Salgın ve Kriz

 


Toplumun alışkanlıklarından, ezberlerinden ve kültürel bencilliğinden inatla vazgeçmemesinin etkisiyle Covid-19 salgını barbar biçimde yayılmaya devam ediyor. Başka toplumlara oranla bu salgını uzunca yaşayanlardan olacağımız ortaya çıktı. Her an çevremizden bir kişinin hasta olduğunu duyar olduk. Yakınımız, tanıdığımız, tanışıklığımız olan kişilerin yitip gittiklerine tanık oluyoruz. Korunma amacıyla evlerde kapalı kalan insanların zamanında tedavi göremedikleri için farklı sağlık sorunlarının ortaya çıkacağını söylemek de kehanet sayılmaz.


Gerçekten bir sağlık ve canlı kalma sorunuyla karşı karşıyayız. Ama mesele bundan ibaret değil. Artık salgın, açık ve yoğun biçimde bir ekonomik kriz anlamına geliyor. Muhtemelen giderek salgının ekonomik sorun kaynağı oluşu daha fazla ortaya çıkacak. İşsiz kalan emekçiler, gelir kaybına uğrayan veya kapatmak zorunda kalan küçük işletmeler, iş bulmakta zorlanan zanaatkârlar giderek daha büyük sayılar oluşturmaya başlıyor. Hem sağlık tehdidi hem de ekonomik daralma pek çok yönden olumsuz bir ruh hali oluşturmaya başladı. Evet; artık kriz var. Nasıl çözüleceğine dair bir ışık da görülmüyor.


çok sık kullandığımız kriz sözcüğünün tanımını kendimize sorarak başlayalım. Nedir kriz? Genel olarak krizi beklenmeyen, önceden tahmin edilemeyen bir durumun ortaya çıkması olarak tanımlarız. Birdenbire ortaya çıkan bir sağlık sorunu, bir doğal afet veya piyasanın bir anda altüst olması bir kriz durumudur. Daha teknik bir tanımlama yapmak istediğimizde şu tanımı öne sürebiliriz. Kriz; beklenmeyen veya önceden sezilip tahmin edilemeyen, ama acil önlem alınması gereken, kişinin veya kuruluşun varlığı ile sürdürülebilirliğini tehdit eden zor bir durumdur.


Ekonomik ve sosyal olarak yaşadığımız ortam krizlerin işaretçisidir. Eğer gelecek hazırlıkları açısından sağlam temeller üzerine oturmuş bir ortamda yaşamıyorsanız, krizlere de hazırlıklı olmanız gerekir. örneğin sağlığınıza özen göstermiyorsanız, sağlık eksenli krizler sizin için şaşırtıcı olmaz. Eğer Türkiye gibi depremsellik özellikleri yüksek bir kara parçasında yaşıyorsanız ama konut kalitesi ve dayanıklılığına önem vermiyorsanız, bir deprem anında önemli ölçüde can ve mal kaybı beklenen bir durum olmalıdır. Eğer yeterli donanımı olmayan bir iktidara veya kötü yapılandırılmış bir siyasal sisteme sahip toplumlarda krizlerin varlığı şaşırtıcı değildir.


Yukarıdaki örnekleri vermemdeki amaç, kriz konusundaki sorunun ‘krizin beklenmeyen bir durum’ olduğu yanılsamasını vurgulamak içindir; çünkü kriz, beklenmesi gereken bir durumdur. İşte; bu algı ve anlayış yanlışını değiştirmediğimiz sürece krizler, –kaynağı içeride veya dışarıda olsa da– günlük yaşamımızın bir parçası olmaya devam edecektir.


Ekonomik işletmelerimize bakalım. Bir ekonomik kriz anı için yedek akçe tutan kaç firma vardır? İşletmelerimizin pek çoğunun küçük işletme sermayeleri ile idare etmeye çalışmaları ve işletme sermayesinin bir kuruluş için olmazsa olmaz bir nitelik olduğunu kavramamaları, krizler konusunda bir aymazlık değil midir? İşletme sermayesini büyütmeyi düşünmek yerine gayrimenkule yatırım yapmayı, ancak 15 gün kullanabileceği halde deniz kıyısında yazlık almayı ya da ihtiyaç olmadığı halde ikinci bir özel lüks taşıt almayı zenginlik sayanların krizlerdeki hallerini görüyoruz.


Tekrar edersem; krizler ilk elde krize hazır olmayanları etkiler. Hiç kuşkusuz; dünyanın bu denli karmaşık hal aldığı günümüzde geleceği tümüyle öngörmek mümkün değildir. Ama ekonomik sistemin denetlenebilir olmaktan çıktığı çağımızda hem ülkeler hem de işletmeler krizlerin beklenen bir durum olduğunu kabul etmeli ve ona göre hazırlık yapmalıdırlar.


Krizlerin yarattığı etkiler son derece ağır olabilir. Ama bu durum plansız, programsız ve hazırlıksız olmayı haklı göstermez. İş yapmanın kuralları arasında olağandışı şartlara hazır olmak da var. Bu nedenle –ne ölçüde etkilenmiş olursak olalım– yaşanan krizin bize öğrettiği ilk ders, kuruluşumuza çeki düzen vermemiz ve gelecek için hazırlıklı olmamız yönündedir.


Kriz anında verilecek kararlar, yok olmak ile var olmak arasındaki farkı oluşturur. Bu farkı olumlu olarak yorumlamak ve yaşama geçirmek için kriz yönetimi konusunda birikimli olmak gerekir. Kriz yönetimi konusunda yeterli bilgiye ve donanıma sahip olmayanlar, krizi savuşturmak yerine krizin bir parçası, hatta hızlandırıcısı olurlar.


Günümüzde iş dünyasının en önemli özelliği, artık atalarımızın iş anlayışının yeterli olmayışıdır. Ahlaken babanızın iyi iş ilkelerine sahip olmaya devam edebilirsiniz; ama kalıcı ve sürdürülebilir olma anlamında iş modelini değiştirmenin zamanı geldi de geçiyor.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi