ARANIYORLAR VE HALA BULUNAMADILAR...

II. Dünya Savaşı'nda Yahudilerin ırk olarak verdikleri kayıplar hesaba kitaba sığar gibi değildir.
Almanlar, daha doğrusu Naziler bir ırkı neredeyse ortadan kaldırıyorlardı. Bunların başında parti ileri gelenleri olduğu kadar asker kökenli Naziler de vardı ve bu ikinciler, genelde tutsak toplama kamplarının yanı sıra, (daha çok) özel toplama kamplarının yöneticiliklerini yapıyorlardı.
Savaş bitti; Almanya, bir parti (Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi) ile liderinin (Adolf Hitler) dünyaya ateşe verip insanları inim inim inletmesinin ceremesini ağır ödedi. Ekonominin altüst olması bir yana, ülke uzun yıllar hem işgal altında tutuldu, hem de ikiye (bir bölümü Federal Almanya Cumhuriyeti, bir bölümü de Demokratik Alman Cumhuriyeti olarak) bölündü.
Savaşa kazanan müttefikler, savaş suçluları için Nürnberg'de (Almanya) uluslararası bir savaş mahkemesi kurdular ve yargılayıp her birine gereken cezayı verdiler.
Acaba o mahkemede yargılanan ve cezaya çarptırılanlar gerçek savaş suçlularının tamamı mı idi?
Yahudi liderlerine sorarsanız... değildi ve gerçek büyük suçlular savaşın son günlerinde bir punduna getirerek sahte kimliklerle, estetik ameliyatlar yaptırıp, görünüşlerini değiştirerek ülke dışına, özellikle Güney Amerika'nın aşırı sağ eğilimli ülkelerine kaçmışlar, sığınmacı olmuşlardı.
Giderken yanlarında hatırı sayılır oranda (yükte hafif, pahada ağır) değerli eşya, mücevherat ve benzeri şeyler de kaçırdıklarından, yaşadıkları yeni ülkelerde (artık orası hangi ülke ise) bey gibi yaşıyor, ellerini sıcak sudan soğuk suya vurmuyorlardı.
Müttefikler doğrusunu söylemek gerekirse, "bu, bu kadırdır. Biz ele geçirdiklerimizi yargıladık, astık kestik, cezalarını da verdik. Gerisini karıştırmayalım" dediler ve üstüne gitmediler olayın.
Ama Yahudilerin canları yanmıştı bir kez ve intikam duyguları içinde kıvranıyorlardı. Viyana'yı merkez alarak bir Jewish Documentation Center kurdular ve adlarına layık bir belgesel araştırmacılık yapacaklarına Müttefik güçlerinin yakalayıp Nümberg'de yargıç önüne çıkaramadıkları Yahudi kasaplarının ardına düştüler. Kimilerini buldular ve buldukları yerde cezalarını infaz ettiler. Kimilerini de yaka paça İsrail'in başkenti Telaviv'e getirdiler, dünyanın gözü önünde yargılayıp cezalandırıldılar. Adolf Eichmann buna örnek bir olaydır.
Center'ın kurucusu ve baş yöneticisi Simon Wiesenthal'di; halim selim bir Yahudi görünüşlüydü ama adamın aklı fikri kaçak Nazi alçaklarındaydı. Bütün gücünü ve yaşama hırsını bu kişilerin yakalanması uğruna harcıyordu.
Simon Wiesenthal'in düşlerine giren, bir an bile unutamadığı o Naziler, şu Nazilerdi:
Heinrich Müller: Gestapo'nun (Nazi Almanya'sının gizli haber alma örgütü) önde gelen kişisiydi. Sağ mı, ölü mü, nerede yaşıyor? Bilinmiyor.
Richard Glücks: Tüm toplama kamplarının tek sorumlusuydu. Yeri izi bulunamıyor.
Alois Brunner: Nazi Kasabı diye ünlenen Eichmann'ın sağ koluydu. Yakalanamadı, ama Suriye'de (Şam) ve Fisher adı altında yaşadığı saptandı. Savaş sırasında Çekoslavakya ve Yunanistan'daki toplama kamplarında ölüme gönderilen binlerce Yahudi'nin yaşamından sorumlu tutuluyor.
Franz Abromett: O da Eichmann'ın takımındandı. Daha çok Macaristan'da egemen iken Yahudilere olduğu kadar Macarlara da yapmadığını koymamıştı. Yoklara karışmış bulunuyor. Bileni edeni yok.
Friedrich Wartzog: O yıllardaki Sovyetler Birliği'nin Lemberg-Janovska kampının yöneticisiydi. Bir hesapla 40.000'den çok insanın ölümüne evet demişti.
Anton Burger: Eichmann'ın baş yardımcısıydı. Theresienstadt toplama kampına komutanlık ediyordu. 1948 yılında, cezasını çekmekte olduğu hapishaneden kaçmayı başardı. Nerededir şimdi, bilinmiyor.
Doktor Aribert Heim: Mauthausen toplama kampında resmi doktordu. Ele geçirilemedi. Avrupa'da bir yerlerde saklandığı sanılıyor. Ama... nerede?
Gerhard Thiele: Toplama kamplarındaki sayısız tutsak ve mahkumun yakılıp ortadan kaldırılmasındaki baş sorumlu. Savaşın bitmesine birkaç gün kala pılısını pırtısını topladı ve sırra kadem bastı. Yıl, 1945 idi ve o gün bugün ortalıkta yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
AKTÜEL Arşivi