Kent ve sürdürülebilir çevre

Kent ve çevre konusunda medyanın sığ haberleri arasına sıkışıp kaldığımızdan bu alandaki yeni açılımları tanıyıp bilmekte zorluklarımız oluyor. Hâlbuki dünyada bize yeterince yansımayan hem fikri düzeyde hem de eylem olarak çok farklı yaklaşımlar var.

Bu yaklaşımlardan biri, sürdürülebilir kent kavramıdır. Sürdürülebilir kent, en az kirlenme yaratmaya özen gösteren, arazi kullanımında verimliliğe son derece duyarlı ve küresel ısınmaya en az katkı yapan kentleşme anlayışıdır. Günümüzde dünya üzerindeki insanların yarıdan fazlasının kentlerde yaşadığı hatırlanırsa, canlı yaşamının sürdürülebilirliği açısından bu kavramın önemi ortaya çıkar.

Sürdürülebilir kent kavramının ikizi çevreci kentleşmedir. Çevreci kentleşme yaklaşımı bazı tercihlerle ortaya konur. Çevreci kent, tarım arazilerinin korunmasına önem verir.

Örneğin kentin çevresinde küçük tarım işletmelerinin ve arazilerinin bulunmasını sağlayarak kente getirilecek gıda ürünlerinin taşıma mesafesini kısaltır. Kentin dış çevresinde buna benzer başka tarımsal sistemlerin geliştirilmesine olanaklar geliştirir.

Çevreci kentleşmenin önemli unsurlarından bir diğeri, çevreye zarar vermeyen yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımıdır. Çok yönlü/faktörlü olarak yeşil ekonomi adına uygun planlanmak şartıyla rüzgâr türbinleri, güneş panelleri, atıktan üretilen biyogaz gibi kaynakları ilk elde sayabiliriz. Kuşkusuz; bu kaynaklardan yararlanmak isteyen bir kent, öncelikle bu ve benzeri alanlarda kendi potansiyelini bilmelidir.

Günümüzde hem aşırı enerji tüketimine hem de çeşitli biçimlerde çevre zararlarına yol açan araçlardan biri iklimlendirme (klima) cihazlarıdır. Bu tür araçların kullanımı yerine ağaçlandırma, yapı yüzeylerinde parlak renk ve malzeme tercihi, doğal havalandırma teknikleri, çevredeki su ve yeşil olanaklarının artırılması gibi seçenekler üretilebilir. Örneğin kent arazisinde suyun ve yeşilin en az yüzde 20 oranına sahip olması önerilmektedir.

Her gün sokak ve caddelerde karşılaştığımız bir başka sıkıntılı durumdan daha söz etmek isterim. Dış mekânlarda zift-katran, asfalt ve benzeri maddelerin kullanılması, özellikle sıcak mevsimlerde çevre sıcaklığının birkaç derece artmasına neden olmaktadır. Bu tür ısı artırıcı bölgelere teknik olarak ısı adasıismi veriliyor. Kaldırım yapımında asfalt kolaycılığına kaçılmasını, kentli vatandaşlar olarak aşırı ısınma ve çevre kirlenmesi olarak ödüyoruz.

Çevreci bir kentin önem vermesi gereken konulardan bir diğeri ulaşımdır. Karayolu üzerinde taşıt ile ulaşım seçeneğinde ısrar edildiği sürece kent sorunlarını azaltmak mümkün görülmüyor. Bu nedenle toplu taşıma ve yaya trafiğinin teşvik edilmesi gerekiyor. Bu tercih ise kent planlamasına ulaşım eksenli olmak üzere tümüyle farklı bir bakışı zorunlu kılıyor.

Çevreci bir kent için birim arazi başına yapı yoğunluğunun düşürülmesinden iş ve ev arasındaki ulaşım mesafesinin kısaltılmasına kadar daha pek çok önleme ihtiyaç var. Ama bu bağlamda geleneksel yerel yönetim anlayışının da örneğin yeşil belediyecilik veya eko-belediye (genel anlamda ise yeşil yerel yönetim) olarak yer değiştirmesi gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi