4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ANAYASA TOPLUMSAL UZLAŞMADIR

Cuma günü, Ak Parti Genel Başkanı Sayın ERDOĞAN, Eskişehir' e geldi. Gerekçelerini sıralayarak, halktan "REFERANDUMDA" evet oyu vermesini istedi. Ancak Türkiye' de iktidara kim gelirse gelsin, suni gündemlerle, halka esas sorunlarını unutturuyor. Nitekim "REFERANDUM' da, bu gündemlerden biridir. Ayrıca 12 Eylül Anayasası neden olarak gösterilerek, seçmenden" EVET" veya "HAYIR" oyu isteniyor. Oysa 12 Eylül anayasasını neden olarak göstermek gerçekleri görmemezlikten gelmek demektir. Çünkü o anayasa, yok artık. Çok önemli ölçüde değişti. Ayrıca buna da gerek yok. Türk Halkının, referandumlara hayır dediğini görülmedi.
Şu bir gerçek ki Türkiye' de, çok partili dönemde görev alan siyasi iktidarlar, acil çözüm bekleyen sorunları unutturmak için, sürekli suni gündemler yarattı. Ak Parti döneminde ise bu doruk noktaya ulaştı. Nitekim ülkenin, en hayatı sorunları, çözüm beklerken, özellikle de iktidar bu sorunları halka unutturmak veya gündemden düşürmek için, sürekli gündem yaratıyorlar. Son bir yılda, "ÜMRANİYE DAVASI" gündemden düşmeden, "KÜRT AÇILIMI" veya " DEMOKRATİK AÇILIM" " ROMAN AÇILIMI", " ALEVİ AÇILIMI" "ERMENİ AÇILIMI", "MİLLİ BİRLİK PROJESİ" , "İRAN", GAZZE" ve bugünde REFERANDUM" gündemdedir. Maalesef siyasi iktidarın, bu stratejileri ve senaryolarının arkasına muhalefette takılıyor. Ülkede "İSTİHDAM ", "SAĞLIK" " EĞİTİM" ," EKONOMİ" gibi alanlardaki hayati sorunlar, bu gündemlerle unutturuluyor.
Aslında siyaset, gündem yaratma sanatı değil, sorun çözme ve proje üretme sanatıdır. Nitekim Anadolu Üniversitesi'nde düzenlenen konferansta, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sayın KANATOĞLU' da, "Siyasetin sorun çözme sanatı olduğunu ifade ettikten sonra, "Türkiye'de ise siyaset, sorun yaratma sanatı haline gelmiştir." demişti.
Doğrudur. Tüm dünyada, siyaset ve siyasetçi, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Demokrasi de varlıklarının nedenidir. Siyaset ise sorun çözme sanatıdır. Ancak Türkiye için aynı şeyleri düşünmek ve söylemek biraz zor. Çünkü Türkiye'de siyaset ve siyasetçi, Türkiye'nin gelişmesinin ve sorunlarının çözümünün önünde, ciddi bir engel olduğu gibi sorun yaratan taraftır da.
Anayasa değişikliği gerekli veya gereksiz, bu alanda pek çok yorum yapıldı. Buna tarih karar verecektir. Ancak Referanduma sunulan Anayasa maddeleri Anayasa hukukuna aykırı olarak hazırlandı. Çünkü "ANAYASALAR TOPLUMSAL MUTABAKAT METİNLERİ" olup, toplumun tümü tarafından kabul görür. Referanduma sunulan Anayasa metninde, yargı bağımsızlığı açısından sakıncalar var. Çünkü yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkileyecek ciddi kaygılar var. Oysa yargı bağımsız ve tarafsız olmak zorundadır. Ayrıca Yüksek Mahkemelerde, üye seçimi ile ilgili değişiklikler yapmak yargı reformu değildir.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, hiçbir iktidar, kendi meşruiyetiyle ilgili tartışmaları, anayasa ve hukuku değiştirerek ortadan kaldıramadığı gibi, gündeme bile getiremez. Siyasi iktidarlar, kendi hukukunu yapıp, buna göre ülkenin yönetimine de talip olamaz. Bu durum, demokratik kurallara ve çağdaş hukuk normlarına da aykırıdır
Ayrıca AK Parti, referandumla ilgili yayınladığı kitapçıkta 40 soru ve 40 cevapla anayasa paketini, halka anlatıyor. 99 sayfalık kitabın sunuş yazısında, Başbakan Erdoğan'ın "şimdi artık söz asıl sahibinde, milletimiz son sözü söyleyecek" cümlesi dikkat çekiyor. Ancak Anayasa değişiklikleri yapılırken, halka hiçbir şey sorulmadı. Özelliklede Sayın ERDOĞAN' ın, Anayasa değişikliklerinin, "HAP" haline getirilerek, halka sunulacağını söylemesi, muhalefet tarafından halkın iradesine ipotek olarak görüldü.
Muhalefet, ülkenin her tarafında, referandumda "hayır" oyu, iktidarda "EVET oyu verilmesi gerektiğini anlatmaya çabalıyor. İktidar ve muhalefet ne söylerse söylesin son karar halkındır. O nedenle de muhalefet ve iktidar şimdiden sandık kurullarını oluşturmak zorunda. Çünkü sandık konusu çok önemli. 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandum da 150 bine yakın sandık kullanılacak. Her sandıkta iki görevlinin bulunması, 360 bin kişi demektir. Demek ki muhalefet ve muhalefet şimdiden sandıklarda görevlendireceği 300 bin kişiyi, en kısa zamanda belirlemek ve eğitmek zorundadır. Çünkü Sandık başında Yasasını, uygulamalarını ve sandık heyetinin yetkilerini iyi bilmek gerekir.
Elbette ülkenin kaderinde etkili olan siyasi iktidarın, halka, muhalefete, yargıya ve hukukçulara rağmen, referandumda başarılı olması çok zordur. Keşke iktidar, toplumuzun tüm kesimleri ile anlaşarak, anayasa değişikliklerini yapmış ola idi. Ne bu kutuplaşma yaşanacak, ne de bu masraf olacaktı. Çünkü ANAYASALAR TOPLUMSAL UZLAŞMA METİNLERİDİR". Hal böyle olunca da Anayasa değişiklikleri, halk tarafından kabul görse de sürekli, tartışma konusu olacak, kaybeden de "ÜLKE" olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi