1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

AK Parti'ye bir şekilde kızmış, küsmüşler işte!

Dört tane araştırma şirketi araştırma sonuçlarını açıkladı geçtiğimiz günlerde…
Avrasya, Metropoll,Konda ve İstanbul Ekonomi Araştırma şirketi…
Her dört şirketin yaptığı araştırmanın sonuçlarında ortaya çıkan ortak sonuçlar var.
örneğin
-AK Parti ile MHP oylarının yüzde 50’nin altında kaldığı…
-Kararsızların oy oranının yüzde 20’lere dayandığı…
-A politik seçmen sayısının arttığı gibi…

***

Kararsızların oyunun yüzde 20’lere dayanması her dört araştırma şirketi tarafından “çok yüksek bir oran” olarak değerlendirilmiş…
Yüzde 20 kararsız seçmenin yüzde 6’sının daha önce AK parti’ye oy vermiş olmasını, her dört şirket de AK Parti açısından büyük bir tehlike olarak yorumluyor.
Şöyle ki;-“Yüzde 20 içinde bulunan ve yüzde 6’lık AK Parti seçmeni bir şekilde partisine kızmış. Bunlar MHP’ye gitmiş olsa mesele yok ama kararsız konumuna gelmişler. Bu iktidar partisi açısından çok ciddi bir durum” tespiti yapılıyor…
öte yandan…
Her dört araştırmada da 30 yaşın altında 19 milyon seçmen olduğu ve 2023’de yapılacak olan seçimde 4 milyon yeni seçmenin oy kullanacağı belirtilerek “AK Parti hem genç hem de yeni seçmenin oylarını almada büyük sıkıntı yaşayacak.” Saptaması yapılıyor.
***

Sonuç olarak…
Ortada dört araştırma şirketinin yaptığı ve kamuoyuna sunduğu anket sonuçları var.
Bunlar doğrudur-yanlıştır bilemeyiz.
Sadece, araştırma sonuçlarının birbiriyle benzer verileri çekti dikkatimizi.
özellikle de, daha önce AK Parti’ye oy vermiş yüzde 6’lık bir seçmen diliminin şu anda “kararsız” duruma gelmesi enteresanlık teşkil ediyor.
Demek ki bu oranda bir AK Partili seçmen bir şekilde partisine küsmüş.
Başka partiye oy vereceğini söylemiyor ama bugüne kadar oy verdiği AK Parti’ye de oy vereceğini söylemiyor.
-“Kararsızım” diyor.
HHH

Bunun mutlaka bir nedeni olmalı…
Belki de bunun birçok nedeni vardır.
Ama bizim aklımıza ilk gelen neden;  AK parti seçmeninin, AK Parti’de, Erdoğan’ın haricinde herkese kızıyor hale gelmesi…

Şöyle ki;
Erdoğan’ı seviyor ama bakanlara kızıyor.
Erdoğan’ı seviyor ama milletvekillerine-Belediye Başkanlarına kızıyor.
Erdoğan’ı seviyor ama il başkanına-meclis üyesine kızıyor.
Erdoğan’ı seviyor ama Erdoğan’ın atadığı bürokratlara kızıyor.
Sonuç olarak…
Erdoğan haricinde kızdığı herkes yüzünden, süreç kendilerini en sonunda Erdoğan’a da  kızma noktasına getirmeye başlamış anlaşılan…


.....


Kaldık mı şimdi paspas’a!


“Yerli ve milli otomobilimizi yapacağız” denildi.
Heyecanlandık…
Umut fakirin ekmeği ya…
Devrim’i yapmış bir şehir olarak “Belki de üretim üssü Eskişehir’de olur.” Deyip umutlandık…
Sadece biz değildik umutlanan!
2017 yılında dönemin sanayi Odası başkanı, yardımcısını da yanına alıp Sanayi bakanının kapısına dayandı.
-“Yerli Otomobil üretimi için Eskişehir organize Sanayi Bölgesinde size 10 milyon metrekarelik ücretsiz arsa vereceğiz. Gelin şu işi Eskişehir’de yapın” dedi.
Tık çıkmadı…
Yerli Otomobili üretecek olan iş adamları açıklandı.
Bütün ülke onlara “Babayiğitler” ismini taktı.
Biz ise ertesi gün “Babayiğitlerin yerleri hazır” diyerek, üretim üssü için vereceğimiz 10 milyon metrekarelik ücretsiz arsayı hatırlattık.
Yine tık çıkmadı.
Yılmadık! “Eskişehir Yerli Otomobil Platformu” kurduk.
Tık sesi yine gelmedi.
Bu arada, Sanayi Odası Başkanı çıktı “Eskişehir’de üretilmeli” dedi.
OSB başkanı çıktı “Eskişehir’de üretilmeli” dedi…
Tık sesi yine gelmedi ama onun yerine  başka bir ses geldi.
Gelen ses, yerli otomobilin Bursa’nın Gemlik ilçesinde üretileceğinin sesiydi…
Eskişehir havasını almıştı.
HHH

Şehir olarak bir kez daha hayal kırıklığına uğradık anlayacağınız.…
Halbuki havasına da girmiştik.
Hayallerle avunup, vaatlerle aldatılmayı bir kez daha yaşadık.
Tam atlatıyorduk ki bu travmayı…
önceki gün Eskişehir’e gelen sanayi Bakan yardımcısı kalktı  “Aslında Eskişehir yerli otomotiv’de çok iyi yan sanayi olur.” Dedi iyi mi?
HHH
çaresi yok şimdi yeniden başa döneceğiz…
“Otomobili üretemedik, bari yan sanayisini yapalım” diye çırpınıp duracağız…
Yine hayaller kuracağız, yine “Bu işi yaparsa Eskişehir yapar” gibi vaatler dinleyeceğiz.
Sürecin sonunda yan sanayiyi kaparsak ne ala…
Yok, o da olmazsa, arkadan yerli otomobilin paspası gelebilir…
Ne diyelim?
Valla gelir mi gelir!


.....


Direkt “öleceksin!” demek lazım…


Salgında neredeyse 3 koca ay geride kaldı, hala maske takmamak için direnen ve bu konuda asla taviz vermeyecek olanlar var…
Takmıyor adam…
Maskeyi, ağız ve burun kapanacak şekilde takmak yerine, arabasının aynasına, çenesinin altına, boynuna, hatta kafasına takanları hiç söylemiyoruz bile…
Aksesuar olarak kullansa da onlar hiç olmazsa maske bulunduruyor yanında.
Ama hiç takmayanlara ne diyeceğiz?
Bana kalırsa bu insanlara niçin maske takması gerektiği yanlış anlatılıyor…
-“Bak sen maske takmazsan çevrendeki insanların hayatını tehlikeye atarsın” deniyor ya…
Ya da…
-“Maske takmazsan aile fertlerinin ölümüne neden olursun” deniyor ya…
Hatta…
-“Maske takmazsan bir çok masum insanın canına kast eder, kul hakkı yemiş olursun” deniyor ya…
Bu hitapların hiçbiri zerre kadar etkili olmuyor bu insanlar üzerinde.
Zira…
Adamın etrafına ölüm getirmesi, aile fertlerinin yaşamını tehlikeye sokması, hele hele kul hakkı falan umurunda değil ki.
Adam zaten “benden sonra tufan” zihniyetiyle yaşıyor…
Kendini dünyaya seçilmiş insan olarak geldiğini düşünüyor.
O yüzden, bu tür insanların maske takmasını sağlamak için bu tür söylemler yerine,  direkt “öleceksin!” demek lazım galiba…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi