6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

Ölenlerin ardından Namazların ıskatı (düşürülmesi)

Ölenlerin arkasından ağlarız,sızlarız, üzülürüz. Fakat ölenlere karşıson görevlerimiz melerdir hiç düünmeyiz. Sadece sela vermek yıkatıp, kefenleyip cenaze namazını kılıp definle görevimizin bittiğini sanırız. Evetbunlar ölenin arkasından yapılması şart olan vazifelerdir. Ama yetmez...
İslam hukukunda ölenin arkasından yapılması gereken dört kısım görevler vardır:
a- Techiz-i Tekfin; yani ölenin yıkanıp, kefenlenip, cenaze namazını kıldıktan sonra mezarlığa götürüp defin etmek. Bunun masrafı malın tümünden harcanır.
b- Kaza-i düyür; Ölenin borçlarını ödemek, ölende kul hakkıyle Allah hakkı varsa, kul hakkı öne alınır. Yani önce kul hakkının ödenmesi gerekir. a ve b şıklarının parası Terikenin yani ölenin bıraktığı para dahil malının tümü üzerinden harcanır.
Ölen için en çok önemli olan kul borçlarının ödenmesidir. Bir Hadis-i Şerifte Efendimiz şöyle buyuruyor;
- Borçlunun (ölenin) elleri boynuna bağlıdır. Borcu ödemekten başka ellerini birşey çözemez. (Manevi, Riyazussalihin, Cilt 4, saife 585)
Aklı olan mezar'a kul borcuyla girmemelidir.Yoksa hali harap olur.
c) Tenfiz-i vasaya; Ölenin vasiyetlerini yerine getirmek. (Bir müslüman ahir ömründe eşini ve çocuklarını etrafında toplayıp (en az iki kişi olmak şartıyla adil, itimada şayan birkaç salih kimselerin huzurunda) vasiyetlerini yapmalı ve yazdırmalı, hatta notere tasdik ettirmelidir.
d) Malların (mirasın) taksimi; Ölüm hak, miras helaldir. Miras taksimi Kur'anın Nisa suresinin 11.ayetiyle 176.ayetlerinde beyan edilmiştir.
Bu açıklamalardan sonra ölenin geride kalanlarına yerine getirmeleri gereken çok önemli bir vazife daha vardır. Ölenin üzerindeki "Hukukullah" ölümle düşer. Ölen kişi mal mülk para v.s. bıraktı ise ister vasiyet etsin ister etmesin varisleri ölenin malından vasiyetlerini mutlaka yerine getirmeleri getirmeleri gerekir. Vasiyet etmede Hukullahı varislerin hoşgörüsüyle ölenin oruç ve namaz borçlarını "iskat (düşürmeleri) gerekir.
Oruç ıskatı: Kişi sağlığında bir Ramazan orucunu bilerek, yiyerek içerek bozdu ise cezası kefaratı 60 gün ard arda oruç tutması ve bir günde kaza etmesi gerekir. (Veya 61 fakire günlük 10 TL.den fidye vermesi gerekir yekün 610 lira tutar. (Buhus Nass (Kur'an ve Hadis) ile sabittir.
Namazın Iskatı: Namazın ıskatı nas ile sabit olmamakla beraber İmam-ı Azam'ın öğrencisi müctehit İmam-ı Muhammedin ictihadıyle sabittir. Namazların ıskatı, farz ve vacip olarak ölünün zimmetinde kalan (kazaya kalıp ödenmemiş) namazlara taalluk eder.
Fidye ile oruç borcunun düşmesi hakkındaki nass (kesindelik) vardır. Namazda Hanefi müctehitlerinin görüşlerine göre oruç gibidir. Oruçtan daha mühimdir. Bunun için kaza edilmesine imkan kalmamış olan namazlardan dolayı fidye verilerek Allahü Tealanın mağfiretine sığınmak ihtiyatı bir iş olarak uygundur. Bu fidyenin kabulu, Allah-ü Zülcelalden rahmetinden umulmaktadır.
Bir fidye Ramazanda verilen bir fıtra miktarı kadar paradır. (10 TL. dir)
İmam-ı Muhammed (r.h) "Ziyarad" adı eserinin namaz kitabında (namaz için verilen fidye) için "İnşallah Teala kifayet eder" demiştir. Demek ki bunun af ve mağfirete bir vesile olacağı Allah-ü Teala'dan umuluyor. Eğer bu fidyenin namazlara kifayet edeceği kesin bir delile veya kıyasa dayansaydı böyle "İnşallah kifayet eder" denilmezdi.
Fahrül İslam Pezderinin Usul kitabında şöyle deniliyor: Namaz hakkında fidyenin cevazına, oruç hakkında hükmettiğimiz gibi hüküm veremeyiz. Ancak namaz hakında fidyenin rahmetiyle kabulünü Allah tarafından bir ihsan olarak isteriz.
İbn-i Hüman Fethul Kadir isimli kitapta diyor ki; Namaz Hanefi imamlarının istihsanı ile oruç gibidir. Madem ki dinde oruç ile fidye vermek, yemek yedirmek arasında bir denklik sabit olmuştur, buna göre bu denklik, namaz ile fidye arasında da sabit olabilir. Eğer böyle bir denklik varsa netice elde edilmiş olur, değilse namaz için fidye bir iyilik ve ihsanda ibaret kalır. İyilik ve ihsan ise günahları giderer. Kur'an-ı Kerim'de Hz.Rabbimiz mealan, "Şüphe yok ki iyilikler, kötülükleri giderir" buyuruyor. (Hud Suresi Ayet 114, Sh:233)
Konu ile ilgili Eski Diyanet İşleri Başkanımız Ömer Nasuhi Bilmen hocamız şöyle diyor:
- İskat-ı Salat için vasiyette bulunmamış olan bir ölünün velisi (varislerden biri) tarafından bağış yoluyla verilecek birmal (fidye) ile de bu ıskat işlemi yapılabilir. Ölünün bu yüzden bağışlanması, Allah'ın rahmetinden umulur. Ölenin malı her namaz için bir fidyeye kafi gelmezse "Devir" usuluyle ölünün namazlarının ıskatına gidilir. (Büyük İslam İlmihali, Ö.Nasuhi Bilmen Sh:238-239)
Hoşçakalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA) Arşivi