Hasan’ın gülünmeyen fıkrası… Ve bizim adaylar…

Fıkra anlatmak bir yetenektir.

Öyle bir yeteneğim de olmadığı için o topa girmem.

Aslında çok fazla “güldürmek” adına olay da anlatmam.

Gülmezler falan maazallah!

Neme lazım!

Kendimi “fıkrasına gülünmeyen adam” olarak tanınan Hasan Mezarcı gibi hissetmek istemem.

Hatırlarsanız Mezarcı bir gün fıkra anlatıyor.

Kimse gülmüyor.

O da zorluyor şansını…

Fıkrası şöyle:

“Laz diyormuş ki hep çevresine bak ben hep hastayım, hastayım diyormuş. Kimse dinlemiyormuş kendisini. Bakın ben hastayım, ben öleceğim, bana bakın falan. Sonra bakın ben ölürsem, mezar taşıma böyle yazın demiş. Mezar taşına yazmışlar. Demiş, “Ben hastayım dedim dedim, bana inanmadınız, bak ne oldu şimdi?”

Hıhhıhhhh….

Gülünmesi gerekirken…

Zorluyor şansını, devam ediyor:

“Hee, bizim lazın mezar taşında öyle yazıyormuş. Ben hastayım dedim, dedim, bana inanmadınız, gördünüz mü?

Yine gülünmüyor.

Fıkrasına gülünmeyen Mezarcı’ya kimsenin gülmemesi ise herkesi gülmekten öldürüyor.

Bazı belediye başkan adaylarının durumunu da bu fıkraya benzetiyorum.

Birisi bir fıkra anlatıyor.

“Laz diyormuş ki hep çevresine bak ben hep adayım, adayım diyormuş. Kimse dinlemiyormuş kendisini. Bakın ben adayım, bana bakın falan. Sonra bakın ben aday olursam, makamıma böyle yazın demiş. Makamına yazmışlar. Demiş, “Ben adayım dedim dedim, bana inanmadınız, bak ne oldu şimdi?”

Kimse gülmüyor.

Zorluyor:

“Hee, bizim lazın makamında öyle yazıyormuş. Ben adayım dedim, dedim, bana inanmadınız, gördünüz mü?”

Derin bir sessizlik…

Sonrası malum…

Anlatılan fıkra değil de fıkraya kimsenin gülmemesi herkesi gülmekten öldürmüş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Özge Zaim Arşivi