DÜNYA, MELEKLİK EĞİTİM OKULUDUR-1

 


Geçen yıl  "Evren ve Dünya niye var? İnsan niye yaratılmış ve halen yaratılıyor?" şeklinde sorulara yönelik olmak üzere, "Niçin yaratıldık ve yaratılıyoruz" ile "Göklerin ve Dünya'nın oluşturulması" başlıklı köşe yazılarımla işlemiş ve Kur'an'ın genelindeki bilgilere de dayanarak ulaştığım sonuç ve açıklamalara değinmiştim. Kısaca demiştim ki;


* Evren, bir tohumdan başlamıştır (Bing-Bang)


* Evren içinde bulunan Dünya ise İlahi bir proje gereği ve belirlenmiş bir amaç için öğrenci Ruhlarımız için bir Eğitim Okulu olarak yaratılmıştır.


* öğrenci Ruh’un Dünya Okulu üniforması olan vücut ile oluşan biz beşerlerin yaratılma amacımız, aramızdan;


            - Allah ile "Kalu Bele" diyerek yaptığımız 7 konulu anlaşmaya uygun olmak üzere; 1) Tek Allah inancında olup, sadece O’na ibad etmeyi ve şirk koşmamayı, 2) Tek din olarak İslam dininde olmayı, 3) Tek İnsan görüşünde olmayı, 4) Evren bilgisi peşinde olmayı, 5) Kur’an’da bildirilen muhkem /kesin hükümleri öğrenmeyi, 6) Nefs derslerinden başarılı olmayı ve 7) Şeytanı düşman bilerek bir yaşam sürmeyi, 


            - İman edeni ve bu imanını pekiştirmek üzere pratik uygulamalar olan muhkem-kesin hükümlere uygun bir yaşamı, yani mümin olmayı başarabilenleri seçmek olduğunu vurgulamıştım.


       Bu konularda başarılı olmak üzere bu saydığım ve tek Allah’a ibad etme /kulluk etme başlığı ile tanımlanan yöntemler, birer araçtırlar ve ara hedeflerdir.


       Ancak konuyu buraya kadar açıklamış, fakat bunları başaran öğrenci Ruhların ne olacağı konusuna değinmeyi, diğer bir ifade ile öğrenci Ruhun Dünya Eğitimindeki ANA HEDEFİNİ tartışmayı bu yazıya bırakmıştım.


       İki bin yedi yılında "Mevlana'dan Geriye Kalanlar" isimli kitabı toparlarken, Mevlana'ya ait "Mesnevi, Divan-ı Kebir, Mektuplar, Mecalis-i Sab'a ve Fih-i Mafih" isimli eserlerinden, insanlarımızın faydalanmalarını gerekli gördüğüm önemli görüş ve cümleleri seçip bir kitap haline getirmiştim. İşte bu çalışmam sırasında Mevlana'nın şu açıklamasına rastladım:


       "Ben cemadattandım /nebat öncesindendim, öldüm, yetişip gelişen bir varlık, nebat oldum. Nebatken öldüm, hayvan suretinde zuhur ettim. Hayvanlıktan da geçtim, hayvanken de öldüm insan oldum. Artık ölüp de yok olmaktan neden korkayım? Bir hamle daha edeyim, insanken öleyim de melekler âlemine geçip kol kanat açayım (özdemir Gazi. Mevlana'dan Geriye Kalanlar. Mesnevi-3 ncü cilt, 3901).


       Aynı görüş daha önce 10.yüzyılda Irak-Basra kentinde kurulan İhvan-ı Safa tarikatı tarafından "İnsan, nefsini terbiye ettiğinde beşer mertebesinden Meleklik mertebesine yükselir ve böylece kevn ve fesad (kötülük) yurdu olan Dünya'dan beka ve devam âlemine gider" şeklinde belirtilmiştir (Adnan Bülent Baloğlu-İslâm ve Reenkarnasyon. s.176). Daha sonra da 1330 lu yıllarda Kırşehir'li Âşık Paşa, Türkçe yazılmış Mesnevi diye de tanımlanan "Gayb-Name" adlı eserinde "Ey akıllı kişi! Eğer sen Melek huylu olursan, sonunda onların safına ulaşırsın." diyerek de konuyu tekrar pekiştirmiştir. Ancak bu sonucun hangi Kur'an ayetine dayandırılmış olduğuna dair bugüne kadar herhangi bir bilgiye rastlamadım. Bu bilginin A'raf-20 nci ayet temelli olduğunu bana fark ettiren Allah'a minnettarım.


       Görüldüğü gibi bu açıklamalarda İnsanın Dünya eğitiminde başarılı olduğu takdirde Meleklik aşamasına ulaşacağına değinilmiştir.


       Mevlana 5 eserinde bir nevi Kur'an'daki önemli bulduğu ayetlere yönelik pratik örnekler vermeyi temel almıştır. Buradaki hayvanlık düzeyinin hem bildiğimiz hayvanlar, hem de hayvana yakın ilkel düzeydeki insanı tanımladığını söyleyebiliriz. Yaşamın döngüsel özelliği ayrıca Nuh-14 ncü ayette de belirtilmiştir (Nuh-14. Hâlbuki sizi dönemlerden geçirip yaratan Allah'tır).


       Ancak Dünya okulundan mezun olmayı başarmak neyi sağlayacak konusu yıllardır zaman zaman düşünüp çözemediğim bir konuydu. Kur'an'ı tercüme etme sırasındaki beş yıllık süre de bu konuyu çözmeme yardım edecek bir ayet arayışımı sürdürüp durdum.


       İşte bu düşünce ile yıllarca Mevlana'nın Dünya'dan mezun olmanın Meleklik görevinde bulunmayı sağlayacağı görüşüne hangi ayet ile vardığını araştırıp durdum ve "Kur'an'ın tercümesi ile uğraşıp iyice yoğunlaşınca, yararlanmış olduğu ayetin A'raf-20 nci ayet olduğunu fark ettim. (A'raf-20. Şeytan, Âdem ve eşinin içlerinde gizlenmiş olumsuz düşüncelerini ve gizli olumsuz nefslerini uyandırmak için, kendilerine sinsice telkinde bulunarak “Rabbinizin ikinize bu ağacın meyvesini yasaklamasının sebebi, ikinizin birer melek ve ebedi yaşamlı olmamanız içindir" deyip kandırmaya başlamıştı).


       Ayete baktığımızda, Âdem’e meyvenin yasaklanması ile bu yasağı çiğnemesine yönelik açıkça herhangi bir açıklama yapılmamış ve soru işaretli bırakılmıştır. Acaba bu yasak, Âdem ve neslinin hırs ve yemek nefslerini yenmesi ile Şeytan'ın tek düşmanı olduğuna ilişkin Allah ile yaptığı anlaşmaya sadık kalıp kalmayacağının son sınavları mı? Ve bu yasağı çiğnemezlerse Şeytan'ın tersini söylediği gibi hem ölümsüzlük, hem de Melek'lik aşamasını mı kazanmış olacaklardı? Bu da, Âdem ve neslinin gerçek Cennet yaşamına başlamalarını mı sağlayacaktı?


       Bu soruların cevabını gelecek haftaya bırakalım. İnşallah!


NOT-1: Ayrıntılı bilgiyi NöVAK Vakfının "SON DAVET KUR'AN (Kısa tefsirli tercümesi)", "İSLÂM'IN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL" ve "OKU! KONULARINA GöRE KUR'AN AYETLERİ" kitaplarında  bulabilirsiniz.


NOT-2: 25 Ocak 2017 çarşamba günü saat 17.30-19.00 da ise özdilek Sanat Merkezinde Halka açık "KUR'AN SOHBETLERİ"ne inşallah devam edeceğim.


NOT-3: 14 Ocak Cumartesi saat 18-20 ve 15 Ocak Pazar Günü saat 14-18 arası ANKARA KİTAP FUARI’nda Kitap imzalamak için Nergiz Yayınevi Standında bulunacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gazi Özdemir Arşivi