
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ALEVİLER VE CEMEVLERİ
Tepebaşı Belediyesi' nin, Mart ayı toplantısında, Tepebaşı İlçesi'nde yaşayan vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, cem evlerinin ibadethane olarak tanımlanması konusu tartışıldı. İlgili madde, AKP'lilerin, ret oyuna karşılık, oy çokluğuyla kabul edildi.
Odunpazarı Belediyesi' de aynı doğrultuda karar verdi.
Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), CEM Vakfı'nın cami, kilise ve sinagoglarda olduğu gibi elektrik faturasından muaf tutulma talebinin Türk mahkemeleri tarafından olumsuz karşılanması üzerine, yaptığı başvuruyu karara bağladı. AİHM, cemevlerinin de ibadethane olduğuna ayrımcılık yapılamayacağına karar vermişti.
Aslında inançlar üzerinde, özellikle de mezhepler ile ilgili tartışma açmak veya hüküm yürütmek, inanç sahibi insanlarımızı incitirken, ülkenin birlik ve berberliğine de zarar verir. Toplumda, dinsel nefret yaratır. Sonuç ise kaostur.
Türkiye, Laik bir ülkedir. O nedenle de laik devlet sistemlerinde, "din" kamu hizmeti olarak kabul edilmez. Devlet, bir cemaatin dinsel gereksinimlerine, yönelik çalışamaz, kişilerin dinsel inançlarına, uygun davranabilmek haklarını güvence altına almakla yükümlüdür. Her türlü inanca da eşit davranmak zorundadır
Aslında Aleviler, yıllardır, "Eşit Yurttaşlık hakkı" sloganıyla meydanlarda isteklerini kamuoyuna ve ilgililere iletmek istediler. Siyasi partiler, oy için Alevilere göz kırptı. CHP'den sonra, MHP de lider düzeyinde, Alevilere mesaj gönderdi.
AKP, hükümet olmanın verdiği avantajlarla, oy deposu olarak gördüğü Alevilerin taleplerinin bir kısmı için, harekete geçti ama Cem evlerini, ibadethane olarak kabul etmeyerek, " KÜLTÜR EVİ" olarak belirledi.
Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden, Alevi dedelerine maaş bağlanacak. Maaşın kaç Alevi dedesine bağlanacağı ve maaşın miktarı, Alevi kuruluşlarıyla yapılacak toplantılar sonunda belirlenecek. Abdal Musa Vakfı'nın, Antalya Elmalı'da 'Alevi Enstitüsü' kurması ve burada sınavdan geçen kişilere maaş verilmesi de alternatifler arasında. Cem evleri, 'KÜLTÜR EVİ" sayılacak. Elektrik ve su ücretinden muaf tutulacak.
Hükümet, Alevilerin karşı çıktığı zorunlu din dersini seçmeli hale getirecek. Milli Eğitim'de yapılacak düzenlemeyle, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi müfredatı değiştirilecek. Öğrencilere, tüm dinler ve felsefeler öğretilecek. Namaz kılmayı öğrenmek, sure ezberlemek isteyenler için, ayrıca seçmeli din dersi konulacak. Çocuğunun, İslami bilgiler öğrenmesini istemeyen Alevi veliler, seçmeli dersi çocuklarına aldırmayacak.
Yıllardır, Aleviler kamuoyundaki tartışmalardan rahatsızıdır. Nitekim
Cem Vakfı Alevi-İslam Din Hizmetleri Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, "Alevi, Bektaşi, Mevlevi, Nusayri inanç önderleri, dede ve babalar olarak, son günlerde kendi ideolojilerini, Alevilik adı altında yansıtan bazılarının, kamuoyunu yanıltıcı davranışlarına tanık olmaktayız" sözleri ile kaygılı olduklarını gösterdiler. Ve "Alevi inancında, düşkünlük kavramının, "yolun kurallarına uymayan, eline, diline, beline sahip olmayan ve ahlaklı yaşamayan" insanlara, uygulanan bir yaptırım olduğu ifade edilmesi ise dikkat çekti.
Alevilikte, düşkünlük, ulu orta tartışılacak bir konu değildir. Düşkünlüğün, uygulanması için de, bağlı olduğu ocağın Mürşit'inin, bir kurul oluşturması gerekmektedir. Bu kurulun, Mürşit, pir, rehber, davacı, davalı, şahitler, musahipler ve ikrarlı canlardan oluşması ve bunun da cem içinde, yapılması koşulu vardır.
Elbette ülkemizde, Cemevlerinin ibadethane olarak kabulünü içlerine sindiremeyen çok muhafazakâr bir kesim var. Fakat uzun zamandır süren tartışmalar nedeniyle, Alevilere yönelik önyargılar büyük ölçüde azaldı. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, Alevilerin taleplerinin bambaşka bir yapı bünyesinde, çözülmesini öngören bu sürece yeşil ışık yaktı.
Aleviler arasında tartışmaların, bugüne kadar çok sert ve verimsiz olmasının nedeni, ufukta hiçbir şekilde "çözüm ışığı" nın gözükmemesiydi. Ama artık durum değişti. Yeni süreci bilerek, yokuşa sürmek isteyecekler muhakkak olacaktır, fakat Alevi çoğunluğun, bu tür kişi ve kurumları dışlayacaktır.
AB ülkeleri, iç şer odakları, Türkiye' de "Alevi-Sünni" nefreti yaratarak, Türkiye' yi de kaosa sürüklemek istiyorlar. Oysa Aleviler, Türk milletine bağlı, her türden gericiliğe, karşı olup, Atatürkçülük, özgürlük, laiklik, demokrasi, barış, emek, insan hakları, gibi kavramlardan, En önemlisi de cumhuriyetimizin demokratikleştirilmesi ve geliştirilmesinden yana taraftırlar.
Ülkemizde, herkesin, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır; Ayrıca Atatürk'ün, söylediği gibi, ""Din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır." O nedenle de ülkemizde, inançlar, sorun olmamalıdır. Ayrıca İnsan hangi din ve mezhebe, mensup olursa, olsun, kamu düzenini bozmadan, tek başına veya topluca ibadet yapabilmelidir.