KOBİ'lerin Gündemi Kriz

 


 


Küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ’lerin) ciddi bir bölümü şu sıralar soluk almakta zorlanıyor. Bunda küresel krizin baskıları yanında ülke ekonomisinin de bir türlü düze çıkamayan şartları var. Ama KOBİ’lerin mevcut sorunlarını sadece küresel ve ulusal koşullara bağlamak mümkün değil. Sorunların kaynağında büyük oranda siyasal iktidarların ve bürokrasinin ilgisizliği ile konunun ölçeğini doğru kavrayamayışları da var.


 


KOBİ’lerin yaşadıkları sorunların bir diğer önemli kaynağı, ülkemizde KOBİ büyüklüğünün hayli küçük olmasıdır. Son dönemlerde kümelenme ve birleşme konularının sıklıkla dile getirilmesinin arkasında bu gerçek bulunuyor. Diğer yandan bir diğer önemli konu, KOBİ’lerde –genel anlamda– ciddi yönetim sorunları bulunmasıdır. üretim alanında zor koşullara rağmen pek çok engeli aşabilen KOBİ patron ve yöneticileri, işletme yönetimi söz konusu olduğunda aynı başarıyı gösterememekteler.


 


Genel anlamda yönetim başarısızlığı olarak isimlendirebileceğimiz problemler manzumesinin unsurlarından birisini planlanmış bir büyümeyi hedeflememek oluşturuyor. Bir büyüme planı olmadığından; ciro, istihdam ve katma değer (kârlılık) gibi konularda öngörüler bulunmadığından başarıyı elde etmek tesadüflere kalıyor.


 


Pek çok KOBİ’de firmanın ekonomik göstergelerine erişmek mümkün değil. Dolayısıyla patron ve yöneticilerin de bu göstergelere ilişkin değerlerden haberleri yok. Bu açıdan bakıldığında; KOBİ patron ve firmaları açısından işletmeyi sürdürmek üretim ve çok kısa vadeli nakit akışı olarak görünüyor. Sonuçta ise büyüme hedefleri ve sürdürülebilirliği olmayan bir KOBİ ortaya çıkıyor.


 


Bir KOBİ’yi başarılı kabul edebilmek için bakılması gereken unsurlardan birisi söz konusu KOBİ’nin ihracatı, ihracat potansiyeli ve ithalatın ikamesine koyduğu katkıdır. Dolayısıyla kısa ve orta vadede ihracat yapmasa bile ihracatı ya da ithal ikamesini hedefine koymayan, sadece iç pazarla yetinme çabasında olan bir KOBİ’nin büyümesi ve sürdürülebilirliği kuşkuludur.


 


Son zamanlarda KOBİ’lerle birlikte en çok anılan kavramların başında ar-ge ve inovasyon geliyor. Fakat ülkemizdeki KOBİ ölçeğine bakıldığında; bu iki kavramın KOBİ’lerin yapısına uygunluğu tartışılabilir. Şu anki şartlar itibariyle ne KOBİ’ler ar-ge’yi içselleştirebilecek ne de ar-ge –hatta ür-ge– yapabilecek yetkinlikte görülüyor. Bu konuda KOBİ’lerin kapasitesinin geliştirilmesine ihtiyaç var. Ar-ge ve inovasyon olgularına “KOBİ yapar, biz destekleriz” şeklinde bir politikayla yaklaşmanın şu an için yeterli olmadığı kanaatindeyim.


 


Eğer ekonomiden söz ediyorsak; her iş para kazanmalıdır. Bu nedenle diğer işletmeler için olduğu gibi KOBİ’ler için de hedef yüksek katma değer ve kârlılık oranlarına erişmektir. Bu da KOBİ’lerin geliştirmesi gereken pek çok yetkinliğe bağlı bir konudur. Bu bağlamda fikrî mülkiyetten inovasyona, yönetim becerilerinin geliştirilmesinden planlamaya, bütçelemeden insan kaynakları yönetimine kadar pek çok unsuru içermek zorundadır.


 


Günümüzdeki rekabet koşulları, 20’nci yüzyılın sahip olduklarından çok daha farklıdır. Bu nedenle KOBİ’ler sorunları saptamak veya şikâyet etmekten çok daha geniş ve derin boyutlarda değerlendirilmek zorundadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi