Hz. MUHAMMED’İN ÜÇ MİRASI (KUR’AN İSLȂM’I, AHLȂK’I VE BİRLİK BİLİNCİ-salat) – 2

Konuya devam edeyim:

Allah’ın bütün Peygamberlere önerdiği temel faaliyet olan Salât, gerçekte İslam’ın ve kurallarını açıklayan Kur’an’ın öğrenilip yayılmasını sağlayacak önemli bir faaliyettir.

Hz. Muhammed’in (asr) de çok önem verdiği bu uygulaması sayesinde, hem İslâm’ın anlaşılmasını hem de benimsenip yayılmasını sağlamıştır. İşte bu özellikleri engelleme amaçlı kurnazlık, 4 Yahudi Haham ve bir Hristiyan Papaz’ın ilk 3 Kur’an tercümesi ve ilk 14 Kur’an Tefsirinde yaptıkları yanlış tercümelerle Salât kelimesi için “Birlik Bilinci ile bir araya gelme yerine, Namaz kelimesi konulmuştur.

Halife Osman'dan başlamak üzere salât toplantıları, birlik bilinci oluşturmasız, Kur'an eğitimi ve toplu halde Namaz uygulamalarına, daha sonra da Muaviye ile başlamak üzere Kur’an’ı anlayarak eğitim de kaldırılmış, Arapça Kur’an mecburiyeti getirilmiş ve sadece toplu halde Namaz kılınan bir araya gelişlere dönüşmüştür.

Halbuki Kur’an, salât uygulamasına öncelik verirken, Namazın da önemini vurgulamıştır. Örneğin A’raf-55, 205, En’am-42-43 ve 63. ayetlerde Namaz karşılığı olmak üzere “Tederruan dua”, yani gövdeyi gittikçe öne eğerek dua edin denmiştir.

A’raf-55. İşte böylesine güçlü olan Rabbinize içtenlikle /samimi bir inançla ve tederruan /gittikçe eğilerek /ritüelli olan namaz şeklinde ve gösterişsiz /gizli ve kısık bir sesle dua edin. Çünkü Allah, gösteriş içinde abartılı söz söyleyenleri /dua ederken bu riyakâr davranışları nedeniyle sevmez.

A'raf-206, Cin-18, Furkan-64, Hac-26, 77 ve Tövbe-112. ayetlerde de namaz kelimesi kıyam, rüku ve secde üçlüsü, ikilisi veya teklisi şeklinde tanımlanmıştır ve salât ile ibad ve ibadet etme kelimelerinden de ayrı kullanılmıştır.

A’raf-206. Kuşkusuz Rabbinin istediği olumlulukta olan varlıklar, Allah'a ibad ve ibadet etmekten /kulluğunu ifade etmekten ve O’nu sürekli anmaktan kaçınıp büyüklenmezler, sürekli Allah'ı yüceltirler /tespih ederler ve yalnızca O'na secde ederek eğilirler /büyüklüğünü kabul ederler.

Furkan-64. Gecenin yalnızlığında Rablerine kıyam ve secde ederler /namaz ile kulluklarını ifade ederler.

Hac-77. Ey iman edenler! Bu açıklamalarımızı artık siz de dikkate alın, rükû ve secde edin /namaz kılın ve Rabbinize ibad ve ibadet edin /sadece O’na kul olun /aranıza kimseyi veya bir şeyi koymadan sadece O’nun rızasını ön planda tutun ve olumlu /hayırlı ameller gerçekleştirin ki sonunda iflah olasınız /mutlu bir sona ulaşasınız.

Görüldüğü gibi namaz, şekilsel /menasıklı dua ritüellerinden biridir ve En'am-162. ayette, salât kelimesinden ayrı olarak Nüsuklar grubunda yer almıştır (Nüsuklar: Namaz, Oruç ve Hac).

En’am-162. "Salâtım ve nüsukum, yaşamım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir".

Müzzemmil-20. ayete tekrar bakacak olursak, salât kelimesi ile Kur'an'ı öğrenme ifadesi de ayrı belirtilmişlerdir.

Demek ki salat kelimesi Namaz değil ve Kur’an’a çalışmak da değildir. Ancak salat toplantısı için bir araya gelmişken Kur’an’a çalışma ile toplu halde namaz kılmanın da uygun durum varsa gerçekleşebileceğini düşünüyorum.

Salât kelimesi, Sayın Hakkı Yılmaz ve Mustafa Sağ’ın mealleri dışındaki bütün meallerde her nerede bu kelime geçmişse hemen sadece “namaz” anlamında kullanılmıştır. Yani asırlar önce düşülen tuzağa yine düşülmüş ve yanlış tercüme devam ettirilmiştir.

Kur’an’da salat kelimesi 190 defa geçmekte olup buna gerçek anlamı yerine namaz denildiği için Namaz kelimesi çok sık geçmiş gibi algılanmaktadır. Böylece de asırlardır Salât uygulaması tamamen unutturulmuş ve ibadet ağırlığı Nüsuklardan olan Namaza yönelmiştir.

Ankebud-45. ayette aşırılık ve yanlışlıklardan koruyanın salât olduğu belirtilmiştir.

Ankebud-45. Ya Muhammed! Kitaptan Sana vahyedileni oku, salâtı yerine getir. Çünkü salât, insanı aşırılıktan ve inkâr ile yanlış amellerden alıkoyar ve her şeyden çok önemli olan Allah’ı her an anmanın /zikretmenin gerekliliğini pekiştirir. (…. innes salate tenha ‘anil fahşai vel münkeri).

Her abartıda bir bit yeniği vardır” ata sözüne uygun olarak, zamanla Namaz “günah silici” şeklinde şirk koşma vasıtası bile yapılmış ve bu özellikte olduğu, Hz. Muhammed adına atfedilmiş Sünnet” sözlerde değinilmiştir. Sonuçta insanlar, günah silici namaza aşırı öncelik vermeye yönlenmiş ve kolayca günahlar işlemelerinin önü de açılmıştır diyebiliriz.

Aynı şekilde Oruç, Hac ve Umre de günah silici olarak yamanmışlardır. Zamanla bu şekilsel uygulamalara Zekât da katılmış ve “İslâm’ın şartı 5” şeklinde “doğru olmayan” bir uygulama başlatılmıştır. Halbuki İslam’ın şartları 440 Muhkem kuraldır ve bu 5’li de bunlar içindedir.

Asırlardır Din, sanki bu beşliyi uygulamakmış ve başka öneriler önemsizmiş gibi insanlar ön yargıya sokulmuşlardır. Bu yaklaşımın Kur’an ve dolayısıyla Peygamber ahlâkını öncelemekten uzaklaştırmada etkin olduğunu da düşünüyorum.

“Ekimussalate” ifadesinin, birlik bilinci oluşturmak ve sosyal dayanışmayı devamlı kılmak üzere Vakıf, Dernek ve Kooperatifler şeklinde yapılandırmak olarak düşünüyorum.

"Salât-ıl Vusta" ifadesi de “Birlik Bilincini oluşturmak üzere Sosyal toplantılarını yerine getirmek + toplu Kur'an Eğitiminde bulunmak ve toplu Namaz kılmak şeklinde 2, bazen de 3 işlemi bir arada yapmak üzere toplanmak demektir diye düşünüyorum. Tabi doğruyu Allah bilir.

Allah’ın Kur’an aracılığı ile vurguladığı “salât” denilen Birlik bilincinde olmak ve bu amaçla sık sık toplanılmasını önermesi, Allah’ın tek dini olan İslâm’ın yayılmasını istemesi nedeniyledir. Tabi bunu da biz iman edenlerin başarması istenmektedir. Hucurat-13 ve Rum-22. ayetlere bakalım:

Hucurat-13. Ey insanlar! Biz sizi erkek ile dişiden yarattık. Ve anlaşasınız, barış içinde yaşamayı öğrenesiniz diye /sizi sınamak amacıyla, çeşitli soylara ve kabilelere /toplumlara ayırdık. Allah’a göre en seçkininiz, O’na karşı takvası en fazla olanınızdır.

Rum-22. Dahası ve özellikle ilim sahipleri ile tüm insan ırkları için ders alacakları ayetler /deliller, göklerin ve yeryüzünün yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin ­farklılığıdır.

Demek ki Irk, dil ve soy bakımından farklı yaratılış, birer sınav amaçlı olmaktadır.

İnanç yönünden de insan neslinin ilk yaratılışta bir inançta olduğu, ancak kendi aralarında anlaşmazlıklara düşerek farklı düşman gruplar oluşturduklarına Yunus-19 ve Casiye-17. ayetlerde değinilmiştir.

Yunus-19. Şunu iyice bilin ki, insanlar ilk yaratıldıkları zaman, tek bir ümmet idiler ve hepsi de öncelikle bu konularda tek bir dine bağlıydı ve tek bir Allah'a ibad ve ibadet ediyorlardı. Sonradan anlaşmazlığa düştüler, inanan ve inkâr edenler olarak ayrıldılar.

Casiye-17. Biz İsrailoğullarına birer emir olan kurallarımızı apaçık ve anlaşılır bir şekilde verdik. Ancak bunları farklı yorumladılar, kendi aralarındaki çekişmeleri alet ederek ihtilaflara düştüler ve gruplara ayrıştılar. Şüpheniz olmasın ki Rabbin, farklı gruplar oluşturdukları konulara ilişkin gerçekleri, kıyamet günü onlara gösterecek ve değerlendirme yapıp hesabını soracaktır.

Bakara-208. ayette de dinsel anlaşmazlık temelli düşman gruplaşmaların birer şeytan faaliyeti olduğuna dikkat çekilmiştir.

Bakara-208. Ey şirk koşmadan tek Allah’a iman etmiş toplumlar! Hep beraber barış içinde olun. Sizi düşmanlarmış gibi birbirinize düşürmek için uğraşan şeytanın peşinden gitmeyin, çünkü sizin apaçık düşmanınız odur.

Bu ayete göre, 1400 yıldır aynı inançta oldukları halde farklı görüşleri nedeniyle düşman gruplar oluşturmak, şeytanın tuzağına düşmek demek olmaktadır.

Hatta En’am-65. ayet ile dinsel anlaşmazlık temelli düşman gruplar oluşturmanın, azap gibi bir karşılık olduğu ve En’am-159. ayette de Peygambere bu gibi gruplardan uzak durması önerilmiştir.

En’am-65. De ki: "Allah, gökten /üstünüzden ve yerden /ayaklarınızın altından doğal bir afetle size bir azap göndermeye yahut yine bir çeşit azap olarak sizleri birbirinize düşürüp, farklı görüşlü ve birbirine düşman gruplara /fırkalara /mezheplere ayrıştırmaya gücü yetendir".

En’am-159. Ya Muhammed! Özellikle de iman edenlerin birbirine düşman parçalara, fırkalara /hiziplere /mezheplere ayrılmalarına ve grup grup oluşlarına uyma ve onlardan uzak dur.

LÜTFEN ARTIK UYANALIM, ÖNCELİĞİ BİRLİK BİLİNCİ OLUŞTURMAYA – YANİ SALȂTA VERELİM, GÜÇ BİRLİĞİ İÇİNDE OLALIM, KİMSENİN BİRLİĞİMİZİ BÖLMESİNE MÜSAADE ETMEME UYANIKLIĞINI GÖSTERELİM, İNSAN KILIĞINDAKİ ŞEYTANLARIN TUZAĞA DÜŞMEYELİM

PEYGAMBERİMİZİN (asr) UYGULADIĞI GİBİ SALAT FAALİYETİNE, KUR’AN’I ANLAMA ÇABASI İLE NAMAZI DA MUTLAKA EKLEYELİM,

VE BU ÜÇLÜYÜ BİRLİKTE VE AYNI DEĞERDE KABUL EDİP SIK SIK UYGULAMAYA ÖNEM VERELİM

Keşke birlik halinde ve dinsel veya ırksal temelli düşman gruplaşmalar olmaksızın BİRLİK BİLİNCİNDE OLMAK ÜZERE bir araya gelişleri, BİRLİKTE KUR’AN’I ANLAYARAK OKUMAYI VE BİRLİKTE NAMAZ KILIŞLARIMIZI sadece Cuma günleri değil, peygamberimizin uygulaması gibi daha sık ve daha uygun zamanlar olan sabah erken-akşam üstü veya gece vakitlerinde daha sık yapsak diyorum. İnşallah….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gazi Özdemir Arşivi