaları /temeli /ana iskeleti ve hedef hükümlerdir. Geri kalanlar ise müteşabih /çok anlamlı /değişken mesajlar olup, bunların bazısı ilahi yapı ile ilgili semboller veya bilimsel bilgiler halinde, bazısı da kesin hükme yönelik, araç /yöntem  /vesile mesajlardır. Kalpleri ve düşünceleri kötü niyetli olanlar, insanların arasına fitne sokmak ve kafaları karıştırmak için, çok anlamlı olan müteşabih /araç mesajlara bile bile daha fazla önem verirler. Hâlbuki onların sembolik ve bilimsel özellikte olanlarının gerçek anlamlarını ise bir Allah, bir de "Ey Rabbimiz! Bildirdiğin ayetlerin hepsine inandık, hepsi Rabbimizdendir." diyen, bilim adamları bilir. Ayetlerin bu ayırımını da yine aklını kullanan, bilim ve düşünce sahiplerinden /ülül elbab’dan başkası anlayıp, düşünüp yapamaz.


Bu duruma göre muhkem /değişmez ana kurallar, Kur’an’ın ebedî özellikli ve dokunulmazlıkları yanında, her zaman ve her toplum için uygulanırlıkları olan kurallardır. Diğer bir ifade ile bu kurallar, dinin anayasa kuralları demektir. Bu özellikleri ile de beynin dokusal birimleri gibidirler.


Müteşabih özellikli ve muhkemlerin gerçekleşmesini sağlayacak araç kurallar ise her kişide olan farklılıkları ile beynin duygusal olan nefsleri gibidirler. Bu özellikleri ile bu kurallar, sadece Kur’an’ın ilk muhatabı olan çekirdek topluma ve o zamanın insanına hitap eden kurallardır ve zaman ve topluma göre değiştirilip farklı uygulanacak ahkâm kurallardır. Yani Kur’an’ın farz şeklinde uygulanması şart olamayan kısımlarıdır ve ilk Kur’an toplumuna sadece birer öneridirler.


       Muhkem kurallar, tek bir kelime veya kısa cümle halindedirler. örneğin mirası, vasiyet işlemini uygulayın, zina edeni cezalandırın, haksız ve bilinçli olarak adam öldürene kısas veya fidye uygulayın, hırsızlık yapanı bu işlemden engelleyin, uzak tutun, borç işini şahitli ve kayıtlı yapın, şehvet yerlerinizi örtün gibi.  Sosyo-ekonomik yaşamla ilgili olan daha birçok muhkem /değişmez ana kural evrensel, ebedî, yani her zaman geçerli ve tartışmasız kesinliktedir.


       Bu özellikleri ile muhkem /değişmez ana kurallara baktığımızda, İnsan Hakları Beyannamesi yanında, bütün ülkelerin anayasalarında da bulunan ana maddeler halinde bulunduklarını görürüz. Bunlar, açık ve kolay anlaşılır olduklarından, hiçbir şekilde farklı yorumlanmaları ve dolayısıyla da kişilerin kanaatine ve istismarına açık yönleri bulunmamaktadır. Sözde din adamlarının bu kurallarla ilgili olarak "Benim yorum ve kanaatim budur" deme riskleri yoktur. Zaten Kur'an Şeriatı dediğimiz de işte bu muhkem /değişmez, her zaman ve her topluma uygun olan kurallar bunlardır. önce "İslâm'ın Şartı Sadece 5 Değil", daha sonra da “Kur’an ve Son İslâm” kitabında 440 sayıda belirlemiş olduğum bu kuralların her biri birer farz ibad etme /Allah’a olan kulluğu ifade etmenin din dediğimiz Ana kurallardır.


        Ayete baktığımızda Müteşabih diye tanımlanan mesajların zaman ve zemine, yani toplumdan topluma değişken özellikli olduğu görülmektedir. Bu değişken özellikli mesajlar sayesinde Kur'an ebedî ve dinamik bir kitap özelliğinde olmaktadır. Bu mesajlar, Muhkemlere götürücü araç, vesile ve yöntemler demektir. İşte bu vesileler de hem zamanla, hem de toplumdan topluma değişkendirler. İnsanların özgür karar verici, toplumda huzur ve inandığı gibi dinini uygulama serbestisi sağlayacak olanlar bu mesajlar olmaktadır. Ancak içleri fesat olanlar müteşabih mesajları da muhkemler gibi değişmez din kuralları diye kabul edip, toplumları bunlara yönelik kanaatlerine göre yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Ki bu grup, toplumun muhafazakâr grubu olarak tanımlanmaktadırlar. Buradaki tehlike, bu görüşte olanların Devlet yönetimini etkileyip, toplumu Devleti, müteşabihlere yönelik kararlarına göre yönetme seviyesine ulaşmaları olacaktır.


Haftaya inşallah devam etmek üzere.


NOT: Şu kitaplarımın gelirleri ile Eskişehir Tıp öğrencilerine burs veriyoruz. özel günlerinizde kitaplardan hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: "DİN VE BEYİN", "TüRKçE KUR'AN", "KUR’AN KADINI KORUYOR", "İSLÂM'IN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL", "OKU! KONULARINA GöRE KUR'AN AYETLERİ" ve "KUR'AN'IN KULU KöLESİ MEVLANA", “TEVRAT VE İNCİL’DE öNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM” ve “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gazi Özdemir Arşivi