Üçüncü veya Alternatif

Eğer sadece siyah veya beyaz gibi iki seçenek varsa, bu durumda insanların ‘üçüncü veya alternatif’ bir seçeneği kalmaz. Ama güzellik, ikiden fazla alternatifin bulunması ile oluşur. Bir ülkenin değeri; örneğin o sınırlar içinde ne kadar çok ve farklı sayıda bitkinin, hayvanın, yerüstü ve yeraltı zenginliğinin bulunduğu ile yakından ilintilidir. Belli bir alanda yoğunlaşmak etkin ve verimli kaynak kullanımı açısından iyidir ama katma değerini sadece 1-2 sektör üzerine kurmuş bir yerel ekonominin riski de o denli yüksektir. Çünkü o 1-2 sektörde bir kriz oluştuğunda, yerel ekonomi ciddi gelir ve istihdam kayıplarına uğrar. Farklılık ve çeşitlilik, tekdüzeliğin bağnazlığından iyidir.

Ülke ve işletme politikaları, içinde bulunulan konjonktürden ciddi anlamda beslenir ve etkilenirler. Örneğin bir işletme için yüksek veya düşük enflasyon dönemlerinde işletme politikaları aynı değildir. Eğer iki farklı konjonktür döneminde aynı politikayı uygulamaya çalışırsanız; bu, yanlış seçimler nedeniyle kaynaklarınızı heba etmek anlamına gelir. Dolayısıyla seçeneklerimiz yaşadığımız konjonktürün doğru ve sağlam tespitini içermek zorundadır. Dolayısıyla değişen çevre koşulları, zaten grilerin oluşmasını zorunlu kılan bir önkoşuldur.

İnsan, içinde yaşadığı çevreyi ve yaşamı karşılaştırmalarla öğrenir. İnsanlar, örneğin siyah ve beyazı karşılaştırarak ve aralarındaki farkı kavrayarak öğrenir. Aydınlığı ve karanlığı, ışık ile gölgeyi öğrenme biçimi de aynıdır. Ama iş, sadece siyah ve beyazla kalmaz. Grilerin ortaya çıkması ile birlikte karşılaştırma yapılması gereken unsurlar artar; insanın zihinsel ve duygusal yaşamı bir zenginlik kazanmaya başlar.

Yaşamda siyah veya beyazın tek başına bulunmamasını –ancak birlikte var olmalarını; siyahın beyazdan, beyazın ise siyahtan dolayı var olduğu biçiminde söyleyebiliriz. Dünyayı oluşturan ‘şeyler’, bazen karşıtlarıyla, kimi zaman benzerleriyle ama her zaman farklılıklarıyla var olurlar. Bu anlamda farklılıklar, yaşamın zenginlikleridir. Örneğin resim renk farklılıklarının, müzik ise ses farklılıklarının yarattığı zenginliklerdir.

Düşünce dünyasına gelirsek; burada da düşünce farklılığının ve benzerlikleri veya karşıtlıklarıyla farklı düşüncelerin varlığının insan yaşamının birincil zenginlikleri arasında yer aldığını söyleyebiliriz. Bir toplumun düşünce dünyası, bir ülkenin florası veya faunası gibidir. Nitelik ve nicelik olarak düşünsel zenginlik, o dünyayı yaşanması daha hoş bir iklim haline getirir.

Bu arada bir noktayı vurgulamam gerekli. Gül, göze hoş görünen ve kendine özgü cazip kokusu olan bir çiçektir; ama aynı zamanda battığında rahatsız edebilecek dikenleri de vardır. Düşünce dünyası da böyledir. Zenginliğini gül gibi hoşlukları yanında dikenlerinin yarattığı acılarla birlikte oluşturur.

Tek veya az renkli olmak kolaydır. İktidar sahipleri, tebaalarının düşünsel açıdan tek veya az renkli olmalarını tercih ederler; çünkü az renkliliği yönetmek kolaydır. Özellikle demokrat olmayan yöneticiler –ki çoğu zaman yöneticiler demokrat değildir, kendi doğrularının ülkenin ve toplumun doğruları olmasını isterler. Genelde kendilerinin bir A planları vardır ve B, C, D gibi alternatif düşünce ve planların varlığına ve tartışılmasına asla tahammül edemezler. Hele ki; yönettikleri topluma dayattıkları hatalı A planından dolayı hesap verme zorunlulukları yoksa, sonuçta kaybeden halk olur; yöneticiler elde ettikleri rant ile halk ise kaybettikleriyle baş başa kalır.

Eğer siyah veya beyazdan bir tanesi olmak yerine ‘üçüncü veya alternatif’ olmayı yeğliyorsanız, o zaman yeni seçeneklerin yaratılması konusunda girişimci, gayretli ve azimli olmak zorundasınız. Zengin geleceği yaratmak öncelikle sizin beyninizde, kalbinizde ve ellerinizde… Bugünün koşulları bize bunu anlatmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi