NİSA-43 ve MAİDE-6'DA ANLAM KAYDIRMALARI – 3

NİSA-43 ve MAİDE-6’DA ANLAM KAYDIRMALARI – 3


Geçen haftadan kaldığım yerden devam ediyorum.


Ayetlerde “Salât” kelimesi daima “Zekât verin” kelimesi ile birlikte kullanılmış ve buradaki kullanım, yapılan sosyal yardımlaşmanın maddî yönünü tanımlamıştır. Böylece muhtaç olanların ihtiyacı karşılanmaktadır.


Müzzemmil-20……Bu nedenle vaktiniz elverdikçe ve zorlanmayacak şekilde, fırsat buldukça Kur’an’ı anlayarak, düşüne düşüne okuyun, öğrenin ve öğretin, salâtı kurumsallaştırarak uygulamayı devam ettirin ve zekâtı verin, böylece de bu iyi ve güzel davranışlarınızla Allah’tan alacaklı olun…..


Gerek Nisa-43 ve gerekse Maide-6 ncı ayetlerde anlam kaydırması yapılan 3 ncü kelime “Cünup” kelimesi olmuştur. Bu kelime Kasas-11, Zumer-56, Secde-16, Al-i İmran-191, Nisa-36, Nisa-103, Hac-36 ve Tevbe-35 nci ayetlerde “nehir kenarı, yan kısmı, uzaklaşmak, yanlarını yataktan kaldırmak, yanlarına uzanmak, yan komşu, yanına yatmak, yanı üzerine düşmek” anlamlarında tercüme edilmişken, şu anda mevcut meallerde her nedense hem Nisa-43, hem de Maide-6 da “cünup iseniz” denilerek ve “cenabet iseniz” ile eş anlamda kullanılmıştır. Bu kullanım, asırlardır devam etmiş ve insanlar, her cinsî münasebetten sonra yıkanıncaya kadar kendilerini günahkâr görmüşler ve yıkanma telaşında olmuşlardır ve halen olmaktadırlar.


Al-i İmran-191. çünkü Evreni araştıran bu insanlar, ayaktayken /kıyam halindeyken, otururken veya yanları üzerine uzanmışken /cünup iken, sürekli olarak göklerin ve yeryüzünün yaratılışı, özellikleri ve iç yapıları hakkında şünür ve araştırıcı bir gözle yaklaşarak Allah'ı her an ve halde anarlar ve "Ey Rabbimiz! İnanıyoruz ki Sen bunları boşuna yaratmadın, Sen yücesin, Senin ve kurmuş olduğun düzen hakkında bizi yanlış yapmaktan ve ateş azabına düşmekten koru”.


Halbuki Nisa-43 ve Maide-6 ncı ayetlerde de “yanına yatacak kadar hasta iseniz” şeklinde olan gerçek anlamı ile kullanılsa ve anlam kaydırması yapılmamış olsaydı, insanlarımız böylesi bir yıkanma sıkıntıları yaşamayacaklardı.


Anlam kaydırması yapılan 4 ncü kelime  “tağtesilü” kelimesidir. Nisa-43. cü ayette bulunan bu kelime “yıkayın”, yani “elinizi veya yüzünüzü yıkayın” gibi vücudunuzun sadece bir kısmının yıkanması ile ilgili olması gerekirken, sanki Arapça’sı “Thğesselü” varmış gibi “yıkanın“ anlamında tercüme yapılmıştır. Böylece ayetteki yıkayın olması gereken kelime, bütün vücudunuzu yıkayın olarak anlamlandırılmış olmakta, diğer bir ifade ile hatalı bir tercüme sonucu “Güsul abdesti” söz konusu edilmektedir. Boy abdesti olarak Güsul abdesti ise daha önceki İslâm’ın kitabı olan Tevrat’ta istenmektedir.


Tevrat /Levililer-15 /16. "'Eğer bir adamdan meni akarsa, bedeninin tümünü yıkayacak /Güsul abdesti alacak ve akşama kadar kirli /murdar sayılacaktır. 17. üzerine meni bulaşan her giysi ya da deri eşya yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır. 18. Bir adam kadınla cinsel ilişkide bulunurken menisi akarsa, ikisi de yıkanacak ve akşama kadar kirli sayılacaklardır.


İndirilişte 92 nci sırada olan Nisa suresinin 43 ncü ayetinde istenen bu “yıkayın” uygulamasının, yani aptes işleminin nasıl yapılacağının açıklaması,  112 nci sıradaki Maide suresinin ancak 6 ncı ayetinde yapılmıştır ve burada aptesin nasıl alınacağının asgari şekli tarif edilmiştir (Yüz ve eller yıkanacak, kafa saçlı deri kısmı ve ayaklar su ile silinecek).


Maide-6 ncı ayette, aptes olmak üzere gerek yıkama ve gerekse su ile mesh etmenin /silmenin birer defa yapılması tanımlanmış, başka yerlerin yıkanma veya silinmesine değinilmemiştir. Maide-6’daki açık aptes tarifine rağmen, her nedense 14 asır içinde hem sayıda, hem de yerler konusunda tam bir birlik maalesef halen sağlanabilmiş değildir ve sayı ve yerler ilave edilerek aptes alma zorlaştırılmıştır. Diğer bir ifade ile 5 nci kelime olarak aptesin uygulamasında da anlam kaydırması yapılmıştır. Halbuki ayette asgari uygulama farz, daha fazla uygulama ise kişiden kişiye ve özgür iradesine bırakılmış ve farz olarak kurallaştırılmamıştır.


