AHPADİ Başkanı Mehmet Ektaş dikkat çekici açıklama

Adaletin Hukuku ve Parlamenter Demokrasi İdeali Derneği (AHPADİ)Başkanı Mehmet Ektaş avukatların adalet sistemi içinde yaşadığı sıkıntılara dikkat çekti. 5 Nisan Avukatlar Günü’nün Türkiye’de kutlama günü olmaktan çıktığını savunan Ektaş, adaletsizliklerin konuşulduğunu aktardı. Ektaş, “Her ne kadar Avukatlar Günü, mesleği icra eden, yurttaşların haklarını savunan avukatların sevinç ve coşkuyla kutladığı, adil bir düzenin gerçekleşmesine sağladıkları katkıların konuşulacağı bir kutlama günü olması gerekse de, ülkemizin içinde bulunduğu koşullarda uzun yıllardan beri bir kutlama günü olmaktan çıkmıştır. Bir farkındalık günü, avukatların mesleki özlük sorunlarının, Türk yargı sistemindeki aksaklıkların ve ülkemizdeki adaletsizliklerin konuşulduğu bir gün hâline dönüşmüştür. Avukatlar Günü’nün kutlanış biçimi dahi, ülkemizde hukukun ne kadar geri plana itildiğinin, hukuk alanına getirilen eleştirilerin ne kadar haklı olduğunun bir göstergesidir. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun birinci maddesinde, her ne kadar avukatlık mesleği yargının kurucu unsurlarından biri olarak tanımlanmış olsa da, fiili durum farklıdır. Hakim ve savcılar yargının kurucu unsurları içinde etkin bir şekilde öne çıkarken, avukatlık mesleği bu tanımın gerektirdiği konumda değildir. Ne yazık ki avukatlar, yargının kurucu unsuru değil, sadece göstermelik bir obje olarak görülmektedir. Bu çerçevede yargının ve avukatlık mesleğinin içinde bulunduğu sorunları birlikte değerlendirdiğimizde, aslında yargıda yurttaşın sesinin kısıldığını, savunma hakkının kullandırılmadığını, yani avukatlar aracılığıyla yurttaşa bu hakkın tanınmadığını üzülerek ifade etmek zorundayız” diye konuştu.
“TÜRKİYE 117. SIRADA”
Türkiye’nin Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 142 ülke arasında 117. Sırada olduğunu kaydeden Ektaş Söz konusu sıralamanın yıllar içinde iyileşmediğini aksine kötüleştiğini söyledi. Ektaş, “Yargıya ve yargılama süreçlerine getirilen eleştiriler, bu kötü tabloyu daha da belirgin hâle getirmektedir. Son dönemde bazı belediye başkanlarının tutuklanmasıyla yeniden başlayan tartışmalar, aslında yıllardır süregelen bir sorunlar yumağının devamıdır. Yeterli suç şüphesi oluşturmaya yetecek deliller olmaksızın açılan soruşturmalar, bu soruşturmalar neticesinde yapılan tutuklamalar; protesto hakkını kullanan yurttaşlarımızın tutuklanmaları, başka kontrol tedbirleri uygulanabilecekken tutuklamanın tek çözüm yolu olarak görülmesi gibi pek çok unsur, yargılamaların siyasi bir nitelik kazanmaya başladığını göstermektedir. En azından kamuoyunda böyle bir kanaat oluşmaktadır. Daha da acı olan ise, bu yargılama süreçlerinde savunma hakkını kullanacak, delilleri sunacak, hakim ve savcıların hata yapmasını önleyecek olan avukatların engellenmesidir. Bu durum, yaşanan hukuksuzlukları daha da vahim hâle getirmektedir.Bugün avukatlık mesleğinin özlük ve mali haklarından önce konuşulması gereken konu, mesleğin etkili bir şekilde icra edilemez hâle gelmesidir. Ülkemizde birçok yargılama, televizyon ekranlarında, sosyal medyada, hukukçu kimliği olmayan yorumcular ve fenomenler tarafından yapılmakta; siyasetçilerin söylemleriyle şekillenmektedir. Yargılamalar esnasında avukatların sunduğu yazılı beyanlar, deliller dikkate alınmamakta, tartışma ilkesine aykırı davranılmakta; yargılamalar neredeyse yalnızca bilirkişi raporlarına dayanmaktadır. Tüm bu sorunların ortadan kaldırılması, Türk hukuk sisteminin iyileştirilmesi ancak avukatların savunma hakkının kurucu unsuru olarak etkili şekilde görev yapmalarıyla mümkündür. Halkçılık esasına göre yönetilen bir ülkede, hukukun üstünlüğü düzeni diğer tüm yönetim biçimlerinden daha fazla önem arz eder. Bu nedenle avukatların tüm yargı süreçlerinde gerçek bir kurucu unsur olmaları, bunun da ötesinde adil bir hukuk sisteminin oluşturulması, uygulanması ve denetlenmesi için yargının her kademesinde özellikle Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nda, adalet komisyonlarında etkin temsili sağlanmalıdır” sözlerini kaydetti.
Kaynak: Haber Merkezi