1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Birinci olan parti en çok vekil çıkarmayabilir, ikinci olan parti en çok vekile sahip olabilir...

Partilerin çıkartacağı milletvekili sayısının hesaplanmasında içine düşülen bir yanılgı var…
Şehrin çıkartacağı milletvekili sayısı önce ittifaklar arasında Paylaştırılacak…
Yani…
önce ittifak partilerinin aldığı oylar toplanacak…
Böylece hangi ittifakın kaç milletvekili sahibi olduğu belirlenecek.
Diyelim ki A ittifakı aldı oy oranı doğrultusunda 4 Milletvekili çıkartmaya hak kazandı.
Sonrasında bu 4 Milletvekilinin ittifak içindeki hangi partilere ait olduğu çıkacak ortaya.
Bu da, mevcut oyun önce bire, sonra ikiye, sonra üçe ve dörde bölünmesi ile belirlenecek.
Bu sistem, partilerin çıkartacağı milletvekili sayısı bakımından ortaya çeşitli sürprizler çıkartabilecek bir sistem.

örneğin…
Eskişehir’de birinci olamayan partinin, içinde bulunan ittifakın diğer ittifaktan fazla oy alması sonucu, birinci olan partiden daha fazla milletvekili çıkartma durumu var…
Yani…
Birinci olan parti normalde en çok milletvekili kazanması gerekirken, bu sistemde, ittifak oyları toplamı, diğer ittifak oylarının toplamının gerisinde kalması nedeniyle, ikinci olan partiden daha az milletvekili çıkartabilecek?
24 Haziran seçimlerinin sonuçları, en çok oyu alan partinin en çok milletvekili çıkartacağını göstermiyor.

Diğer bir deyişle…
Seçim sonucunda birinci olamayan partinin en fazla milletvekilline sahip olamayacağını göstermiyor…


.....


Herkesin intikam almak için bir oyu var…


-Partilerde, çok istemesine rağmen listeye giremeyen var…

-Listeye girip de, yerini beğenmeyen var?
-Listelerde hiç de haz etmediği birilerini görüp, kendi partisine içten içe sinir olan var?
-Partili olmasına rağmen, partinin adayından nefret eden bir sürü insan var.

-Desteklediği partinin adaları ile geçmişte kanlı bıçaklı olan insanlar da yok değil hani.

-Sırf, düğünü ve cenazesine gelmediği için partisine oy vermeyecekler mevcut.

-Sırf düğünü ve cenazesine geldiği için hiç oy vermediği partinin adayına oy verecekler var.

-"Zamanında şöyle bir işim düştü ama o hiç ilgilenmedi" deyip, partisinin adayına oy vermeyecekler bir hayli fazla.

-"Zamanında şöyle bir işim düştü, ayrı görüşten olmamıza rağmen işimi halletti" deyip, sevmediği partinin adayına oy verecekler de mevcut.

-"Bu güne kadar benden alışveriş yapmadı" diye, sürekli oy verdiği partiye bu kez adayları yüzünden oy vermeyecekler var.

-"Hep benden alışveriş yapar" diye, hiç oy vermediği bir partiye oy verecekler de mevcut.

-"Partiyi seviyorum ama adayı bana ters" diye düşünen var örneğin.

-"Partisi yaramaz ama adayı iyi" diye düşünen de olacak bu seçimde.

Netice olarak…

Artık sayılı günlerin kaldığı önümüzdeki seçimler hemen herkes için kişisel ve  farklı anlamlar içeriyor.
Kimi partilerin, kimi ise adayların ön planda olduğu bir seçim gözüyle bakıyor bu seçimlere.
Kimi bir düzenin sona ermesi, kimi ise aynı düzenin devamı için önemli görüyor yapılacak seçimleri.

Bazıları yeni bir dönem başlangıcı olması açısından önemsiyor, bazıları da aynı dönemin devam etmesi için önem veriyor seçimlere.

Ancak…
Yukarıda örneğini verdiğimiz ve sayıları da alt alta topladığınızda bir hayli fazla olan seçmenler için bu seçimler adeta bir intikam alma, bir hesaplaşma günü olarak görülüyor.

Kısacası…

Bazıları bu seçime "borç ödeme" gözü ile bakıyor.
Bazıları da intikam ve hesaplaşma günü olarak düşünüyor.
Tüm bu anlattıklarımız sadece sandığa atılan tek oyla yapılacak.

Verilecek tek oy, bazıları için vefanın yerine getirilmesi, bazıları için de kuyruk hesabının tahsil edilmesi şeklinde olacak.

Hani, sonuca tesir etmesi bakımından, seçimlerde verilecek bir oyun ne kadar değerli olduğu söylenip duruluyor ya…

Bazıları için, bir tek oy, şüphesiz çok mu çok değerli olacak.


.....


Akıllı olan rakam tarif etmez!


“Rakamlar tarif olmaz. Mümkün değildir. Akıllı olanlar da rakam tarif etmez. Bunların hepsi mugalatadır. Demagojidir. Bir siyasi iktidarı küçültme gayretleri içinde bunlara tenezzül etmemek lazımdır.
Rakam durur. Silinen bir şey değildir ve esasen rakamları değiştirmek suretiyle icraat güzelleştirmesi de mümkün değildir.
Türkiye rakama dayanan bir ekonomidir. Ama rakamları yorumlamak, değişik yorumlamak her zaman mümkün de değildir.
Rakamlar iyi şeyler gösteriyorsa, bunları kötü şeyler gösteriyor diye ortaya atmak mümkün olabilir. Burada karşı görüş ortaya çıkar. Hayır o rakamın manası şudur, o değildir diye.
Rakamları kimse değiştiremez. Devletin arşivleri değişmez. Devletin arşivleri el değiştirir. Bugün siyasi iktidar olan yarın değildir. Hiç kimse bu kadar cüreti göze alamaz. Açıklıkla ifade edeyim değişen rakam falan yoktur.”
Yukarıdaki sözler zamanın Başbakanı Süleyman Demirel’in sözleri…
Gazetecilerin, “ekonomide rakamlar gittikçe kötüleşiyor galiba?” sorusuna Demirel tarafından verilen yanıtta yer alan sözler…
10 değil 100 defa da okusanız hiçbir şey anlayamazsınız bu sözlerden.
çünkü, verilen yanıtta soru ile alakalı mantık içeren tek bir cümle dahi yok.
Belli ki Demirel soruya verdiği cevabın olabildiğince anlaşılmaz olmasını istemiş.
İçinden “Herkes uzun uzadıya ‘ne dedi şimdi bu adam?’ diye düşünsün ama hiç kimse hiçbir şey anlamasın. Ben de soruya cevap vermiş olayım” diye düşünmüş…
Başarılı da olmuş.
Söylediklerinden hiçbir şey anlamayan kamuoyu,  “Baksana Demirel korkacak bir şey yok dedi Ekonomi demek ki gayet iyi durumda.” diyerek çıkmış işin içinden…
Seçime yaklaştığımız şu günlerde muhalefet, ekonomik göstergelerin çok kötü olduğunu ve seçimden sonra büyük bir ekonomik deprem yaşanacağını söylüyor ısrarla.
Diğer taraftan hükümet kanadı Türk Ekonomisinin dimdik ayakta olduğunu, ülkenin büyümede Dünya birincisi olduğu söylemiyle karşılık veriyor.
Enflasyon nereye gelmiş?, Döviz ne olmuş?, Cari açık ne kadar?, milli gelir ne olmuş? gibi ekonominin ne durumda olduğunu gösterecek olan rakamlara kimse bakmıyor.
Kamuoyu tıpkı o günlerde, Demirel’in verdiği cevabı anlayamayışında olduğu gibi bugün de “Ekonomi iyi demek ki. Baksanıza hükümet korkacak bir şey olmadığını söylüyor” diyerek çıkıyor işin içinden…
NOT-Geçtiğimiz Pazar günü yani 17 Haziran günü, Süleyman Demirel’in ölüm yıldönümüydü. Bu vesileyle O’nu da anmış olalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi