İktidar Erki ve Toplum

1980’li yıllarla birlikte yükselen eğilimlerden biri kentler arası yarış oldu. Bu yarışta mevcut iktidarın desteğini alabilen yerleşimler daha avantajlı oldular. Gerçekten şehir olarak Ankara’daki yürütmede gerçek gücünüz yoksa talepleriniz talep olarak kalmaya devam ediyor.

Eski siyasetçiler için halkın talebini Gelincik sigarasının karton kutusunun arkasına yazdıkları, Ankara’ya dönerken de arabanın penceresinden atıverdikleri hikâyesi anlatılırdı. Gelincik sigarası kalmadı ama eğer iktidar gücünüz yoksa hâlâ aynı manzarayı izlemeye devam ediyoruz. Özetle; ülkemizde işler ağır ilerlemeye devam ediyor. İşlerine vekile delege etmiş olan halkın kendisi bir türlü iktidar olmayı başaramadı.

Bu yazı dizisinde yirmi beş yıl önceki tespitlerimden ve o yıllarda yazdıklarımdan söz ediyorum. Değişimin ne denli ağır işlediğini, olumlu yönde pek de fazla adım atılmadığını hatırlatmama izin verin. İşte 1990’lı yılların ortalarında medya ile ilgili yazdıklarımdan bazı parçalar: “Medyanın etki alanı giderek büyümektedir. Bu genişleme sayesinde medya, yargı ve yürütmeye ait alanları da işgale başlamıştır. Habercilik ve eğitim amaçlarını ikinci plana atan medya, kendini adeta hukuk, güvenlik, dış politika, siyaset gibi alanların tek yetkilisi saymaktadır. Reality show, karşılıklı birebir tartışma, haber- yorum gibi başlıklar altında sunulan programlar bu gerçeğin çok açık ifadeleridir.”

Siyasetin içeriğinin bizzat siyasi partiler tarafından boşaltıldığı bir dönemde bu tespitin gerçekliğini bir kez daha kavrıyoruz. Siyasetçiler, siyaset dışı alanlara savrulunca siyaset yapmak başkalarına kalıyor.

Medya hukuk ve siyaset alanını işgal etmenin ötesine geçerek yeni sentetik kültürün oluşmasında da ‘baş hamurcu’ rolüne soyunuyor. Kültürel erozyonun faktörlerinden birisi olmaya 1990’lı yıllarda başlamış: “Medya, (özellikle dış kaynaklı kültür öğelerinin bilinçsiz ve duyarsız aktarımı nedeniyle) geleneksel kurumlarda ve kültür alanlarında çok hızlı çözülme ve dağılmaya neden oluyor. Bu değişimde medyanın etkisini inkâr edebilir miyiz? Artan intihar girişimleri, tüketim mallarında ticari marka bağımlılığı, aile ilişkilerimizde ‘Amerikavari’ değişimler, klasikler kaybolurken neo-klasiklerin (şimdi yazsam ‘post-modern’ derdim) onların yerini alması ve daha neler neler… İsterseniz bir düşünün; ‘yılın en iyi’ şarkıcısı tercihinizi son 12 ayda kaç kez değiştirdiniz? Özetle; medyanın kendisinden başka kimsenin klasik olmasına tahammülü yok.”

1990’lardan bu yana geçen yıllarda medya sahipliği Türkiye’de daha önemli hale geldi. Medyanın siyaset ile ‘etik olmayan’ bağlarını her zaman bilirdik. Geçtiğimiz yirmi beş yılda medya siyasetle yetinmeyerek mafya ile de bağlar oluşturdu. Medya, siyaset ve mafya, tam anlamıyla dört dörtlük bir ekip oldular.

Yirmi beş yıl önce şöyle yazmışım: “Medya-mafya işbirliği olasılığı ve dayanışmanın etki alanları giderek büyüyor. Medya-mafya birlikteliği, her türlü yasal erke ve yapıya karşı çekim gücü yüksek yeni bir güç odağı ve yeni bir alternatif oluşturuyor. Demokrasi geleneğinin yerleşmemiş ve sivil toplum güçlerinin zayıf olması, bu odağın güçlenmesi ile birlikte ülkenin gelecekte ne olacağı sorusunu cevabı giderek bulanıklaşıyor. Mafya, gerek spor gerekse başka etkinlikler aracılığıyla kendini medyada aklıyor. Sanki medya değil, hakemin ve karşı takım oyuncularının satın alındığı şikeli bir maç…”

Bir noktayı netleştirmek isterim. Üçlünün, medya ve mafya bölümünü anlamak biraz daha kolay… Üçlünün diğer öğesi olan siyasetin hedefinde en kısa yoldan iktidar erkini ele geçirmek ve elde ettiği erkin varlığını sürdürülebilir kılmak var. Kirli siyasetin iktidar mekanizmalarında etkin olmasıyla birlikte yeni bir görünüm ortaya çıkıyor. ‘İktidarın derinliklerinin’ de katılımıyla üçlü, bir dörtlü –poker oyunundan esinlenirsek bir kare as– haline dönüşüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi