Farklılık, yandaşlık ve siyaset

Öyle bir sosyal kültürümüz var ki; siyah ve beyaz olmaktan başka bir tercihe izin vermiyor. Eğitim sisteminden sokak kültürüne kadar uzanan yelpazede gri olmaya imkân bırakmayan bir yaşam çevresindeyiz. Bireyi siyah ya da beyaz olmaya zorlayan itekleyen kültürün bir başka adı da ‘bizimkiler ve ötekiler’ olarak görünüyor. Sistemin ana felsefesi bu türden bir ikilem yaratıyor: Ya benden olacaksın ya da düşman.

Beyaz veya siyah’, ‘dost ya da düşman’ kültürü, insana bireysel seçim şansı bırakmayan bir iklimdir. Eğer ortalama değerlerden farklılıkların varsa ‘güvenilmez’ bulunursun. ‘Güvenilir’ olmak için ya biat etmelisin ya da karşı saflarda olduğunu ilanen bildirmelisin. Benzeşmelerin ve farklılıkların olmasına izin verilmez. Farklı düşünebilmenin, bireysel tercihlere sahip olmanın veya dünyada geniş açıyla bakmaya çalışmanın adı ya güvenilmezliktir ya dönekliktir ya da ihanet… Fanatik olan, kendi kalkerleşmişliğine bakmaz da; farklılıkları olup da ortak paydayı ve uzlaşmayı arayanı mahkûm etmeye çalışır.

Öyle bir siyah-beyaz dünya ki; iktidarı eleştirmek hükümet karşıtlığı sayılır. Olumlu olanı ifade ettiğinizde, iktidar yandaşlığına kayıt edilirsiniz. Örneğin Ermenistan’la ilişkiler konusunda lehte veya aleyhte duranlardan olmak zorunda bırakılırsınız. Eğer farklı bir görüş ifade ederseniz; bu durum, iki kanattan da saldırıya uğrayacağınız anlamına gelir. Etnik kimlik veya kültür sorunundan farklı bir üslupla söz ederseniz; bölücü ihanet cephesine yazılmanız an meselesidir. Örneğin Alevilik gibi dinsel kimlikle ilgili ya da AB ile ekonomik ilişkiler konusunda sözlerinizi bir ‘art niyete veya ihanet cephesine’ bağlamaya çalışan birileri her an oradadır ve hazırdır.

Sözünü ettiğim bu fanatik yandaşlığı, öncelikle siyaset yapar. Bu ülkede siyaset, hâlâ ‘bizden ya da öteki’ olma konusudur. İlişkilerinizin ülke ve toplum adına ama siyaset dışı olduğuna kimseyi inandıramazsınız. Yaptığınız bir iş, kurduğunuz bir ilişki, geliştirdiğiniz bir öneri ya da bulunduğunuz bir mekân, siyasal ikbal ve kişisel rant arayışı ile açıklanmaya çalışılır. Her sosyal davranışınızın bir siyasal beklenti ve çıkar arayışı olarak açıklanması ancak düşük kültür toplumlarına özgü bir durumdur. Hâlbuki hayâsız eleştiri ve karalama ustaları, bunu yaparken kendi fanatikliklerini ve rantçılıklarını sizin aynanızda gördüklerinin farkında bile değillerdir.

Aslında; siyah ya da beyaz olmamanın ‘güvensizlik’ anlamına gelmesinin mantıklı bir açıklaması var. Siyah veya beyaz olmamak, ne ‘bizden’ ne de ‘öteki’ olmak anlamına geliyor. Bu durum, geleneksel siyasetin boyunu aşıyor ve işi zorlaştırıyor. Hâlbuki dost ya da düşman olduğunuzda; iş biraz daha kolay… Farklılıklara sahip olduğunuzda ise sistemi bir bütün olarak tehdit ediyorsunuz. Kendi ilkelerinize sahip olarak, kendi kişisel tercihlerinizi yaparak ve en önemlisi, dünyaya geleneksel siyasetin dışında bağımsız, özgür ve yandaş olmayan bir pencereden bakarak tehdit eden bir tarzın temsilcisi oluyorsunuz.

Kişinin kendi konumunu belirlemesi çok zor değil. Bu konuda kişisel seçimleri yaparken karar vermenizi kolaylaştıran referans noktalarına dikkat etmek yeterli. Bir kararın doğruluğu, yanlışlığı, iyiliği veya kötülüğü konusunda soru sormadan, düşünüp sorgulamadan bir şahsa ya da bir ideolojiye bakarak sonuca varıyorsanız; o zaman siz siyah veya beyazlardan birisiniz. Farklılık yaratacak hiçbir bir yanınız yok. Kişileri, düşünceleri ya da kurumları kolayca yargılar ve karalarsınız. Sizin için bir kurtuluş umudu görünmüyor. Yapılacak tek şey, dinozor maması ile beslenmeye devam etmenizdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi