“Eskişehir ciddi bir su kriziyle karşı karşıya”

“Eskişehir ciddi bir su kriziyle karşı karşıya”
Eskişehir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde Eskişehir’de hem kullanma suyunun hem de içme suyunun fiyatları tartışmaların odağında yer aldı. Saadet Partisi İl Başkanı Fesih Bingöl tartışmalar üzerinden Eskişehir’de yaşanabilecek su krizine dikkat çekti.

136543.jpg

En son gerçekleştirilen Büyükşehir Belediye Meclisi’nde Eskişehir’deki şebeke suyu ve Kalabak Suyunun pahalı mı değil mi tartışmaları yaşandı. Yaşanan tartışmalar üzerinden Saadet Partisi İl Başkanı Fesih Bingöl tartışmalar üzerinden su krizi yaşanmaması için alınması gereken tedbirlere dikkat çekti.

Bingöl, “Eskişehir yerelinde ve özellikle Eskişehir Büyükşehir Meclisi’nde su fiyatlarının yüksekliği veya azlığı ile ilgili tartışmalar oldu ama bence bugün tartışacağımız konu su fiyatları değil. Suya erişimin azaldığını ve 2030 yılında Eskişehir’in ciddi bir su problemi yaşayacağını defalarca ifade ettim. Buna yönelik tedbirlerin alınması lazım. Yoksa 30 tane büyükşehir içerisinde Eskişehir su fiyatlarında 13. sıradadır demek bir başarı değil. Türkiye’de maalesef bir su yönetimi stratejisi yok. Bu olmadan, bir planlama olmadan ciddi bir şekilde krizle karşı karşıyayız. Türkiye su fakiri bir ülkedir. Bu önemli su yönetimi, Türkiye’de çok sayıda kurumun dağınık sorumluluk alanına sıkışmış durumdadır. Devlet Su İşleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, İçişleri, Sağlık, Enerji Bakanlığı gibi yerel yönetimler, Büyükşehir Su İdareleri, OSB’ler ve diğer kurumlar arasında etkin bir koordinasyon mekanizması bulunmamaktadır. Bu parçalı yapı, veri paylaşımını zorlaştırmakta, planlamayı geciktirmekte, yatırımları verimsiz hâle getirmekte, su krizine acil müdahaleyi zorlaştırmakta, yer altı suyu ve havza yönetiminde denetimsizlik oluşturmaktadır. Ben daha önce Porsuk’tan vazgeçilmeli diye bir cümle kurmuştum. Çünkü Porsuk gerçekten içerisinde bulunan kimyasallardan ötürü arıtma masrafları çok yüksek bir kaynaktır. Dolayısıyla bu durum su maliyetini artırıyor. ESKİ ayda 25 milyon TL üzerinde elektriğe para ödeniyor, bu çok büyük bir rakamdır. ESKİ bir elektrik tesisi kurduğunda su maliyetleri yüzde 40 oranında düşer. Dolayısıyla su maliyetlerini düşürecek tedbirler başkadır ama esas su kaynaklarını bulmak bambaşka bir şeydir. Bence burada fiyatlar elbette önemlidir ama yeni su kaynakları bulmak zorundayız” diye konuştu.

“Su Fiyatlarını Tartışmanın Anlamı Yoktur”

Önümüzdeki 4 yıl içerisinde Eskişehir’de su krizi yaşanabileceğine dikkat çeken Bingöl, fiyat tartışmalarının önemsiz olduğuna vurgu yaptı. Bingöl, “Özellikle Sakaryabaşı’ndan, Eskişehir’e o suyun getirilmesiyle ilgili bir çalışma olmalıydı. Bu konu gündeme geldi ama tekrar gündemden düştü. "Orada su debisi azaldı" gibi ifadeler kullanılıyor. Elbette orada bilinçsiz bir tarım yapılırsa suyun azaldığını biz de görüyoruz ama netice itibarıyla Seyitgazi Ovası’nın yer altı su kaynağı çok büyük bir rezervdir ve oradan mutlaka istifade edilmelidir diyorum. 2030 yılında, yani şurada 4 yılımız kaldı, Eskişehir nüfusu şu an 1 milyon200 bin civarına çıkacak. Bugünkü su kaynakları yeterli değil ve dolayısıyla yeni kaynaklar bulmak zorundayız. Yani siz suya erişim olmadığı zaman su fiyatlarını tartışmanızın anlamı yoktur. Su azaldığı zaman, suya erişim zorlaştığı dönemlerde çok daha yüksek fiyatlarda su temin etmek için para harcayabilirsiniz. Bence Türkiye’de bu suyla ilgili bir strateji belirlenmeli; acil olarak derli toplu, sürdürülebilir ve bilimsel temelde inşa edilmiş bir su politikasına ihtiyaç vardır. Bu kapsamda; Havza bazlı entegre su yönetimi kullanılmalıdır. Ulusal Su Yasası ivedilikle hazırlanmalıdır. Tarımda modern sulama tekniklerine hızla geçilmelidir. Kayıp kaçak oranları yüzde 10’un altına indirilmelidir. Sanayide ve şehirlerde su verimliliği zorunlu hâle getirilmelidir. Atık su geri kazanımı yaygınlaştırılmalıdır. Musluklardan içilebilir nitelikte su akışı sağlanmalıdır. 3 kişilik bir ailenin aylık kullanacağı su 10 ton civarındadır. Belediyeler 10 tona kadar bu ailelerden para almamalıdır. 10 tonun üzerinde eğer bir harcama olursa kademeli olarak fiyat artışı olmalıdır. Bu da suda ciddi tasarruf yapmamıza sebep olabilir diye düşünüyorum. Tartışmayı farklı konularda yapmak yerine ana mecrasına döndürmemiz lazım. 2030’da ciddi bir su kriziyle karşı karşıyayız ve kaynaklarımız yok. O zaman ne yapacağımızı bugün tartışalım. Bugün fiyatlar elbette tartışılabilir ama o gün hiç su bulamayacağız, fiyatlardan bahsetmek o gün mümkün bile olamayacak" sözlerini kaydetti.