
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ATATÜRK VE EĞİTİM
ATATÜRK, kadınlarımızın ve kızlarımızın, erkekler gibi, eğitimin her kademesinden yararlanmaları için, büyük bir çaba sarf etmiştir. Her iki cinsin beraberce eğitilerek ve çalıştırılarak, ülkede gelişmesinin sağlanabileceğini savunmuş ve uygulamıştır.
ATATÜRK," Öğretim yönetiminin, işe ve uygulamaya dayanması ilkelerine uymak şarttır." demiş ve Milli eğitimin, memleketin, en uzak köşelerine kadar yaygınlaşmasını, bilgisizliğin yok edilmesini; eğitimin yetişkinleri de kapsamasını istemiş ve uygulamıştır.
ATATÜRK,"Dünyada, her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için en hakiki yol gösterici ilimdir, fendir, ilim ve fennin haricinde yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, delalettir." demekle kalmamış, Eğitim-Öğretim çalışmalarında, hayata geçirmiştir.
ATATÜRK," Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsil ne olursa olsun, özellikle ve her şeyden önce, Türkiye´nin, istiklaline, kendi benliğine, bütünlüğüne, milli ananelerine, düşman olan unsurlarla, mücadele etme gereği öğretilmelidir." diyere de Ülkenin, korunmasını, eğitim öğretim çalışmalarında, hedef olarak belirledi.
ATATÜRK, "Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra, akıl ve ilmin kılavuzluğunu kabul edenler, benim manevi mirasçım olurlar." Diyen Atatürk, bilime ve bilim adamlarına, ne kadar önem verdiğini uygulamaları ile de gösterdi.
ATATÜRK, öğretmenlere hitaben de," Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir... Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır." demişti
Ancak Atatürk' ün, eğitim-öğretim alanındaki hedeflerini, hala anlamayan insanlar var. Nitekim Eğitim- Bir- Sen, Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum, " "Yaklaşık 100 yıl boyunca bu ülkenin, özellikle de eğitim alanında sirayet etmiş Kemalist ruhu, Kemalist ideolojiyi müfredatımızdan, ciddi bir şekilde arındırıp medeniyet değerlerini içselleştirmiş bir müfredatı bu ülkenin en büyük sivil toplum teşkilatı olarak ortaya koymamız gerekiyor." Sözleri ile kamuoyundan tepki aldı.
Ayrıca Diyanet'in, aylık dergisinde ise "Ecdattan Yadigâr Osmanlıca: Reddi Mirası Red" başlıklı makalede, Atatürk dönemi ve Cumhuriyet'in, ilk yılları hedef alındı. Atatürk dönemini de içeren, Cumhuriyet'in ilk yılları "basiretsizlikle" suçlanırken, Harf Devrimi için "toplumu yabancılaştırdı." ifadeleri ile Atatürk'ün eğitimdeki reformunu eleştirdi.
Oysa dünya çapında, başarılı olan insanlarımız, her vesile başarılarını, Büyük Önder ATATÜRK' ün, eğitim-öğretin alanındaki reformlarına, borçlu olduklarını, söylüyorlar.
Nitekim Nobel Ödülü alan, Sayın Profesör Doktor Aziz Sancar, 2015 Nobel Kimya Ödülü aldığı törenin ardından, yaptığı açıklamada, Ödülü, Ata'mız sayesinde aldığını, ödülü, 19 Mayıs'ta, Türkiye'ye gelerek, Anıtkabir'de, Atatürk'e, bırakacağını söylemişti.
Yine ünlü fizikçi Albert Einstein, matematikçi John Nash gibi, dünyanın en tanınmış, en zeki kadını" olarak anılan, NASA'daki gururumuz, Sayın Prof. Dr. Feryal Özel,"Ben, nasıl bir Türk kızı olarak, güzel bir okula gidip okuduysam, ilgi duyduğum alanda, beni ittilerse, ben de bunu, ATATÜRK' e, borçluyum." sözleri, Atilla OLÇUM ve onun gibi düşünenlere, en güzel cevaptır.
Aslında son yıllarda, ülkemizde, Türklüğe, özellikle de ATATÜRK' e, saldırılar arttı. Geçmiş yıllarda da Gazi Üniversitesi' de, öğretim görevlisi, Atilla Yayla, AKP'nin, İzmir'de düzenlediği panelde, Atatürk'ün, Türkiye'yi, Ortaçağ karanlığından kurtardığı görüşünün doğru olmadığını savunmuş, "Cumhuriyet dönemi, soyut bir öznedir. Soyut özneyi yüceltmek anlamsızdır." demişti.
Avrupa Birliği de, "Kemalizm" hakkında, Atilla Yayla ve Atilla Olçum gibi düşünüyor. Nitekim Avrupa Birliği kurmayları, Türkiye' nin, Kemalizm'den, kurtulmasını, hatta Atatürk Fotoğraflarının kaldırılmasını, sıkça gündeme getiriyorlar. Bunu gerçekleştirmek için de her türlü desteği veriyorlar. Nitekim Atatürk' eleştiren, Atilla Yayla, " İKİ ADET İFADE ÖZĞÜRLÜĞÜ PROJESİ İÇİN, AVRUPA BİRLİĞİ'NDEN, 450 BİN EURO ALDIK, NE VAR BUNDA. " demişti.
Türk milleti, AB, dış ve iç şer odaklarının, taşeronluğunu yapan, kişi/kişilere karşı, uyanık ve bilinçli olmak, zorundadır.. Çünkü son yıllarda, Türkiye' yi, yıpratmak, zayıflatmak, bölmek için, Batılı, Doğulu, Ortadoğulu, Balkanlı... irili ufaklı pek çok devlet, örgüt, cemaat siyasi kuruluş ve kişi/kişiler, çeşitli komplolar uygulamakta, senaryolar yürütülmektedir. İçimizdeki bazı kişi/kişiler de menfaat karşılığı, bu kesimlerin, Türkiye'deki taşeronluğunu yapıyorlar.
O nedenle de ülkemizi ve cumhuriyetimizi bekleyen tehlikeleri, bertaraf etmek için, Atatürk devrimlerini, titizlikle korumak, ödün vermemek, yaygılaştırılması ve kökleşmesi için de, gayret ve caba göstermek zorundayız. Çünkü onun devrimlerine, fikir ve düşüncelerine, ülke olarak dünden daha çok, bugün ve gelecekte de muhtacız.