Kentin ve Vatandaşın Ruh Sağlığı

Beden sağlığı önemlidir. Genelde hastane, doktor, tedavi ve ilaç ile eşlediğimiz beden sağlığımızı korumak için özen gösterdiğimiz bazı konular var. Yediğimizin besleyici olmasına, giydiğimizin olumsuz iklim koşullarından korumasına dikkat ederiz. Hastalandığımızda doktora, hastaneye veya sağlık ocağına gideriz. Doktorların, uzmanların verdikleri ilaçları kullanır, onların yaşamsal öğütlerini yerine getirmeye çalışırız. Tüm bu çabalar, beden sağlığımızı korumak, sağlıklı bir bedensel yaşamın sürekliliğini sağlamak içindir.

Bireylerin beden sağlıklarının korunmasını sağlamak ve rahatsızlıklarının giderilmesinde yardımcı olmak üzere pek çok örgütlenme vardır. Hastaneler, sağlık ocakları bu amaçla kurulmuşlardır. Tıbbın özel sektörü olarak çalışan doktorlar muayenehanelerinde veya kamu kuruluşlarında görev yaparlar. Kamu veya özel olsun; tıp sektörünün hemşire, ebe, laborant gibi çok sayıda yardımcı insan kaynağı da vardır. Bu arada devletin ilgili diğer örgütlenmelerini de hatırlayabiliriz.

İnsanlar, son yüzyıla kadar öncelikle dünyada ve uzayda fiziksel olanları merak etmişlerdir. Fiziksel olanın dışındaki tüm konular din alanının ve (madde ötesi anlamına gelen) metafiziğin konusu olmuştur. Ancak 19’uncu yüzyılın ortalarından sonra insanın beyinsel faaliyetleri, ruh dünyası, kısaca psikolojisi merak edilmeye başlanmıştır. Özetle; insanın kendisini merak edip araştırması oldukça yenidir. Sanırım, bu alandaki çalışmaların eksikliği hala kendisini hissettiriyor.

Dünya tarihinde insanların sağlığını tehdit eden bazı veba, çiçek, tifo, kolera gibi hastalık salgınları olmuştur. Bu salgınlardan alınan derslerle konuya dikkat çeken popüler çalışmalar yapılmış, salgınların tekrar etmemesi için aşı kampanyaları düzenlenmiştir. Çevre sağlığı ve hijyen kavramlarında ve bunlara ilişkin uygulamalarda ciddi gelişmeler olmuştur.

Şimdi sorularımı sormak istiyorum: İnsanın ve toplumun beden sağlığı konusunda bu denli örgütlenmiş olan sağlık sisteminin yine bireyin ve özellikle toplumun ruh sağlığı konusunda yeterince örgütlenememiş olmasının nedeni nedir? Toplumun ruh sağlığı, en az beden sağlığı kadar önemli değil midir? Ruhen sağlıklı bir görünüm vermeyen bir toplumun bireylerini tek tek kişiler olarak sağlıklı sayabilir miyiz?

Toplumun ve özel olarak bir kentte yaşayan halkın ruh sağlığı konusunda sorunlar olduğunun göstergelerini nasıl algıladığımı merak edebilirsiniz. Örnekler vermeye çalışayım.

Bir kentin estetiğini oluşturan sanat eserlerini kırmayı zevk haline getiren insanlar varsa o zaman elimizde bir ipucu var demektir. Benzer biçimde parklardaki kent mobilyalarının tahrip edilmesini de örnekleyebiliriz. Kentin yeşillenmesine ve soluk almasına katkı koyan ağaçların ve fidanların yolunup kırılmasını ruh sağlığı yerinde insanların yaptığını düşünebilir miyiz? Kentin akarsuyunu, havuzunu çöp deposu haline dönüştüren, yediği gıdaların çöpünü rahatça cadde ortasına savuran, sokakta içtiği içkinin şişesini kırıp sokak ortasına atan, arabasının izmarit kutusunu sokağa boşaltan kişilerin sağlıklı olduğunu söyleyebilir miyiz? Duvarlara karalamalar yapan, arabaların boyalarını çizen, yerlere tüküren bireylerin ruhsal sağlıkları ile ilgili bir sorunları yok mudur?

Bir siyasal partinin kongresinde yumruklaşarak ve sandalyeleri birbirinin kafasında kırarak sorunlarını çözmeye çalışan, spor rekabetini döner bıçaklı bir savaş haline dönüştüren bir zihniyet sağlıklı sayılabilir mi? Toplumun genç kesimi arasında tiner, hap vb gibi bağımlılık yapan madde kullanımının artması sağlık göstergesi midir? Kadın katilleri? Ailenin işkencecileri? Adaleti kaba kuvvetle kendi çıkarları yönünde oluşturmaya çalışan sınır tanımaz kent eşkıyaları?

İşin özüne gelelim. Bir kentte yaşayan halkın ruhsal sağlığı en az bireylerin bedensel sağlığı kadar önemlidir. Kentte yaşayan halkın ruhsal sağlığının korunmasından, oluşan hastalıkların tedavisinden sorumlu olanlar kimlerdir? Bu amaçla gerçekleştirilmiş örgütlenmeler var mıdır? Varsa ne tür çalışmalar yürütmektedir? Yoksa toplumun ruh sağlığının korumasız ve takipsiz bırakılması hangi akla hizmettir? Bir ruhsal deprem, bir sosyal patlama beklemek zorunda mıyız?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi