4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ALEVİ AÇILIMI...

Türkiye' de, 11 milyon civarında olduğu tahmin edilen Alevilerle ilgili olumlu gelişmeler, hayata geçiyor. Bakanlar Kurulu karına göre, Alevi dedelerine maaş bağlanacak, Cemevleri' nden su ve elektrik parası alınmayacak, din dersi seçmeli hale gelecek. Ancak hükümetin, bu kararları alevi vatandaşları, memnun eder mi bilinmez ama Alevi açılımı umut vericidir.
Hükümetin aldığı kararlarda, Alevilerin, 9 Kasım günü Ankara'da yaptıkları miting etkili oldu. Hükümet ve ona yakın çevreler, başlangıçta bu mitingi önemsemediler. Katılımın az olacağını, aşırı sol ve Kürt gruplarının hakim olacağını ve hatta olaylar çıkacağını düşündüler.
Ayrıca Alevilerle ilgili kararlarda, MHP' nin tutumunun da katkısı büyüktür. Nitekim geçen hafta bugün, MHP Lideri Bahçeli, TBMM'de Alevi sorununun çözümü için, kapsamlı ve inandırıcı bir çerçeve çizdi, her türlü katkıya hazır olduklarını ilan etti.
Alevilerin, Diyanet İşleri Başkanlığı dışında, muhtemelen Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde, bir birim çatısı altında temsil edilmesi ve miting öncesi ve sonrası istekleri, Alevi açılımı, önümüzdeki günlerde kamuoyu, özellikle de alevi kesimde, tartışma konusu olabilir. Nitekim de olmaya başladı.
Cem Vakfı Alevi-İslam Din Hizmetleri Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, "Alevi, Bektaşi, Mevlevi, Nusayri inanç önderleri, dede ve babalar olarak, son günlerde kendi ideolojilerini, Alevilik adı altında yansıtan bazılarının, kamuoyunu yanıltıcı davranışlarına tanık olmaktayız" sözleri ile kaygılı olduklarını gösterdiler. Ve "Alevi inancında, düşkünlük kavramının "yolun kurallarına uymayan, eline, diline, beline sahip olmayan ve ahlaklı yaşamayan" insanlara, uygulanan bir yaptırım olduğu ifade edilmesi ise dikkat çekti.
Alevilikte, düşkünlük, ulu orta tartışılacak bir konu değildir. Düşkünlüğün, uygulanması için de, bağlı olduğu ocağın Mürşit'inin, bir kurul oluşturması gerekmektedir. Bu kurulun, Mürşit, pir, rehber, davacı, davalı, şahitler, musahipler ve ikrarlı canlardan oluşması ve bunun da cem içinde, yapılması koşulu vardır.
Bu gerçek göz ardı edilerek, Alevilerin, haklı taleplerinden, çıkar sağlamak veya Aleviliğin değerler sistemini de hiçe saymak, hem ülke bazında, hem de aleviler arasında kutuplaşma ve zıtlaşmayı artırır. Özellikle de her vesile barışa, kardeşliğe, huzura ve ülkemizin bölünmez bütünlüğüne sahip çıkan, Alevi Vakıflar Federasyonu Onursal Başkanı, Alevi Dedesi, Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Sayın İzzettin Doğan'a, dil uzatılması, hatta düşkün ilan edebileceğini ima edilmesi, hem ülkeye, hem de Alevi camiasına zarar verir.
Öte yandan Alevilikle ilgili olarak kişi/kişiler, ulu-orta konuşmamalıdır. Hele Alevilik sadece bir kültürdür, yaşam biçimidir, İslam dışıdır' diyen, Allah'ı, peygamberi, kuranı Ehlibeyt'i kısaca kutsal değerlerimizi, inkâr eden, bir takım kişi/kişiler Aleviliğe, hizmet değil ihanet içindedirler.
Elbette Cemevleri' nin, ibadethane sayılmasına karşı çıkan kesimler olacaktır. Ancak ülkemizde, Alevilere yönelik önyargılar, büyük ölçüde azaldı. Bunda, en büyük etken, Alevilerin, Türk milletine bağlı, her türden gericiliğe karşı olması, Atatürkçülük, özgürlük, laiklik, demokrasi, barış, emek, insan hakları, gibi kavramlardan, en önemlisi de cumhuriyetimizin demokratikleştirilmesi ve geliştirilmesinden yana taraf olmalarıdır.
Alevilerle ilgili bu olumlu gelişmeler, Avrupa Birliği' nin, Aleviler üzerinden ülkemizde dayatılan, oyunları da ortadan kaldıracaktır. AB, imzalı çeşitli raporlarda Alevilerden "azınlık" olarak söz edilmesi, tesadüf değildir. Türkiye' nin bölünmesine yöneliktir. Çünkü Aleviler kendilerini hiçbir zaman Türkiye´de "azınlık" olarak görmüyorlar.
Bu durumu, Avrupa Parlamentosu çatısı altında, "Aleviler ne istiyor?" konulu toplantıda, gündeme getirdiler. Her zemin ve şartta Türkiye' ye, Atatürk' e ve Cumhuriyete sahip çıktılar.
Şu bir gerçek ki, emperyalizm ve Siyonizm'in, yeni ortak hedefi, ülkemizde, " Türk-Kürt", "Alevi-Sünni" nefreti yaratarak, herkesi birbiriyle kan davalı yapmaktır. Bunun için, her türlü senaryo tezgâhlanıyor. Tatort dizisinin 'Wem Ehre Gebürt' (Namusuna Layık Olmak) adlı bölümündeki gelişmeler, buna en güzel örnektir. Çünkü Avrupa ülkeleri, yıllardan beri, Türkiye' de, ETNİK" ve "MEZHEPSEL" çatışmaları körükleyerek, menfaatlerini korumayı ve kollamayı, temel politika olarak benimsemişledir. Ancak ne Aleviler, ne de Sünniler, emperyalizmin ve Siyonizm'in, bu oyuna gelmeyecektir. Alevilerle ilgili, açılım ve her olum karar, bu tür senaryoların, hayata geçmesini de önleyecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi