ŞİRK KOŞMAK NE DEMEKTİR?-2


Geçen haftadan kaldığım yerden devam ediyorum.


Hz. Muhammed zamanındaki Bedevi Araplar, esasında ya Yahudi veya Hıristiyan’dılar, fakat Allah inançları olduğu halde de her kabilenin 200’ün üzerinde olmak üzere ayrıca Kâbe’nin içinde birer putu da vardı. En büyük aşiretlerin putları; Hubel, Lat, Menat ve Uzza idi. İşte Kur’an gerçeklerine dayanarak Hz. Muhammed’in hedefi, Hz. İbrahim ve oğlu İsmail tarafından Allah’ın tek dini olan İslâm’ın eğitim binası olarak inşa edilen Kâbe’yi bu putlardan temizlemek ve insanları şirk batağından kurtarmaktı. Çünkü Allah inançları olduğu halde, o zamanki insanlar, putlara olan bağlılıklarına yönelik şu gerekçeleri  ileri sürüyorlardı.


Zumer-3. Ey insanlar! Şunu iyice bilin ki, gerçek ve size yararlı olacak olan din, sadece Allah’a öncelik verilerek ve içtenlikle O’na ibad edilen /şirk-ortak koşulmayan dindir. Allah’ın yanında başkalarını evliya /veliler /aracılar /dostlar edinenler; "Biz onlara, bizi Allah’a daha iyi yaklaştırsınlar diye, aracı olarak kabul ediyor ve bağlanıyoruz" derler. Şüphesiz Allah’tan önce veya yanında aşırı önemseyip, vazgeçilmez bir değer verip bağlanmış olduklarını (kişi, para, makam, eşya veya nefsi) bir nevi putlaştırıp yanılgıya düşmeleri konusunda, Allah değerlendirme yapıp mutlaka karar vere­cektir. Şu iyice bilinsin ki Allah, ayetlerini red edenleri ve bu davranışları ile küfre sapmış olanları doğru yola /hidayete iletmez.


Resulullah buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri diyor ki: " Ey Ademoğlu! Bana arz dolusu hata ile gelsen, sonunda hiç bir şirk koşmaksızın bana kavuşursan, seni arz dolusu mağfiretimle karşılarım." (Kut. Sitte. 4144).


Konuyu pekiştirecek bir olay Halife Ömer zamanında şöyle geçmiştir. Hudeybiye anlaşmasının yapıldığı yerde Hz. Muhammed’e "Semure" cinsi bir ağacın altında biatler yapılmıştı. Hz. Muhammed’in vefatından sonraları, insanların bu ağaca gelip namaz kılmakta ve onun aracılığı ile dua etmekte olduklarını öğrenen Halife Ömer, cahiliye dönemindeki gibi puta tapma adetinin yerleşmesine yol açılmasın diye hemen ağacı kestirmişti.


Hz. Muhammed de muska gibi aracı eşya kullanmamaya dikkat çekmiştir; Sahabeden biri;


"Abdullah İbnu Ukeym’ın yanına girdim. Kendisinde kızıllık vardı. "Temime (muska) takmıyor musun?" diye sordum. Bana şu cevabı verdi: "Bundan Allah`a sığınırım. Zira Resulullah şöyle buyurmuştu: "Kim bir şey takınırsa, ona havale edilir."-Kütubu sitte-4037


Allah’ın rızasını öncelemeyip,  başka canlı veya cansıza ibad etmeyi /kulluğu hedeflemek


Bazen kişi Allah’a inanıyor ve araya da put veya kişi de koymuyor, ancak dini uygulamaları Allah’ın rızası için değil de, bir başkasının ilgisini çekmek, görmesini sağlamak ve ondan bir menfaat (iş, makam, ticari kazanç, bilgi vs) beklemek amacıyla, diğer bir ifade ile riyakârca yapıyor, ikiyüzlü davranıyorsa, Kur’an’da bu kişi hem Müşrik, hem de Münafık diye tanımlanmaktadır.


Maun- 4. Yazıklar olsun böyle musallilere /sallilerini /Allah’a ve insanlara destek, yardım faaliyetlerini riyakârca uygulayanlara. 5. Ayrıca onlar salâtlarından /sosyal yardımlaşma toplantı ve çalışmaların (bazen Kur’an eğitimini ve /veya Namaz kılmayı) öneminden de habersizdirler /tam bilincinde değildirler. 6. Zaten onlar sosyal faaliyet ve toplantılarını gösteriş için /başkaları görsünler diye riyakârca ve menfaat sağlamak amacıyla yapmaktadırlar.


Dikkat edilirse, ayette Salli aktivitesine (yardım ve destek faaliyetine) her katılana veya katılmayana değil, riyakârca katılana "Vay haline" anlamında "Yazıklar olsun" ifadesi kullanılmaktadır.


Herhangi bir kişiye veya maddeye Allah’tan öncelik vererek şirk koşma yanında, gizli şirk dediğimiz ve hepimizin farkında olmaksızın nefslerimize Allah’tan öncelik vererek de şirk hatası yapacağımıza değinilmiştir. Örneğin bazı kişiler herhangi bir heveslerinde ısrarcı ve tek hedef belirlerlerse, bir konuyu zarar verici derecede hırs edinirlerse, haksız galip gelme yöntemini benimserlerse, haksız makam elde etme veya şekilsel özelliği, bir eşyayı inancın vazgeçilmezi sayarlarsa yine Allah’ı ötelemiş ve bu saydıklarımızı öncelemiş olmakla GİZLİ ŞİRK koşmuş olmaktadırlar. 


Furkan-43. Ya Muhammed! Hevesini /nefsini tutku haline getiren ve onu kendisi için ilah gibi vazgeçilmez yapanı da gördün mü nasıl doğru yoldan çıkmış? İşte böyle birinden de Sen sorumlu değilsin ve onun durumu Seni üzmesin.


Casiye-23. Ya Muhammed! Hevesini /bencilce saplantılarını /bir şeyi aşırı benimseyerek kendisine vazgeçilmez kılan kibirlenmiş kimseye dikkat ettin mi? Arzusunu veya arzusu ile hevesine kapılarak ilahlaştırdığı /vazgeçilmez kıldığı /putlaştırdığı kişi veya eşya nedeniyle, Allah onu saptığında bırakmış ve böylece de işitmeyen, düşünmeyen ve görmeyen bir kişi konumunda oluşuna karışmamıştır. Şimdi böyle bir kimseyi, Allah’tan başka kim doğruya yönlendirebilir? O halde aklınızı kullanarak düşünüp ders çıkarmaya bakın.


Ancak böylesi bir gizli şirk hatasından sonra tek Allah inancına ulaşabileceğimize Yusuf-105-106 ncı ayetlerde değinilmiştir.


Yusuf-105. Göklerde ve yerde ders alınacak o kadar çok ibretler var ki, ama insanlar onlarla hiç ilgilenmezler. 106. Çünkü insanların çoğu, şirk-ortak koşma hatasını işlemeden Allah’a iman etmezler.


Bu duruma göre hepimizin maddȋ putlar yanında, özellikle manevi putları da, kısaca şirk konusunu çok iyi kavramamız gerekmektedir.


Diğer gizli şirkler


Hz. Muhammed’in vefatından itibaren başlamak üzere asırlardır insanlar Kur’an’da olmayan ek haramlaştırma veya mevcut haramları helalleştirme işgüzarlığına başlamışlar ve 2 asır sonrasında oluşturulan mezhepler çerçevesinde, bu eklemeler iyice artış göstermiştir. Nahl-116. ayete baktığımızda, böylesi davranışlar Allah’a iftira olarak değerlendirilmiştir.


Nahl- ll6. Bilgiçlik taslamak üzere veya menfaatiniz var diye kendi kendinize uydurduğunuz yalanlara ve bahanelere dayanarak, "bu helaldir, bu haramdır" demeyin. Çünkü böyle yaparsanız Allah adına yalan uydurmuş ve O’na iftira etmiş de olursunuz. Allah adına yalan uyduranlar kurtuluşa ulaşamazlar /iflah olmazlar /sıkıntılardan kurtulamazlar.


Hz. Muhammed de bu ek haramlaştırmaların özellikle din adamları tarafından insanlara önerildiğine değinmiştir.  Rivayete göre Hz. Muhammed, "Din adamlarını biz Rab olarak görmüyoruz ki" diye itiraz eden Yahudi ve Hıristiyanlara, din adamları ile ilgili şu açıklamayı yapmıştır "Din adamlarının helâl veya haram dediklerini, kitaplarınızda olup olmadığına bakmadan hemen kabul ediyorsunuz. Ya haramlaştırdıkları gerçekten de kitaplarınızda yoksa, o zaman ek haramlaştırma yapmış olan din adamlarınızı Rab yerine koymuş oluyorsunuz".


Maide—3. Ayette belirtilmiş olan ve yine asırlarca halkın iyi niyeti ve Kur’an bilgi eksikliğinin istismar edildiği konulardan olan “Helal hayvan kesimi” konusudur.


Maide-3. Ey iman edenler! Leş eti, kan, domuzun eti (veya murdar olmuş, bozulmuş eti, kanlı eti) ve Allah’tan başkası adına kesilenler, boğulmuş, vurulmuş, düşmüş, boynuzlanmış ve yırtıcı bir hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar, eğer canları çıkmadan kesmemişseniz ve Allah dışında veya yanında tapınılan putlar adına ve başkası adına adanıp kesilen hayvanlar, kesim taşlarında kesilen hayvanlar ve gelecekle ilgili fal okları atmanız /fal bakmanız size haram kılınmıştır. Bunlar birer fısktır /yoldan çıkış nedenidir.


Haftaya inşallah devam edeceğim.


NOT: NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: "DİN VE BEYİN", "SON DAVET KUR’AN Tercümesi", "KUR’AN KADINI KORUYOR", "OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri", "KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLANA", “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM” ve “ALLAH İLE


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gazi Özdemir Arşivi