Anlam kaydırması 6 ncı kelime olarak hem Nisa-43, hem de Maide-6 ncı ayetlerde yer alan “Gaita çıkarmışsanız – büyük abdestinizi yapmışsanız” ifadesidir. Maalesef bu ifade açık ve net belirtilmiş olduğu halde, bunun yerine Kur’an tercümelerinin çoğunda “tuvaletinizi yapmışsanız veya tuvaletten gelmişseniz” şeklinde tercüme edilmiştir. Bu ifade ise geniş kapsamlı olup ya gaz çıkarma, ya idrar etme veya gaita çıkarma şeklinden biri veya hepsi olabilir ve bu tercümelere dayanarak yine asırlardır gaz çıkarma veya idrar etmeler de aptesi bozanlardan sayılmış ve insanların yaşamı zorlaştırılmıştır.


Anlam kaydırması yapılan 7 nci kelime ise “Levestumuhu” kelimesi olmuştur. Bu kelime “eşinizle cinsel münasebette bulunmuşsanız” temel anlamında olduğu halde, bazı tercümelerde bu anlamda, çoğunluğunda ise “eşinize dokunmuşsanız, temas etmişseniz” anlamı verilmiştir. Bu son anlamı okuyan veya duyan insanlarımız, günah korkusunun etkisi ile eşleri de dahil başka herhangi bir kadın veya erkeğe dokunmayı kendilerine yasaklamışlar ve günahlardan saymışlardır. Bu uygulama bazı toplumlarda toklaşmamaya kadar vardırılmış ve insanlar arası sosyal yaşamda can sıkıcı durumlara yol açmış ve halen de açmaktadır. Halbuki Mümtehine-12 ve Feth-10 ncu ayetlerde Hz. Muhammed zamanında toplum idarecisi seçiminin tokalaşma demek olan biat etme ile yapıldığı vurgulanmıştır.


Mümtehine-12. Ey Peygamber! İnandım deyip iltica eden kadınlar sığındıklarında, Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmamak, aşırı hırs yapmamak, zina etmemek, ayaklarına bağ olacaklar diye çocuklarını öldürmemek /sosyo-ekonomik haklarından mahrum etmemek, bir iftira uydurup getirmemek ve doğru işlerde Sana karşı gelmemek üzere el sıkışıp biat ederler ve yemin edip söz verirlerse, onların sözünü kabul et ve onlar için Allah'tan bağışlanma dile. çünkü Allah bağışlayandır /Gafur ve  sevgisi ile merhameti oldukça bol olandır /Rahim'dir.


Feth-10. Ya Muhammed! Seninle el tutuşup bağlılık sözü verenler /biat edenler, aslında Allah'a da bağlılık sözü vermiş olmaktadırlar. Dolayısıyla da Allah’ın eli, onların eli ile tutuşmuş ve bağlılık sözlerini almıştır.


Kur’an’ın geneline baktığımızda, en çok anlam kaydırmaları yapılan Nisa-43 ve Maide-6 ncı ayetlerdeki bu kaydırmaların iman edeceklerin önüne zorlaştırmalar ve inançtan uzaklaştırma hedefli olduğunu görmekteyiz. Halbuki, Kur’an’da birçok ayette döne döne “zorlaştırmayın, kolaylaştırın” kuralı vurgulanmış, hatta Taha-2 nci ayette Hz. Muhammed’e hitaben şu uyarı da yapılmıştır.


Taha-2. Ya Muhammed! Biz Kur'an'ı, Sana sıkıntı çekesin, huzursuz olasın, ya da sıkıntı veresin diye de göndermedik.


 Kur’an’da tek bir kelime bile çıkarma, değiştirme veya eklemeye gücü yetmeyenler, birden fazla anlamları olan kelimelerde, zorlaştırıcı anlamları ön plana çıkarma girişimlerini ilk tefsirlerden itibaren yapmayı başarmışlardır.  Böylesi anlam kaydırmalarının artık farkına varmamızı ve düzeltmemizi, akla ve kolaylaştırıcılığa uygun anlamları kullanmamızı ve bunu yapabilecek konumda olanların sayılarının çoğalmasını bekliyor ve diliyorum. İNŞALLAH !


NOT: Şu kitaplarımın gelirleri ile Eskişehir Tıp öğrencilerine burs veriyoruz. Almanızla bize destek olursanız, öğrenci sayımız artacaktır: "DİN VE BEYİN", "TüRKçE KUR'AN", "KUR’AN KADINI KORUYOR", "İSLÂM'IN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL", "OKU! KONULARINA GöRE KUR'AN AYETLERİ" ve "KUR'AN'IN KULU KöLESİ MEVLANA", “TEVRAT VE İNCİL’DE öNCEKİ İSLAM” ve “KUR’AN VE SON İSLAM”.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gazi Özdemir Arşivi