
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Alternatifleri ortadan kaldırmak
AK Parti, kuruluşunun hemen ardından yapılan seçimde tek başına iktidara geldi.
İktidara gelir gelmez yaptığı en iyi stratejik hamle, süreç içinde kendisine alternatif olabilecek her türlü hareketi ortadan kaldırmak oldu.
CHP hiçbir zaman tehlikeli değildi AK Parti için.
Zira…
Türkiye siyasetinde değişmeyen tek matematik, ülkenin yüzde 35’inin sol, yüzde 65’inin de sağ seçmenden oluşma biçimiydi.
O yüzden…
AK Parti “Türkiye’de sağ’ın alternatifinin yine sağ” olduğu gerçeğinden hareketle, ileride kendisini iktidardan alaşağı edebilecek mecraların diğer sağ partiler olacağı gerçeğini gördü.
İktidarının uzun soluklu olabilmesini bu gerçek üzerine kurdu.
Alternatifsiz olma adına önce “Merkez Sağ” kavramını yok etme yoluna başvurdu ki bu AK Parti açısından doğru bir strateji idi…
Demokrat Parti genel başkanını partisine alarak, DP’yi zayıflattı.
Has Parti genel başkanını partisine alarak, aynı kulvarda yaşanabilecek tehlikeyi ortadan kaldırdı.
MHP ile yakınlaşarak bu sorunu da halletti.
Türkiye’de Merkez Sağ diye bir şey kalmadı.
Haliyle, AK parti iktidarının da tüm alternatifleri ortadan kalkmış oldu.
Sonuç olarak…
AK Parti iktidarının bu denli uzun süre iktidarda kalabilmesi, akıllıca bir siyasi strateji ile merkez sağ’ı ortadan kaldırması sonucunda oldu.
Gelinen noktada AK Parti’nin alternatifi olabilecek bir sağ parti yok.
Daha doğrusu…
Karşısında, seçmenlerin gidebileceği bir Merkez Sağ parti bulunmuyor.
Ancak…
Siyaset sürekli bir şeyler üretir.
örneğin: Akşener’in kurma aşamasında olduğu parti de aslında iktidarın alternatifi anlamında, çaresizlik veya talepten ötürü siyasetin ürettiği bir harekettir.
Ya da…
Mevcut AK Parti içinden doğabilecek bir başka parti olasılığı da yine siyasetin üretebileceği argümanlardan biri olabilir.
Demek istediğimiz özetle şu:
Merkez sağ’da var olan partilerin küçülmesini akıllıca siyasi dokunuşlarla sağlayan ve iktidarını 16 yıldır koruyan AK Parti, gerek yeni kurulacak parti ya da partiler ile kendi içinden çıkabilecek bir başka partiye engel olabilirse, iktidarı devam edecektir…
Bunu bu defa başaramazsa, işte o zaman alternatifleriyle yarışmak ve iktidardan gitme seçeneğiyle karşı karşıya kalabilir.
.....
Dinin arkasına sığınıp ahlaktan bi haber olanlar…
Paylaşımı sosyal medya sayfalarında gördüm.
Almanya’da çekilmiş bir fotoğraf.
üretici, kendi mahsullerini sandıklara doldurup yol kenarına sıralamış.
üzerine de tane fiyatlarını yazmış.
Bir de kumbara benzeri bir kutu bırakmış oraya.
Yolda durup alanlar, parasını bu kutuya bırakıp yollarına devam ediyormuş.
Başında kimse yok anlayacağınız.
Enteresan olan, günün sonunda alınan ürünün değeri kadar kumbarada paranın birikmiş olması.
Hırsızlık yok.
Emek zayi etmek yok.
Alın teri ihaneti yok.
Vallahi ne söyleyelim?
Okuyunca kul hakkı yiyenler geldi aklımıza…
Sürekli dinden imandan bahsedip, aksini yapanları düşündük.
Kendini dindar gösterip, ahlak’tan bi haber olan tanıdıklar geçti zihnimizden.
Daha neler neler?
Camiden ayakkabı çalanlardan tutun da yardım paralarını iç edenlere, yetim hakkı yiyenlere kadar hepsi geçti aklımızdan…
.....
Var mı bu velinin sorusunu cevaplandıracak bir Milli Eğitim yetkilisi?
Mehmet ömürlü yazmış.
Aynen şunları söyleyip, cevaplanması gereken bir soru soruyu Milli Eğitim yetkililerine soruyor:
“Okulların açılmasıyla her sene aynı şeyleri yaşıyor ve duyuyoruz. Güya devlet öğrencilerin kitaplarını veriyor. Veriyor vermesine de öğretmenler artık ek kitap aldırmadan ders işleyemiyorlar.
Bu sorunu bir türlü çözemediler biz veliler olarak bir kitaba 85 tl ödüyoruz şaka değil gerçek hem de 112 tl den düşüyorlar. Nasıl mı? Normal kitabın satışı 112 tl. Veliler “ben şu okuldan geliyorum” deyince o zaman kitap birden 112 tl den 85 tl ye düşüyor. Neymiş, indirim yapıyorlarmış. Peki şu soruma kim cevap verecek ve bu soruya cevap arayacak?
Milli Eğitim dahil yetkililerden açıklama bekliyoruz. Madem devletin dağıttığı kitaplar yeterli neden öğretmenler ek kitaplardan ders çalıştırıyor ve konuları oradan işliyor ve neden bir kitap Eskişehir de bir kitapçıda bulunuyor? başka kırtasiyeler o kitabı satmıyor? Evet doğru duydunuz okul size bir kitap söylüyor ve nereden hangi kitapçıdan alacağınızı hangi okuldan geldiğinizi söylemek zorunda kalıyorsunuz bir tür paravan şirket mi? kuruldu da haberimiz yok? O kitabı diğer kırtasiyeler satmıyor. Her okul kırtasiyelerle anlaşarak o kitaba mecbur ederse, doktorlar sen o ilacı şu eczaneden alacaksın dese olur mu? Neden o zaman kitaplarda böyle bir sistem oluştu da biz kırtasiye kırtasiye geziyor, öğretmenin istediği kitabı sadece bir kırtasiyeden temin ediyoruz? Nasıl bir sistem bu? Milli Eğitimin bundan haberi yok mu? Yoksa göz mü? Yumuyor? Bu soruların cevabını muhataplarına soruyorum? Bir ek kitap 85 tl olursa, her öğretmen ek kitap isterse, biz devletin verdiği kitaplardan kat ve kat fazla para ödeyerek bu yükün altında niçin eziliyoruz? Buna bir son ve bir çözüm bulunsun istiyoruz. Bu çok ciddi bir sorun haline geldi. Madem kitaplar yeterli, öğretmenler ek kitap aldırmasın. Madem kitaplar yetersiz o zaman Bakanlık öğretmenlerin de önerilerini ve isteklerini dikkate alıp öyle kitap bassınlar.”
Not-Bu soruya verilecek olan cevap yine bu köşede yayınlanacaktır. Tabii cevap alabilirsek…