
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Akıl vergisine de sıra gelir mi?
AK Parti’nin önceki gün TBMM’ye sunduğu 45 maddelik kanun teklifi, yeni vergiler getiriyor.
Mesela…
Dijital ortamda sunulan her türlü reklam hizmetlerinden elde edilen hasılat vergi kapsamına alınacak. Dijital hizmet sağlayıcı mükellef olacak. Dijital hizmet vergisi oranı yüzde 7.5. Cumhurbaşkanı bu oranı yüzde 1’e indirebilecek ya da iki katına çıkarabilecek.
Dahası…
Otel, tatil köyü, pansiyon, kamping gibi tesislerdeki hizmetlerden ‘konaklama vergisi’ alınacak. Mükellef hizmeti veren olacak. Vergi ise konaklayandan alınacak.
Görüldüğü üzere hükümet yeni kaynaklar yaratmada sınır tanımıyor.
Müthiş bir yaratıcılık sergiliyor!
Dostlarından biri, Fransız kralı 15. Lui'ye:
-Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü?
Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
Kral, alaylı alaylı gülerek:
- Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.
Ne diyelim?
Yakında Akıl Vergisi’de gelirse hiç şaşırmamak lazım…
ödemek için insanlar birbirini çiğnemezse ne olayım?
.....
Empati yapınca…
Adam zaten asgari ücretle çalışıyor...
Yani ayda 2020 liraya…
Dört aydır maaş alamıyor…
Biraz empati yapın ve bırakın 4 ay maaş alamamayı, bir ay maaş alamadığınızı düşünün?
Ne yapardınız?
Nasıl bir isyan içinde olurdunuz?
Dört aylık ev kiranız birikmiş.
Dört aydır ödeyemediğiniz elektrik ve doğalgazınız kesilmiş.
Dolapta yiyecek, çocukların üzerinde giyecek kalmamış.
Bir-iki ay eş dost yardım etmiş, sonra onlar da vazgeçmiş.
Ne yapardınız?
Oturup evde “Ne yapayım? Vermiyorlar maaşımı. Verene kadar bekleyeyim” mi derdiniz, yoksa “Açlıktan ölüyoruz. Yok mu bize sahip çıkacak?” diye yollara mı düşerdiniz…
Karşınızda böyle bir kitle var…
-“Yok mu bize sahip çıkacak birileri?” diye isyan içinde…
Seslerinin birileri tarafından duyulması için kendini parçalıyor…
Ne yapardınız? Nasıl davranırdınız bu insanlara?
Hadi empati yapın biraz?
Biz kendi kendimize yaptık iyi mi?
O insanların yerinde olsak, birilerinin sesimizi duyması için, o insanların yaptığını yapardık kuşkusuz…
O polislerin yerinde olsak, çoluğuna-çocuğuna ekmek götürme ve hakkını arama peşinde olan o insanların bizzat yüzüne yüzüne biber gazını sıkamazdık örneğin.
.....
Bir okur göndermiş…
Kral o gün balığa gitmeye karar vermiş... Müneccime havayı sormuş. Müneccim:
- Bugün hava bütün gün açık olacak haşmetmaab, diye kısa bir rapor vermiş
Kral yanına kraliçeyi de alıp yola çıkmış. Yolda onları gören bir köylü, balığa gittiklerini öğrenince:
- Ama bugün yağmur yağacak efendimiz, diye kralı uyarmış
Kral inanmamış tabii. Yola devam etmiş. Ama köylünün söylediği gibi... Dere kenarına gelip oltayı atmadan şiddetli bir yağmura yakalanmış. Kral müneccimi kovmuş. Yolda gördüğü köylüyü çağırmış:
- Nereden bildin yağmur yağacağını...
- Benim eşeğin kulakları aşağı düştü mü yağmur yağar efendim, demiş köylü, oradan anladım.
Kral eşeği tam maaşla kadroya almış.
Eşekler o gün bugün saraylarda hep iyi yerler bulmuşlar.
.....
Aslında ceza dolandırılanlara verilmeli…
Telefonla arayan “Savcıyım” diyor, “polisim” diyor, “MİT’denim” diyor. İnsanların neyi var neyi yok dolandırıyor.
Telefonla arayan “Para iadesi yapacağız” diyor, tüm banka hesap numaralarını bir güzel alıyor. Bankadaki parasını kuruşuna kadar dolandırıyor.
Ortak iş yapma vaadi ile paralarını alan alakasız insanlar, dolandırdıkları milyonlarca lira para ile kayıplara karışıyor.
“Sende büyü var” diyor, dolandırıyor.
“basiretin bağlanmış” diyor okuyup-üfleyerek dolandırıyor.
Kimler yok ki dolandırılanlar arasında…
Profesörler, Avukatlar, mühendisler.
Aynı yıl içinde aynı yöntemle 4 kez dolandırılan kadınlardan tutun da, “Ben asla dolandırılmam” diyenlere kadar bir ton insan…
Her gün birileri bir şekilde dolandırılıyor…
Şimdi kalkıp “Hırsızın hiç mi suçu yok?” diyeceksiniz ama bana kalırsa devlet bu çocukların bile inanmayacağı yöntemlerle dolandıranlara, varını yoğunu bu dolandırıcılara kaptıranlara ayrıca bir ceza vermeli…