1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

AK Parti'nin en büyük kaybı...

çok üzerinde durulmadı belki…
Belki de çok önemi yoktu ama Dündar ünlü kurulduğu günden bu yana AK Parti’nin il başkanlığı görevine gelmiş ilk Eskişehirli isimdi.
çoğu partiliye göre, görev süresi boyunca partide dirayetli bir yönetim de sergiledi.
Genel algı, İl başkanlığı görevi boyunca, bir taraftan seviyeyi düşürmeyen davranış, hitabet ve ilişkileriyle oturduğu koltuğun hakkını verirken, diğer taraftan yaptığı açıklamalar ve sosyal medya paylaşımlarıyla da, insanların kafasında  “iyi bir siyasetçi” portresinin oluşmasını sağladığı yönündeydi.
En önemlisi de, isminin parti çevresinde denge unsuru haline gelmiş olmasıydı.
İşte bu özellikler Dündar ünlü’yü 24 Haziran seçimlerinde milletvekilliği aday adaylığına sürükledi.
İl Başkanlığından istifa edip, milletvekili aday adayı oldu.
Ancak…
Yine genel kanaate göre Dündar ünlü, partisinin Eskişehir milletvekili listesinde, hiç de hak etmediği bir sırada, yani 4’ncü sırada ancak yer bulabildi
Listenin 4’ncü sırasında olmasının getirdiği memnuniyetsizlik ve moral bozukluğu, Dündar ünlü’nün seçim öncesi çalışmalarına da ister istemez yansıdı.
çünkü…
Kendisi de çok iyi biliyordu ki, bu sıra, milletvekili olması için yeterli bir sıra değildi ve nitekim partisi 5 bin civarı oy daha alamadığı için seçilip,  milletvekili olamadı.
Seçim geldi geçti.
AK Parti’de vekaleten yürütülen İl başkanlığına yeni bir isim atanması geldi gündeme.
Yeni atanacak olan İl başkanlığı için adayların isimleri de dolaşmaya başlamıştı parti çevresinde.
İsimleri dolaşan il başkan adaylarından çok, görevinden istifa etmiş fakat milletvekili seçilememiş Dündar ünlü’nün ismi daha çok konuşulur olmuştu.
Bunun üzerine AK Parti’nin teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcısı aradı Dündar ünlü’yü…
-“yeniden il başkanı olmak ister misin?” diye…
-“Hayır” dedi Dündar ünlü. “Bu etik olmaz. Bunun ne bana ne de partiye bir faydası olur”
Bu cevap aslında Dündar ünlü’nün kendisini aktif siyasetin dışına taşıdığı bir cevaptı.
Hâlbuki…
-“Olurum” demesi halinde adaylık için istifa ettiği il başkanlığı görevine dönmesi büyük ihtimaldi.

İşte o günden bu yana Dündar ünlü Eskişehir’deki aktif siyasetin dışında.
Muhtemelen kendi işi ve hobileri ile zaman geçiriyor…
İsmi, elbette bundan sonra yapılacak olan her seçimin potansiyel adayları arasında anılacak…
Belki de, gelecekte aday olarak karşımıza çıkacak bilemiyoruz.
Ama bildiğimiz…
AK Parti açısından bugünkü süreçte  en büyük kaybın, Dündar ünlü’nün aktif siyasetin dışında kalması gibi geliyor bize…
özellikle parti içindeki gruplaşmalara ve yaşananlara baktığımız şu günlerde…


 


.....


 


 


 


Hiç ağızlarını açmasalar mı?


 


Sokakta insanlarla görüşüyoruz…
Sosyal medya paylaşımlarını takip ediyoruz…
CHP’ye oy vermiş seçmenin CHP’ye karşı kızgınlığı hala geçmiş değil…
örneğin Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bir açıklamaya karşı ilk tepki anında CHP seçmeninden geliyor.
CHP genel başkan yardımcılarından birinin sosyal medya’ya koyduğu bir paylaşıma yine ilk tepki, CHP seçmeni olduğu belli olan insanlar tarafından yapılıyor.

üstelik…
Hem Kılıçdaroğlu’nun hem de genel başkan yardımcılarının yaptıkları açıklama ve paylaşımlar doğru ve yerinde olmasına rağmen CHP’nin kızgın seçmeni bir türlü affetmiyor…

“Acaba” diyorum kendi kendime…
Genel başkandan yöneticisine, milletvekillerinden il başkanlarına kadar tüm CHP’liler hiçbir açıklama, hiçbir paylaşım yapmasalar mı?
Ağızlarını dahi açmayıp, hatta partiyi geçici süre ile bakıma mı alsalar?
Nasıl olsa AK Parti’ye kızanlar getirip oylarını veriyor…
Hiç olmazsa bu yöntemle, AK Parti’ye kızanların CHP’ye de kızmasının ortamı ortadan kaldırılmış olmaz mı?


 


.....


 


 


 


Hangisi mal?


 


-İsrail devletini protesto etmek için para verip aldıkları Coca Cola’yı sokağa dökenler…
-Almanya’yı protesto için makam arabalarının önündeki Mercedes amblemini örtü ile saklayanlar…
-Fransa’yı protesto etmek için yol ortasında Horoz kesmeye kalkanlar…
-Amerika’yı protesto etmek için Türk parası vererek aldıkları dolarları sokak ortasında yakan, parasını verdikleri cep telefonlarını sokak ortasında kıranlar…
-çin’i protesto etmek için sokakta gördükleri her çekik gözlü insanı evire çevire dövenler…
-İsviçre’yi protesto için çikolata üzerinde zıplayıp, İsveç’i protesto etmek için saatlerini kıranlar…
-Rusya’yı protesto etmek için dükkânlarının kapısına “bu işyerinde Rus vatandaş çalıştırılmamaktadır” diye yazanlar…
-Yunanistan’ı protesto etmek için sirtaki ve zeytinyağlarını yerlere dökenler…
-Hollanda’yı protesto etmek için Finike portakalına bıçak saplayanlar…
Hepsini gördük bu ülkede iyi mi?
Her defasında “Yeter artık ya hu?” dememize rağmen devam edip gitti bu akıl almaz! Eylemler…
-“Biz her gün, her protestoda ülkemiz adına utanmak zorunda mıyız?” dememize rağmen bi bitmediler iyi mi?
Haklı olmanın değil güçlü olmanın önemli olduğunu hala anlamadılar, anlamıyorlar…
Güçlü olmanın üretimle mümkün olduğunu…
üretmek için savurganlığa, devletin parasının çar çur edilmesine, gereksiz yatırımlara, soyguna, talana bir son verilmesi gerektiğini bir türlü anlamıyorlar…
Bu kafa ile biz parasını vererek aldığımız her yabancı malı daha çok yakıp-kırarız…
Yakılan-kırılan mal, yakıp kıran mal.


.....


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM...


Yaşlıca bir adam çok güzel bir kadınla mücevher dükkânına girer.
Adam satıcıya:
— çok güzel bir yüzük satın almak istiyoruz beyefendi.
Satıcı vitrinden güzel bir yüzük çıkarır gösterir:
— Bu yüzüğün bedeli 4000 $’dır efendim, diye gösterir.
İkili yüzüğe bakar ve yaşlı adam satıcıya;
— Lütfen bana en iyi yüzüğünüzü gösterin!
Satıcı içerdeki kasadan bol pırlantalı şahane bir yüzük getirir;
- Bu dükkanımdaki en iyi yüzüğüm.. ve fiyatı 50 000 $ dır!.
Genç kadın heyecanla parmağına takar. Yaşlı adam cebinden çek defterini çıkarır 50 000 $ yazar ve açıklar:
— Bugün; Cumartesi ve akşamüzeri, bankaların kapalı olduğunu biliyorum. Sizin emin olmak istediğinden eminim. çeki size bırakıyorum, Pazartesi sabahı bankama telefon edip çekin karşılığını aldıktan sonra, üzerinde yazılı olan telefonumdan beni arayın lütfen! Biz de gelip yüzüğü alırız.

Pazartesi sabahı mücevherci yaşlı adamı arar:
— Sen benimle alay mı ediyorsun be adam? Hesabında hiç paran yokmuş!
Yaşlı adam:
— Sen yüzüğü dükkânında saklamaya devam et  ve çeki yırtabilirsin. Sayende şahane bir hafta sonu geçirdim. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi