
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Adaylar kadar siyasetin de önemli olacağı bir seçim...
Birkaç gündür sokakta tanıdık tanımadık kimi görsek seçimleri konuşuyoruz…
İnsanların hem ülke hem de şehir ile ilgili yakınmalarını dinliyoruz.
Bir anlamda kendi çapımızda ve yine kendimizce bir kamuoyu yoklaması yapıyoruz.
Konuştuğumuz insanların neredeyse tamamı hayat pahalılığından yakınıyor.
Her şeyin çok pahalı olduğunu, her geçen gün daha da kötüye gittiğini söyleyip “Ay sonu gelmiyordu, şimdi ayın başında bitiyor” diyorlar…
İşin ilginç tarafı, hayat pahalılığının nedeni olarak iktidarı sorumlu tutanlar kadar bundan iktidarın sorumlu olmadığını söyleyenlerin de olması…
Hayat pahalılığı konusunda hemfikir olmalarına rağmen bir kesim “Bu ülkeyi yöneten iktidarın suçu” derken, bazıları da “İktidar ne yapsın kardeşim!” diyor…
Bu durum, bozulan ekonomi ve hayat pahalılığına bile insanların siyasi baktığını açıkça ortaya koyuyor.
Diğer bir yakınma ise işsizlik…
Konuştuğumuz hemen herkes hayat pahalılığının hemen arkasından işsizliği dile getiriyor…
İşin yine ilginç tarafı, işsizliğin nedeni olarak iktidarı sorumlu tutunlar kadar iktidarın bu işte sorumluluğu olmayanların da olması…
Yani…
İşsizliğin tehlikeli boyutta olduğu konusunda hemfikir olanlar bile, “bu durumun suçlusu kim?” diye sorulduğunda farklı yerleri adres gösteriyorlar.
Kısacası…
Bu da seçmenlerin olaya siyasi baktığını az buçuk gösteriyor…
Gelelim Eskişehir’e…
İnanın ne Eskişehir’in trafiği, ne yerelde yapılan hizmetler, ne de kurulması düşünülen termik santral falan kimsenin umurunda değil…
Bir kesim “Değişim olsun. Değişim iyidir” diye geçiştiriyor meseleyi, diğer bir kesim ise “Eskişehir gayet güzel yöneltiyor. Değişim olursa bu güzellik de ortadan kalkar” diye basitçe geçiştiriyor…
Anlayacağınız…
Yereldeki bakış açısı çok da farklı değil.
Sonuç olarak…
İnsanların ortak yakındıkları konular var…
Ancak…
Bu yakındıkları ortak meselelerin sorumluları konusunda herkes oy verdiği ya da desteklediği partiye göre ayrılıyor…
Bu da gösteriyor ki, önümüzdeki seçim, siyasetin de en az adaylar kadar önemli olacağı bir seçim olacak…
Yani…
Genel seçim havasında bir yerel seçim…
.....
Biz o uyutuyor biliyorduk.
Eskişehirli sanatçı Nuri Alço, Oya Aydoğan’ın cenazesine katılmış ve tören sırasında cebindeki 5 bin lira çalınmıştı.
Aynı Nuri Alço, geçtiğimiz günlerde vefat eden Ayşen Guruda’nın cenazesine katıldı.
Cenaze töreni sırasında yine cebindeki 5 bin lirası çalınmış.
Yani ikinci kez katıldığı cenazede ikinci kez yankesicilerin gazabına uğramış Nuri Alço.
Söz konusu haberin haber sitelerinde yayınlanmasının ardından çeşitli yorumlar yapılıyor ya…
İşte bu konuyla ilgili yapılan şu yorum bizi bir hayli güldürdü;
-“Biz Nuri Alço’nun herkesi gazoz içirerek uyuttuğunu biliyorduk. İkidir gazozu Nuri Alço’ya içiriyorlar galiba?”
.....
Hangi maaşı verecekler?
Yeni asgari ücret belirlenmeden önce CHP lideri Kılıçdaroğlu önemli bir çıkış yaptı.
-“Siz Asgari ücret’i ne kadar bunun altında belirlerseniz belirleyin. CHP’li her belediye yeni yıl ile birlikte çalıştırdığı işçilere asgari ücreti 2.200 lira olarak uygulayacak. Bu uygulamadan dolayı CHP’li belediyelerden tek bir çalışan bile işten çıkartılmayacak. Bu benim sözümdür” dedi.
Sonraki süreçte komisyon yeni asgari ücreti 2.000 lira olarak belirledi.
Kılıçdaroğlu tarafından verilen bu sözün, Eskişehir’deki CHP’li belediyeler tarafından yerine getirilip getirilemediği soruluyor sürekli…
-“CHP’li belediyeler, genel başkanlarının vermiş olduğu sözü yerine getirip çalışanlara maaş olarak 2.200 lirayı mı? Yoksa hükümetin belirlediği 2.000 liralık asgari ücret maaşını mı verecek?” diye soruyorlar…
Madem bu bize soruluyor, biz de belediyelere soralım o zaman “hangi maaşı vereceksiniz?” diye…
....
Siyasette benzetme sanatı…
Yılmaz Karakoyunlu’nun siyasette benzetme sanatına ilişkin önemli bir tespiti var.
Şöyle diyor kısaca:
“Siyaset, yaşayan liderler ve kişiler tartışmasıyla anlam taşıyor.
Eğer yaşayan lidere ve kişilere yakışacak örnekler ve benzetmeler getiremiyorsanız, gündem değil polemik peşinde koşuyorsunuz demektir.
Yani gündemden düşüyorsunuz...
Yani hoşunuza giden şey siyasi açılım getirmek değil, söz dalaşında bulunmak oluyor...
Türkiye söz dalaşını gündem sanan bir geçmişten geliyor...
Kötü tarafı, bu geleneği pekiştiriyor ve siyasetin sadece bu olduğu zannını yaratıyor...
Bu nedenle Siyasette "benzetme" ciddi ve tesirli bir sanattır... Polemik ise asabiyet göstergesi”
Ne kadar doğru bir tespit değil mi?
Tespitin doğruluğu bugün yaşamaya başladığımız söylemlerden de açıkça ortaya çıkıyor.
Seçim yaklaştıkça siyasette yıllar önce vefat etmiş kişi ve liderlere yönelik eski defterler yine açılmaya başlanması bunun en büyük kanıtı…
Amaçlanan ise benzetmeden ziyade resmen asabiyet göstergesi…