
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ATATÜRK VE İSLAM DİNİ
Diyanet'in, aylık dergisinde, "Ecdattan Yadigâr Osmanlıca: Reddi Mirası Red" başlıklı makalede, Atatürk dönemi ve Cumhuriyet'in, ilk yılları hedef alındı. Atatürk dönemini de içeren, Cumhuriyet'in, ilk yılları "basiretsizlikle" suçlanırken, Harf Devrimi için "toplumu yabancılaştırdı" denildi.
Son yıllarda, Diyanette de, Atatürk' le ilgili, arzu edilmeyen gelişmeler yaşanıyor.
2011 yılına kadar, Çanakkale ve Şehitler Haftası dolayısıyla okunan hutbelerde, Mustafa Kemal Atatürk'ün kahramanlığından söz eden Diyanet, son 4 yıldır, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusunun ismine yer vermiyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve bazı kişi/kişiler, ATATÜRK hakkında ne düşünürse düşünsün, Gerçekler, yok edilemez. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı, ATATÜRK' le, ilgili düşünceleri kabul edilecek nitelikte değildir.
Öte yandan bugün, sahip olduğumuz vatanımızı, Atatürk' ün fedakârlığına borçluyuz. Ayrıca ATATÜRK Müslümanlığı, en iyi bilen insanlarımızdan biridir. Nitekim ATATÜRK' e göre, "Allah birdir. Şanı büyüktür... Peygamberimiz efendimiz hazretleri, Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası hepimizce bilinmektedir ki, yüce Kur'an'daki anlamı açık olan ayetlerdir." Demiştir.(Balıkesir Hutbesi)
ATATÜRK,"Türk milleti, daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam, ona da öyle inanıyorum. Dinin tabii olması için, akla, fenne, ilime ve mantığa uygun olması lazımdır.", demiştir.
Atatürk' ün, bu düşüncelerine rağmen, ülkemizde bazı çevreler Atatürk'ü, dinsiz, İslam'a ve din eğitimine karşı, bir kişi olarak gösteriyor. Oysa Eski Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Nuri Yılmaz "ATATÜRK-din ilişkisi, ülkemizde, sürekli tartışıla gelmiş konulardan biridir. Belirtmek gerekir ki, Atatürk, din bahsinde, en fazla gadre ve haksızlığa uğramış bir şahsiyettir. " diyerek, bir gerçeği kamuoyu ile paylaşmıştı.
Hayata gözlerini yuman İlahiyatçı, Yaşar Nuri ÖZTÜRK ise " Gazi Mustafa Kemal'i dinsiz gösterip onun, insanlığın önüne koyduğu akılcı, antiemperyalist, zulüm düşmanı, mazlum milletlerin tam bağımsızlığını isteyen reçetesini, etkisiz kılmaktır. Batı kodamanlarının, bu reçeteden korkusu, Azrailken korkularından daha büyüktür. Bunun içindir ki, haçlı emperyalizm, bu ortak hıyanete, bütün imkânlarıyla destek vermektedir " demişti.
Böylece Atatürk adına, din aleyhtarlığı yapılırken, diğer taraftan da din adına, Atatürk aleyhtarlığı teşvik edilmekte ve Atatürk'ü, dine karşı biriymiş gibi gösterme gafletine düşülmektedir. Benzeri yorumları, ülkemizde kutuplaşma ve zıtlaşmalara neden olmakta, millet ve devlet bütünlüğü ile milli birlik ve beraberliğimiz tehlikeye sokmaktadır
Ayrıca ATATÜRK' e göre "Hz. Muhammed, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinden bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin, adın silinir, fakat sonsuza kadar o ölümsüzdür." Sözleri ile de bir gerçeği kamuoyu ile paylaşmıştı.
Öte yandan yıllarca, Atatürk' ün, İslam dini ile ilgili düşüncelerini sürekli kamuoyunda uzak tuttular. Nitekim Türk halkı, Atatürk'ün, Hz. Muhammed' in mezarını yıktırmadığını yıllar son öğrendi.
AKP Milletvekili Prof Dr. Nevzat Yalçıntaş, katıldığı bir TV programında: "...Vahabilik'te, mezar ziyareti günah sayıldığı için, Suudiler bütün mezarları yıkmaya başlamışlar. Sıra Hz. Muhammed'in mezarına gelmiş. Ülkedekiler, Mustafa Kemal Atatürk'ten yardım istemişler. Atatürk bu olayı duyunca, tüm manevi duyguları kabarmış ve Suudi Kralı'na, Hz. Muhammed'in değil, mezarına, türbesinin bir taşına dahi dokunulursa bedelinin çok ağır olacağını bildiren nota niteliğinde bir yazı göndermiştir. Bu vesika Dışişleri arşivlerinde mevcut ama yıllardır açıklanmıyor. Oysa Türk halkının Büyük Kurtarıcısı' nı her yönüyle tanıma hakkı var." diyerek yıllar sonra, ilk defa bir gerçeği kamuoyu ile paylaştı.
Türkiye'de laiklik, diğer batı ülkelerinden farklı olarak, devlet ve toplum hayatında çok derin etkiler yapmıştır. Çünkü Atatürk' ün, düşündüğü laiklik, toplumu, yabancı kültür sistemlerinin, baskısından kurtarmayı ve milli bir toplum içinde özgür bireyi amaçlıyordu. Bu aynı zamanda, din ve vicdan özgürlüğünün de teminatı olacaktı.
Atatürk, içtenlikle inançlılara saygılıdır. Tebliğ edilen gerçek İslâm'ın, ortaya çıkarılmasını istemektedir. Atatürk, dinin siyaset ve ticarete alet edilmesine karşıdır. Ayrıca Atatürk, İslam'ın, özüne inançlı, bağlı ve saygılıdır. Bunun için de sonradan katılan yanlışlardan, İslam Dini' nin, arındırılmasını istemektedir.
Nitekim Atatürk," Evet, din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletin, devamına imkân yoktur. Yalnız şurası vardır ki, din ve Tanrı ile kul arasında, kutsal bir bağlılıktır. Mutaassıp İslâmcıların, din komisyonculuğuna izin verilmemelidir." demiştir.