İhtiyaçlar, İlkeler, Değerler



Mevcut ekonomik düzenin –muhtemelen bundan sonrakinin de– ilginç bir özelliği var. Sadece mal ve hizmetleri imal etmiyor, aynı zamanda yeni ihtiyaçlar da üretiyor. Geleneksel ilke ve değerler ‘silikleşirken’, ortalığı tüketilmek üzere mal ve hizmet çeşitliliği dolduruyor.

İhtiyaçlar, temel olandan sosyal olana doğru bir hiyerarşi oluşturuyor. İnsanlar; yeme-içme, barınma ve sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılamadan sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelemiyorlar. Gelişmiş toplumların deneyimleri; artan geçim standardı ile birlikte sosyal ve kültürel yönlerden de daha kaliteli bir yaşama doğru adım atıldığını gösteriyor.

Geleceğe daha güvenle bakan bir toplum oluşturabilmek için, ihtiyaçlarımızı karşılayacak gelir düzeyine ulaşmak ve yaşamla sağlam bağlantıları ve sürekliliği olan bir eğitim sistemi oluşturabilmek gerekiyor.

İnsan ve Toplum
İnsan olmak, haksızlığın her türlüsüne karşı çıkmayı gerektirir. Mağduru ancak ‘işinize geldiğinde’ koruyor görünüyorsanız, o zaman takiye yapıyorsunuz demektir. Bu da sizi inandırıcı olmaktan uzaklaştırır. Dolayısıyla bir konuda ayrımcılık yapıldığını, bir başkasının haksız eleştiriye uğradığını ve mağdur edildiğini düşünüyorsak, öncelikle kendimize “Ben daha önce buna benzer örneklerde nasıl davranmıştım?” diye sormalıyız.

Gerçekten haklı bir nedenle mağduru korumayı düşünmüş olabiliriz. Ama bir başkasını haksız biçimde mağdur ettiğini düşündüğümüz kişi veya kuruma karşı aynı haksız davranış modelini kullanıyorsak, o zaman biz de suça ortak oluyoruz demektir. Bu durumda tehditkâr biçimde salladığınız uyarı parmağı döner ve kendi gözümüze girer.

Eleştiri
Yukarıdaki çerçeveye komşu olabilecek bir başka huyumuz daha var. O da olur olmaz her konuda, konunun arka planını bilmeden ve detaylara hâkim olmadan eleştiri hakkımız bulunduğunu sanmaktır. Eleştiri hakkı, öncelikle konu hakkında yeterli bilgi ve deneyim sahibi olmayı gerektirir.

İskoç yazar ve tarihçi Thomas Carlyle bu konuyu “Bir kimseyi eleştirmeden önce, o işin asını anlamalıdır” diyor. Başkasını saygısız bir üslupla eleştirerek sevap kazanmaya çalışırken, cehaletten oluşan günahın yükünü kaldırıp kaldıramayacağımızdan emin olmak gerekir.

Ayrıca eleştiri konusuna sadece kısa vadeli sonuçlar açısından bakmamak gerekir. Kısa vadede eleştirilmesi haksız gibi görünen bir konu, orta ve uzun vadede bakıldığında farklı görünebilir. Buradaki bakış sıkıntısı eleştiriyi yapan kişinin kalitesi konusunda ipuçları verir. Bu konuyla ilgili Alman şairi Goethe’nin önemli bir yaklaşımı var: “Benim için önemli olan, eleştiricinin doğru dürüst biri olup olmadığıdır – beni ister övsün ister yersin…”

Eleştiri Hakkı
Eleştiri hakkının çalışmaktan kaynaklanır. Eğer eleştirmek istediğimiz konuda daha önce ortaya koyduğumuz emek ve uğraşılar varsa, eleştiri yapmak için yeterli hukuka sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Ama daha önce eleştirmemiz gereken konuları dikkate almadıysak, bilgisizlikle gözden kaçırdıysak veya duyarsızlıkla ciddiye almadıysak, eleştiri yapma düşüncesiyle kendimizi yanlışlar çarklarına sıkıştırma ihtimalimiz yüksek demektir.

Senden önce gelenlerden ibret al; ama senden sonra gelenlere kötü örnek olma… İyi örnek, kötü örnekten çok daha fazla yol gösterici ve teşvik edicidir.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi