Kesikbaş'ın adaylığı AK Parti'ye değil, sadece kendisine zarar verir!

Uzun zamandır yerel seçimlere dair yazılar yazmıyordum.

İki kelam edeyim dedim.

Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde en çok “Büyükşehir” adaylığı konusunda tartışmalar mevcut, fikirler yürütülüyor.

Herkes tahminini ortaya koyuyor.

Onlardan birisi de Celalettin Kesikbaş…

Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı için CHP’den umudu kesen Kesikbaş, arayışını AK Parti’ye yönlendirdi.

Hayallerini gerçekleştirebilmek uğruna AK Parti’yi bir basamak olarak değerlendirme yolunda…

Bana göre bu hayalini gerçekleştirme yolunda ilk hedefine ulaşsa yani bir şekilde aday olmayı başarsa bile seçim sonucunda bu işten zarar görecek tek kişi yine Celalettin Kesikbaş’ın kendisi olacaktır.

AK Parti zaten iktidar olan, güçlü bir parti ancak bu “kararsız” siyaset politikası Kesikbaş’ı hezimete uğratacaktır.

Partisizliğin avantajlarını kullanmak isterken bir “partinin adayıyım” diyeceksin.

Bir taraf seçeceksin.

Her şey aynı mı kalacak sanıyorsunuz?

Başladığı gibi mi bitecek yol?

Asla…

Eee sonra seçim sonucunda yenilgiye uğradığında, Kesikbaş aynı durduğu yerde mi duracak?

Elbette hayır…

Bu yenilgiden zarar görecek tek kişi de yine Kesikbaş’ın ta kendisi olacak.

Bir kere ESO Başkanı döneminde kazandığı o sempati adaylık döneminde yerle yeksan olacak.

Kendi ağzından birebir duymasak da genellikle “sol” yapısıyla anılan ya da anlatılan Kesikbaş “AK Parti’nin Büyükşehir adayıyım” diye lanse ettiği vakit siz sanıyor musunuz sempatizan kitle aynı yerde alkış tutmaya devam edecek?

Anında güven sorunu yaşanacak, bu kez Kesikbaş hedef noktasına konulacak, eleştirel bakış açıları geliştirilecek.

İnanır mısınız ne yapsa güven sağlayamayacak, ne konuşsa ikna edemeyecek!

ESO Başkanı döneminde ortaya attığı sorunlardan, çözüm önerilerinden “Büyükşehir adayı olduğu an” bahsetsin bakın!

Tepki toplayacak, eleştiri okları ona saplanacak.

“Partisiz” siyaset diye bir durum söz konusu olamaz.

Bir kişinin üyesi olduğu bir parti olmayabilir ancak tezini savunduğu bir fikri, siyasi görüşü mutlaka vardır.

Sosyal demokrat kimliğiyle anılan Kesikbaş, AK Parti adaylığı açıklandığı an eğreti duracak, taşlar yerine oturmayacak, herhangi bir konuda yorum yapmaya kalksa Kesikbaş antipatik gelecek.

Kendisini ispat edemeyecek.

Bir tarafın sempatisini kazanacak ancak bir tarafı da kaybedecek.

Hiçbir şey başladığı gibi devam etmeyecek.

Çünkü sivil toplum kuruluşu başkanı olmakla, bir siyasi partinin Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmak aynı statüde değil.

Kimse bunun farkında değil!

Daha önce denendi, sonuç alınamadı.

Sivil toplum kuruluşu başkanının “siyaset” yapma zorunluluğu yok ancak “Büyükşehir başkan adayının” siyaset yapma zorunluğu var!

Taraf olmak zorunluluğu olduğu gibi…

Yani diyeceğim o ki partisizim diyen Kesikbaş, hele bir aday olsun!

Sizin o zaman izleyin manzarayı!

Yıpranacak, kendinden gidecek, ben kimim diye sürekli özeleştiri yapacak.

Bu ben olamam diyerek yeri gelecek kendisine kızacak.

Yani Kesikbaş’ın adaylığı AK Parti’de “yama” gibi duracak.

Ve en kötüsü de…

Seçimin ertesi günü bütün o alkışçılar kaybolacak, Kesikbaş’la sadece kendisi baş başa kalacak.

O halde iyi düşünün, doğru karar verin derim!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Özge Zaim Arşivi