Müslümanların ibadethaneleri camilerdir. Camii toplayan, birleştiren anlamına gelir. İlk cami Hz.Adem (a.s) in bina ettiği Mekke'deki Kabe'dir. Hz. İbrahim çok sonra bunun üzerine Beytullah'ı yapmıştır. Hz.Allah'ın (c.c) zaman ve mekanla asla ilgisi yoktur. Beytullah mecazi manada kulanılır. Müslümanların birlik ve beraberliğinin temini içindir.
Bütün camiler Kabe'nin birer şubeleridir. Cenab-ı Hak cami yapanları medh etmiştir. "Mescidleri Allah'a ve ahirete iman edenler yapar, namazlarını kılanlar, zekatlarını verenler yaparlar. Mescidleri (camileri) yapanlar kendilerini tenkid eden, kötüleyenlerden korkmazlar. Ancak Allah'tan korkarlar. Doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar işte bunlardır. (Tevbe Suresi Ayet 18, sh:188)
Yüce Rabbimiz camilere hor bakanları, yıkıp harap edenleri, camileri gayeleri dışında kullananları orada Allah'ın isminin anılmasını yasak edenleri" (dünyanın en zalim insanları " olduklarını Kur'anra bildiriyor. (Bakara Suresi, Ayet 114, Sh:17)
Geçmiş yakın tarihimizde camilerin nasıl yıkılıp harap edildiğini ahır ve depolara çevrildiğini acı hatıralar olarak hatırlanmaktadır.
Camiler helal para ile yapılmalıdır. Bunu "Bayraklı camii" ile anlatayım. Bayraklı Camii, Kosova bölgesinde bulunan Prizren'deki en büyük en önemli en muhteşem Osmanlı eserlerinden biridir. 1798 yılında zamanın Prizren Valisi Rüstem Paşa bütün camilerde beş vakit ezanların aynı anda okunmasını temin için gündüzleri caminin alemine bayrak çekilmesini, geceleri ise fener yakılmasını emreder. Gündüz ezan vakitlerinde çekilen bayraktan dolayı Bayraklı Cami olarak anılır. Yapıldığından bugüne iftar vakitlerinde ilk kandiller bu camide yakıldığından Prizren'ler Bayraklı Cami'nin minaresinin kandillerine bakarak iftar etmektedirler.
Canin banisi Gazi Mehmet Paşa Prizren'de cami yaptırmaya karar verince cami inşaatında kullanacağı paraların helal olduğunu tesbit etmek ister. Birgün bütün altınlarını alıp Bistriçe (bir ırmak) deresinin kenarına gelir ve altınların tamamını dereye "helal olanlar su dibinde kalsın, haram olanları su götürsün" diyerek atar. Bir süre bekledikten sonra su dibinde kalan altın paraların helal olduğuna kanaat getiren Paşa, dereden altınları topar. Gönül rahatlığı içinde büyük bir şevkle caminin temelini atar bir an önce inşaatın bitmesi ve caminin ibadete açılması için hergün inşaata gelir ve çalışmalarını takip eder.
Birgün Paşanın gözüne bir işçi takılır. İşçinin hep aynı taşla meşgul olduğunu fark eden Paşa işçinin yanına giderek neden böyle yaptığını sorar. İşçi de "Paşam caminizde herşeyin helal olmasını arzu etmişsiniz. Benim de gusül abdesti almam icap ediyor. Bu yüzden çalışmak istemiyorum" der. Bu hadise üzerine Gazi Mehmet Paşa Cami inşaatının durdurulmasını ve önce hamam yapılmasını emreder. Önce hamam sonra cami inşaa edilir.
Miladi 1574 senesinde caminin açılış merasiminde Gazi Mehmet Paşa'nın isteği üzerine caminin giriş kapısına büyük bir kilit takılır. Açılış gününde Paşa cematle birlikte kapaıya yaklaşınca "Ey kilit bu cami helal parayla yapılmışsa kendiliğinden açıl, haram karışmışsa açılma" der. Kilit kendiliğinden açılır. Hamamın açılışı da aynı şekilde olmuştur.
Yıllar sonra Gazi Mehmet Paşa Camiinin minaresi ve kubbesi yıldırım düşmesi sonucu hasar görür ve uzun bir süre tamir edilmezse cami cematinden ihslas sahibi bir zat üç gece arka arkaya bir rüya görür. Rüyasında ruhani bir zat, caminin tamir edilmesi gerektiğini bu tamir için yetecek paranın da cami avlusunda gömülü olduğunu söyler ve yerini de bildirir. Gösterilen yeri kazarlar altınları çıkarırlar ve yıllar sonra camiiyi yine helal para ile tamir ettirirler.
Kahraman ecdadımız Balkanlarda feth ettiği her yerde böyle tarihi eserler, camiler yaptırmışlardır. Ruhları şad olsun.
Hoşçakalınız.