4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ATEŞLE OYNAMAK!

BDP Genel Başkanı Demirtaş, yerel seçimlerden sonra, demokratik özerklik ilan edeceklerini söylemişti. İlan edecekler mi bilinmez ama ülkemizde, çok yoğun bir biçimde kutuplaşma yaşanıyor. Kimse yaşanan, bu gerilimin, bir kutuplaşma olduğunu inkâr etmiyor. Yalnızca tartışılan veya hararetle savunulan durum, herkes kendinin aklıselim ve tarafsızlıkla meselelere baktığını ve yorum yaptığını savunurken, ötekini kutuplaşmanın aktörü, olarak tanımlıyor. Özelikle de liderlerin tutum ve söylemleri kutuplaşmaya daha da hız kazandırıyor.
Hatta kutuplaşmaya, yasal destekte veriliyor. Nitekim Demokratikleşme paketi" olarak bilinen, Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Ancak tartışmalar ve kaygılarda devam ediyor.
Kanuna göre, hem yerel, hem de genel seçimlerde, her türlü propaganda, Türkçenin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de yapılabilecek. Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları, farklı dil ve lehçelerle eğitim ve öğretim yapmak amacıyla, özel okullar açılabilecek. Bu kurumlarda, eğitim ve öğretimin yapılacağı, dil ve lehçeler, Bakanlar Kurulu kararıyla tespit edilecek.
Kanunun, "Türkçeden, başka dil ve yazı kullanamazlar" ibaresi madde metninden çıkarılarak, ön seçimler esnasında, yapılacak propagandalarda, Türkçeden başka, dil ve yazı kullanılması yasağı kaldırılıyor ve adayların, ön seçim propagandasında kendilerini Türkçeden başka dil ve yazıyla da ifade edebilmelerine imkân sağlanıyor.
Emperyalist güçler ve dış ve iç şer odakları da bugün de anadil safsatası ile amaçlarına ulaşmak istiyorlar. Türkiye'de, yalnız bir etnik gruba, verilecek tavizler veya haklar ve anadille eğitim "ATEŞLE OYNAMAK" tır. Çünkü Türkiye'de, yalnız Kürtler yok. AKP' ye göre, 36 etnik grup var. Ancak bugün, hiçbirinin, diğerinden farkı yok. Etnik gruplara, ayrıcalıklı haklar verilmesi, Özellikle de "ANA DİLLE EĞİTİM" Türkiye için felaket olur. Dil bir etnik grubun, millet olmasında en önemli unsurdur.
Kanunu bu hükümleri ile ülkemiz gelecekte, pek çok olaya ve gelişmeye gebedir. Nitekim BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Burada asıl inşa edilecek şey kültür merkezleri değil, asıl inşa edilecek şey demokratik özerkliktir. Halkın, kendini yönetebilme anlayışı, mekanizması, sistemidir. Belediyelerimiz, artık bunun fiilen hayata geçirilmesi aşamasına geçmiştir...Biz bunları devletten beklemeyeceğiz. Ders kitaplarımızı kendimiz basacağız. Her dilde matematik kitabımız da olacak, coğrafya kitabımız da, çocuklarımıza bizler kendi imkânlarımızla eğitim vereceğiz. Biz devleti beklememek zorunda değiliz." diyerek kaygıların, ne kadar haklı olduğunu gösterdi.
Elbette BDP ve yandaşları, bunu nasıl gerçekleştirecek, bekleyip göreceğiz. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a göre, "Demokratik Özerklik" anayasaya, yasalara aykırı bir işte değildir. Ona göre de bu gelişmeler, son derece meşru haklı temellere dayanan bir halkın, kendini yönetme, kendi diliyle, kültürüne yaşama hakkına sahip çıkma meselesidir.
Demokratik özerkliği ve bütün hizmetleri, BDP' li belediyeler, her yerde hayata geçirecekmiş.
Aslında bu gelişmeler, yadırganmamalıdır. Diyarbakır da, 'Çözüm süreci' ile birlikte bazı işyerlerinde, 'Kürdistan' yazan tişörtler ve formalar satılıyor. Tişörtlerde, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından kullanılan, yeşil, kırmızı, beyaz renkli ve ortasında Güneş bulunan, Kürt bayrağı yer alıyor. Ayrıca Diyarbakır'da, Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerine, aday olan grupların, bastırdığı afişlerde, "Kürdistan" ibaresi kullanılmıştı.
Demokratik özerklik, konfederasyon, gibi öneriler, dış kaynaklarında gündemindedir. Nitekim CHP Genel Başkanlarından, Sayın Deniz Baykal, açılımın, ABD Projesi olduğunu savunduktan sonra, kanıt olarak Phillips'in 2007 ve 2009'da yazdığı 2 raporu göstermiştir. New York'taki Columbia Üniversitesi'nde İnsan Hakları Çalışma Enstitüsü'nün Barış Oluşturma ve Haklar Programı Direktörü olan Phillips, raporunda, "Türkiye ve Irak Kürdistanı konfederasyon olacak" demişti.
PKK ve yandaşları, Büyük Önder Atatürk'ün, " Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına, "Türk Milleti" denir." tanımını de reddederler. PKK ve yandaşlarının, hatta sanal aydınlar ve düşünürlerin, "DEMOKRATİK CUMHURİYET' taleplerinin altında yatan örtülü hedefler ise: Türkiye Cumhuriyetinin, yeniden yapılandırılması, Kürtlerin demokratik ve siyasi haklarının, anayasal ve yasal güvenceye alınması veya bağımsız Kürdistan'dır.
Siyasiler, liderler, dış ve iç şer odakları, özellikle de BDP, ne düşünürse düşünün, Türkler ve Kürtler, yıllardır birlikte yaşamış, kader birliği yapmış, kız almış ve kız vermiştir. Akraba olmuşlardır. O nedenle de Türk halkı, şer odaklarının oyununa gelmemelidir. Ayrıca kardeşçe yaşamak ve var olan sorunları da, birlikte çözmek varken, kavga etmek veya huzursuzluk yaratmak, kimseye bir şey kazandırmadığı gibi, emperyalist güçlere, hizmet eder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi