İliç’teki katliam ve Eskişehir’i tehdit eden büyük tehlikeler

İliç… Erzincan’a bağlı bir ilçe… 10 bin nüfusa sahip…

3-4 gün öncesinde adını bilen pek yoktu.

Şimdi adını duymayan kalmadı.

Türkiye’nin ötesinde Dünya’da gündeme geldi.

Keşke hiç gelmez olsaydı.

Gündeme geliş nedeni bir facia…

Altın madeni işletmesinde toprak kayması ve göçük meydana geldi.

Göçük altında kalan 9 işçi var.

Henüz kendilerine ulaşılabilmiş değil… Arama-kurtarma çalışmaları sürüyor.

Umarız sağ salim çıkartılırlar.

Kurtarılmaları ‘’sevindirici bir gelişme’’ olur.

Ancak göçüğün yarattıkları için ‘’teselli’’ bile olamaz…

Tam anlamıyla bir doğa katliamı söz konusu…

Kayan kütle için ‘’toprak’’ deniliyor.

Ancak o bildiğimiz toprak değil… Dağ gibi yığılmış siyanürlü bir toprak…

‘’Zehirli toprak’’ dense daha doğru olur.

Bulunduğu yer Fırat Nehri’ne çok yakın… Yağmur ya da rüzgarla nehre karışma olasılığı var.

Umarız önlenir de Fırat Nehri suyu zehirlenmez.

Aksi takdirde olacakları düşünmek bile insanın tüylerini ayağa kaldırıyor.

Tehlike yalnızca bununla sınırlı değil…

Topraktaki siyanürün buharlaşma olasılığı var.

Bu önlenemezse zehirli bir hava oluşur.

O zaman olacaklar da korkunç… Akla gelmesi bile insanı çıldırtmaya yetiyor.

Oluşan büyük tehlikeler saymakla bitirilemeyecek kadar çok.

Uzun sözün kısası tam anlamıyla doğayı yok eden, tüm canlıların yaşamına kasteden büyük bir katliam var.

Yaratıcısı belli…

Kısaca ‘’para hırsı’’ dense olur.

O işletmeden bugüne kadar kaç para kazanıldığını bilemiyoruz.

Çok önemli de değil…

İsterse milyonlarca, milyarlarca Dolar kazanılmış olsun…

Neye yarar…

O paraların tamamı harcansa bile kaybedilenler geri kazanılabilir mi?

Kazanılanın yüz katı para harcansa bile o katliamla yok edilenler geri kazanılamaz.

‘’Kazandığınız para batsın’’ dememek elde değil…

Eskişehirlilerin bu katliamdan ders çıkartması gerekiyor.

Nedeni de malum…

Kaymaz’da altın madeni işletmeciliği için daha önce oluşturulan ‘’zehir havuzları’’ var.

Yarattıkları tehlike büyük.

Onlar yetmezmiş gibi daha büyük bir ‘’zehir havuzu’’ yapılmak isteniyor.

Çevreye duyarlı insanların mücadelesi ile frenlenmiş durumda…

Ancak tehlike tam anlamıyla geçmiş değil…

‘’Teyakkuz halinde’’ olmak şart…

Eskişehir’deki tehlike yalnızca Kaymaz’daki ‘’zehir havuzları’’ ile sınırlı değil…

Altın madeni işletmeciliği için yeni bir girişim var.

Bu kez seçilen yer Sakarya Vadisi…

Doğa harikası bir bölge… Akdeniz iklimine sahip… Toprakları da oldukça verimli… Yetişmeyen hiçbir şey yok.

Böylesi bir bölgenin gözbebeği gibi korunması gerekir.

Ne yazık ki tam tersi yapılıyor.

O güzelim bölgede altın madeni işletmeciliği yapılmak isteniyor.

Nedeni yine aynı… Para hırsı…

Hay sizin paranız batsın…

Kızmamak, öfkelenmemek elde değil…

İşletme için ilk adımlar atılacaktı.

Yerel seçimler yaklaştı ya… ‘’İktidar partisi oy kaybetmesin’’ düşüncesiyle ertelendi.

Ancak girişimden vazgeçilmiş değil…

Seçimlerden sonra yeniden adım atılacağı kesin…

İliç’teki katliam ortada…

Benzeri bir katliamın Eskişehir’de yaşanmayacağının hiçbir garantisi yok.

Onun için tüm Eskişehir’in tek vücut olarak tehlikeye karşı mücadele etmesi gerekiyor.

Belediye başkanlarına da büyük görev düşüyor.

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, ‘’doğanın korunması’’ için üzerine düşenleri fazlasıyla yaptı. Bazı tehlikelerin püskürtülmesini de sağladı.

Şimdi Büyükşehir Belediye Başkanı adaylarının, özellikle de iktidar partisi temsilcisi olan adayın ne düşündüğünü merak ediyoruz.

Evet, sayın adaylar… Ayşe Ünlüce ve Nebi Hatipoğlu…

Kaymaz’a yapılmak istenilen üçüncü ‘’zehir havuzu’’ ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Aynı şekilde Sakarya Vadisi’ne kurulmak istenen altın madeni işletmesi hakkında ne düşünüyorsunuz…

Çevre ve insan sağlığı için bunlara karşı mücadele verecek misiniz, yoksa ‘’ülkeye para lazım’’ diye seyirci mi kalacaksınız?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Vedat Alp Arşivi