Köşemizin bu bölümündeki yorumlarımız biraz kişisel olacak.
Zaten, dün şahsıma yönelik yazılan bir yazıda belirtildiği üzere, ben de şahıslara göre eleştiri yapmama kararı almış bulunuyorum.
Artık isim zikretmeden, eleştiri ya da cevap hakkımı kullanacağım.
Medya içerisinde kim üzerine alıyorsa alsın.
***
Şu bir;
"Ben Salih Koca'ya yakın bir gazeteci olduğumu zannetmiyorum.
Salih Koca'ya yakın bir gazeteci olduğumu biliyorum."
Bu yakınlık elbette bir siyasetçi, gazeteci ilişkisinden başka bir şey değildir.
İktidar tarafında yaşanan gelişmelerin haber olarak şekillenmesi açısından yaşanan bir yaklaşımdır.
İkincisi;
AKP'nin Eskişehir'deki zihniyetinde yaşanan değişikliklerin farkına varmamam, bu yüzden söz konusu bile olamaz.
Çünkü;
Salih Koca'nın ya da AKP'nin Büyükerşen'e karşı ılımlı tavırlarını başlatan kişilerden birisiyim diye düşünüyorum
AKP tarafından kaç kez 'Büyükerşen'e işbirliği çağrısı' haberleri ve yazıları yazdığımı hatırlamıyorum bile...
Yani AKP'deki ılımlı politika, çokta yeni bir şey değil!
Amiyane tabirle, milletvekillerinin sağda solda konuştukları laflarla değil, gazetelere yansıyan sözleri ile bu açıkça ortadadır.
***
Konuyu uzatmada fayda olduğunu da düşünmüyorum.
Bundan sonraki siyasi süreci, her iki tarafı da yakından takip ederek sürdüreceğim!
Yani iki tarafa da yakın gazeteci olma özelliği ile kamuoyunu siyasi gelişmelerden haberdar etmeyi sürdüreceğim.
Ne de olsa gazeteci olarak asli görevimiz...