Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed (a.s) şöyle buyuruyor; "Yakın gelecekte ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Hepsi cehennemliktir. Ancak bir fırka müstesna (hariç).
Ashab sormuşlar:
"Yâ Resûlâllah, o kurtulan fırka hangi fırka olacaktır?"
Şöyle cevap vermiş:
"Benim sünnetimden şaşmayanlar kurtulanlardan olacaktır! Yâni Ehl-i sünnet ve cemaat mensuplarıdır."(Tirmizi, Buhari, Müslim)
Rasülüllah Efendimiz (a.s) bu hadisiyle ümmetini uyardığı gündenberi 1400 küsür seneler geçti. Efendimizin peygamber olduğu günden sonra doğan her insan onun ümmeti kütüğünde yazılıdır.
Gel gör ki günümüzde iki milyar nüfusa yaklaşan müslümanların adedi dışında olan insanlarda onun ümmeti adedi içinde sayılırlar. Ne var ki onlar Yahudi, Hristiyan, Ateist, Şamanist v.s.gibi Hz.Muhammed'i peygamber kabul etmeyen, inanmayanlar gurubundandırlar.
İnananlar gurubuna göz attığımızda da insanı üzen sapık sapık gruplar bölünmeler göze çarpmaktadır. Bu sebepten yukarıdaki Hadisi şerifi ele aldığımızda derin derin düşünmemiz gerekiyor.
"Cehennemden kurtulanlar peygamberimizin ve ashab-ı kiramın yolunda olmak" ne demek?
Hz.Peygamberimize inanan itaat eden onun sünnetleri üzere olanlar sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılanlar, onun getirdiğini kabul ederler, onun yolu üzerinde demektirler. Birkaç ayeti kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor;
1- Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur" (Nisa suresi Ayet:80)
2- Peygamber size ne verirse onu alın neyi yasaklarsa ondan kaçının (Haşr suresi 59)
3- (Rasülün) de ki; Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da (c.c) sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın (Ali İmran suresi Ayet: 31)
Hz.Peyamberimiz de şöyle buyurur:
-Kim benim sünnetimden (yaşama tarzımdan) yüz çevirirse benden (ümmetimden) değildir. (Buhari, Nikar1, Müslim Nikah, 5)
"Dinin elden çıkışı sünnetimin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar" (Darimi, Mukaddime 16)
Eshab-ı Kiram'ın Yolu: Hz.Peygamberi görüp ona inanan,seven kabul eden kimselere ESHAB-I KİRAM denir. Onlar, İslam dinini Hz.Peygamberden öğrendiler. Bizzat yaşayarak ona itaat ettiler, onun yardımcısı oldular. Efendimiz Eshab-ı hakkında şöyle buyurur;
"Ashabî kennücûm bieyyihim ıktedeytüm ihtedeytüm". "Ashabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisinie tutunursanız hidayete ulaşır bana ulaşırsınız."
Eshab-ı Kiram'ın yolu, onlar gibi inanmak, onlar gibi peygambere itaat etmekle elde edilir. Hz.Peygamberden sonra dört halife islam dininin halifeliğini yapmışlardır.Onları fazilet sırasına göre sevmek saymakg erekir.
İtikatda mezhebimiz: Bu mezhebin imamları, Ebul Hasal El Eşari ve Asıl ismi Muhammed olan Ebu Munsur Maturidi'dirler. Matüridi (H:238-M:852) Semerkand'ın Matürid köyünde doğmuştur. Akaid sahasında ayet ve hadislerle birlikte aklı da dinin anlaşılması için gerekli bir temel kabul etmiş, ehli sünnet itikadını özellikle Mütezileye karşı bu ilkeler doğrultusunda savunmuş ve Müslümanların Ehli Sünnet itikadına uymalarını sağlamıştır.
İmam-ı Matüridi'nin amelde (ibadetlerde) mezhebimiz Ebu Hanife'nin akaid konusunda koyduğu prensipleri açıklayıp geliştirdiği bir gerçek olmakla birlikte onun ve öğrencilerinin eserleri incelendiğinde müstekıl bir kelam mezhebi olduğu açıkça görülür.
Ebul Hasen el Eşari ve Ebu Mansur Matüridi isimli bu iki büyük ilim adamı Ehli Sünnet vel Cemaat itikadını ispat ile kurtuluş yolunu açıklamışlardır.
Ehl-i sünnet ve cemaat'ın inanç, ibadet, ahlak ve muamelat esaslarına Rasülüllahın ve eshabının davranışlarına uygundur ve aynıdır.
Ehl-i sünnet ve cemaat topluluğu Allah Rasülünün sünnetlerine sımsıkı bağlıdır. Gönülleri Ehli Beyt sevgisiyle doludur. Hulefa-i Raşidine derecelerine göre sever sayar. Asırlarca önce meydana gelen Eshab-ı Kiram arasındaki savaş, kavga ve geçimsizlikleri, yıllar sonrasında dillerine dolayarak Eshab-ı kiram arasında saygısızlık etmezler. Hz.Hüseyin'in (r.a) şehadeti yürekleri dağlamıştır. Ayrılıklara sebep olmasın diye acılarını sinelerine gömerler. Kurtuluş yolunda olmak İslam dininin emirlerini hakkıyla yerine getirmekle mümkündür. İslam cemaati, birliğini, dirliğini koruyarak sadece dünya hayatını düşünmez. Ahiretin ebedi hayatını, saadetini de düşünmek zorundadır.
Yüce Mevlam, aziz milletimize dünya ve ahiret saadet ve mutluluğu nasip eylesin. Sevgi, saygı ve huzur içinde nice Muharrem aylarına kavuşmayı kısmet eylesin.
Hoşçakalınız.