Dünyayı Modellemek ve Kaos



Dünyayı modelleyerek algılarız. çünkü modellemek algılamayı, anlamayı, açıklamayı ve öngörmeyi kolaylaştırır. Fizik ve kimyada kullandığımız formüller veya iktisatta yararlandığımız yasaların tümü, bizim kurguladığımız modellerdir. örneğin iktisattaki arz-talep yasası ile bir modelleme yapmış oluyoruz. Ama gerçek yaşam, yazdığımız bu formülden çok daha karmaşıktır. Hele ki; bir sistemi oluşturan öğe ve ilişkilerin sayısı yüksek ise söz konusu sistemi, basit bir formülle modelleştirmek mümkün olmaz.

Karmaşık sistemler, zamana veya çevre koşullarına bağlı olarak tepki verir, değişim ve dönüşüm gösterirler. Bu türe dinamik sistem adı verilir. Yaşamın kendisi, çok sayıda dinamik sistem içerir. Bu tür karmaşık yapılı ve kolayca tepki verebilen sistemlerde küçücük bir unsur, çok ciddi sonuçların oluşmasına neden olabilir. İşte bugünün dünyası, çok aktörlülüğe sahip olması ve bir ilişkiler yumağı olması nedeniyle tipik dinamik sistem özellikleri gösterir.

Dünya karmaşık hale geldikçe, bu dünyayı anlayıp açıklamakta ve öngörmekte kullanılan teoriler de daha karmaşık bir görünüm arz etmektedir. Bu nedenle geçmişin basit modellerinden vazgeçilerek, kaos teorisi gibi daha yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır.

Kaos Tarihi
Kaos konusunda ilk söz edenler arasında Fransız matematikçi Henri Poincaré’nin seçkin bir yeri vardır. O zamana kadar rastlantı olarak kabul edilen pek çok olayın, aslında kaos teorisi ile açıklanabileceğinden ilk söz eden Poincaré’dir.

Kaos konusunda en önemli adımı atanlardan birisi, bir meteoroloji uzmanı olan Edward Lorenz’tir. 1960’larda yazdığı bir makale, kaos teorisi konusunda önemli açılımlar oluşmasını sağlamıştır. Dünyanın bir köşesinde bir kelebeğin kanat çırpışının, dünyanın bir başka noktasında fırtınalara neden olabileceği fikrini ilk kez işleyen odur. Buradaki ana fikir, bazı sistemlerin başlangıç koşullarına karşı aşırı duyarlı olduğu ve kelebeğin kanat çırpışı gibi belli belirsiz bir etkinin bir anda her şeyi değiştirebileceği düşüncesidir.

Dünya Durumu ve Küreselleşme
Dünyanın herhangi bir noktasındaki bir sosyal veya ekonomik değişim, dünyanın bir başka bölgesinde veya tamamında ciddi değişim ve dönüşümlere neden olabilmektedir. Kaos teorisinin vurguladığı noktalardan birisi budur. Nasıl olup da dünyanın herhangi bir ülkesindeki bir yerel krizin dünya ekonomisini etkilediğinin sırrını böyle bir teorik araçla aramak ve anlamaya çalışmak gerekebilir.

19’uncu yüzyılın ortalarına kadar olayların önceden bilinebileceği varsayılırdı.  Bu anlayışın değişmesine neden olan, kaos teorisinin kabul görmeye başlamasıdır. Dünyanın daha az öngörülebilir ve kestirilebilir olması nedeniyle günümüz bilim ve düşün adamları arasında kaos teorisinin gördüğü ilgi artmaktadır.

Bir Kaos Deneyi mi?
Dünya dediğimiz her ne veya neresi ise; dünyanın bir noktasında bir kelebek kanat çırpar; o dünyanın başka yerlerinde fırtınalara neden olur. Bir genel seçim sürecinde, özel koşulları da dikkate aldığımda, ülkenin ve toplumun entropisinin artmakta olduğunu kaos potansiyelini artırdığı izlenimine kapılıyorum. Sadece sert şartları olan bir seçim süreci olarak algıladığımız bir dönemi yaşıyoruz ki etkileri çok daha derin olabilir. 25 Haziran’da sakin sularda mı yoksa fırtınalı bir dünyada mı olacağımızı hep birlikte göreceğiz. Muhtemelen gelecekte tarihi yazacak olanlar, bugün gördüğümüzden çok daha farklı bir hikâye anlatacaklar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi