Eğitim-İş Eskişehir Şube Başkanı Arslan: Eğitime erişim azalıyor

Eğitim-İş Eskişehir Şube Başkanı Arslan: Eğitime erişim azalıyor
Eğitim-İş Eskişehir Şube Başkanı Fadime Arslan, 2024-2025 eğitim-öğretim yılının ilk döneminde yaşanan sorunları değerlendirerek, eğitim politikaları içinde dinselleştirme ve piyasalaştırma uygulamalarının görüldüğünü belirtti.

Eğitim-İş Eskişehir Şube Başkanı Fadime Arslan, düzenlenen basın toplantısında 2024-2025 eğitim-öğretim yılının ilk döneminde karşılaşılan sorunları ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) politikalarını değerlendirdi.

Arslan, konuşmasında, “2024/2025 Eğitim-Öğretim Yılı’nın ilk döneminde yaşanan sorunları ele almak ve bu sorunların temelinde yatan politikalara dair bir değerlendirme yapmak için bir aradayız. Ne yazık ki eğitimde yaşanan sorunlar her geçen yıl katlanarak artmaktadır. Eğitim, güncel siyasetin ve hamasetin aracı; iktidarın kendi ideolojisini dayatmanın, istediği biat ve itaat eden toplumu inşa etmenin aygıtı haline getirilmiştir. Bunun sonucu olarak önceki dönemlerden devreden sorunlara bu eğitim döneminde yenileri eklenmiştir” ifadeleriyle belirtti.

YAKLAŞIK 1.5 MİLYON ÖĞRENCİ EĞİTİM DIŞINDA KALDI!

MEB istatistiklerine göre örgün eğitim dışındaki öğrenci sayısının endişe verici boyutlara ulaştığını söyleyen Arslan, “2023-2024 MEB istatistiklerine göre, eğitim dışındaki çocuk sayısı yüzde 38,4 artarak 612 bin 814’e ulaşmıştır. Bu sayı, son üç yılın en yüksek seviyesidir. Erkek çocuklar, hane dışında gelir getiren işlerde çalıştırılmakta; kız çocukları ise erken evlilikler ve ev içi bakım yükü nedeniyle eğitim dışına itilmektedir. MEB’in uyguladığı politikalar çocuğun üstün yararına değil, eğitimde dinselleşmeye ve piyasalaşmaya hizmet etmektedir. Okul dışında olan çocuklara ek olarak, açık öğretime kayıtlı 327.710 ve mesleki eğitim merkezlerine (MESEM) kayıtlı yaklaşık 500 bin öğrenci var. Yani toplamda yaklaşık 1 milyon 400 bin öğrenci örgün eğitim sistemi dışında kalmıştır” diye vurguladı.

Eğitimdeki yatırımların yetersiz olduğunu belirten Arslan, deprem bölgelerinde eğitimin hâlâ çadır ve konteynerlerde sürdürüldüğünü vurgulayarak, “Başta deprem bölgesi olmak üzere, ülke genelinde ihtiyaç duyulan okul ve derslik sayısı karşılanmamış; eğitimde yatırımlara yeterli bütçe ayrılmamıştır. Bu nedenle, yıllar önce sonlandırılacağı vaat edilen ikili eğitim uygulaması devam etmekte, ders sürelerinin kısalmasına ve öğrenme kayıplarına yol açmaktadır. İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde 40 kişiyi aşan kalabalık sınıflar olağan hale gelmiştir” dedi.

"EĞİTİMDE DİNSELLEŞTİRME KAYGI VERİYOR"

Eğitimin laik ve bilimsel temellerden uzaklaştırıldığını belirterek ÇEDES Projesi gibi uygulamaların eğitimde dinselleşmeyi hızlandırdığına dikkat çeken Arslan, “Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bizzat kullandığı ifadeler ve sergilediği tutumla, iktidarın kendi dünya görüşüne uygun bir nesil yetiştirme hedefinin “biçilmiş kaftanı” olduğunu her fırsatta kanıtlamıştır. Tekin, göreve geldiğinden bu yana eğitimi ideolojik bir alan olarak şekillendirmekten çekinmemiş, bu anlayışı kurumsal hale getiren uygulamalara imza atmıştır. Mili Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Tarikat-cemaat dediğiniz STK’larla protokol yapmaya devam edeceğiz” diyerek bakanlığın 2023 yılı itibarıyla geçerli 2 bin 709 tane protokolü olduğunu söylemiştir. Sadece bakanlık düzeyinde değil, birçok dini vakıf ve derneklerle MEB’in ortak yürüttüğü projeler ve imzalanan ‘iş birliği’ protokolleri, okulları çeşitli cemaat, tarikat ve dini grupların etkinlik ve faaliyet alanı haline getirmiştir. Bunun sonucu olarak da eğitim sistemi en temel bilimsel ilkelerden ve laik eğitim anlayışından hızla uzaklaşmış, laik okul iklimi yok edilmiş, okullarda dinselleşme hızla artarak kaygı verici boyuta ulaşmıştır” sözlerini ekledi.

“EĞİTİM EMEKÇİLERİ YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA ÇALIŞIYOR"

Arslan, “Eğitim emekçileri, yoksulluk sınırının altındaki maaşlarla çalışmaktadır. Öğretmenlik Meslek Kanunu ise öğretmenleri ayrıştırmış, ataması yapılmayan öğretmenlerin sayısını 1 milyona çıkarmıştır. Okul öncesi eğitim, nitelikli kamusal eğitimin temel taşıdır ve her çocuğun bu imkâna erişimi sağlanmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı, yeterli kurum açma ve öğretmen atama sorumluluğunu yerine getirmemekte, mevcut öğretmenlere yeni angaryalar yükleyerek çalışma koşullarını ağırlaştırmaktadır. Kalabalık sınıflar, yardımcı personel eksikliği ve ağır iş yükü öğretmenlerin etkinlik ve gözlem çalışmalarını güçleştirmektedir” diyerek yakındı.

Kaynak: Haber Merkezi

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum