
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
BARZANİ VE PKK
Türkiye, bir taraftan PKK terörü ile mücadele ederken, diğer tarafta, PKK' nın hamisi olan BARZANİ ile ekonomik ilişkiler içindedir. Siyasi iktidar, Hülasa Güneydoğu'ya yatırım yapılmazken, Kuzey Irak'a büyük ekonomik açılımlar yapılıyor. Barzani'nin terör örgütüne destek verdiğini, bütün dünya biliyor. Hatta geçen yıl BARZANİ, "...Bizim Türkiye'ye verecek tek bir Kürt kedimiz bile yok.' demişti.
Siyasi otorite tarafından bu olumsuz tablo unutuldu. Bunu söyleyen Barzani, cumhurbaşkanı, başbakan düzeyinde kabul edildi. Ayakları altına kırmızı halı serildi. Dışişleri Bakanını ağabeyi oldu. Ak Parti iktidarı, "Kürdistan Başkanı" sıfatıyla ağırladığı BARZANİ 'nin, ayağına, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ve iş adamlarını gönderdi. "Ticari ve siyasi ilişkileri geliştireceğiz" diyen Çağlayan, "Banka ve yeni gümrük kapıları açılacak, THY sefer düzenleyecek, tarım ve turizm sırada" dedi.
Barzani ve aşiretinin, Türkiye'de pek çok şirketi olduğu ve kişisel serveti ise iki milyar dolar civarında olduğu söyleniyor. Akşam yazarı Güler Kömürcü' ye göre, Tatilya Barzani ailesine geçti. Bayındır Holding'in kurduğu Tatilya, iflasın ardından, Barzaniler tarafından satın alındı. Malaşin Barzani, Tatilya' yı 1.1 milyon dolar ödeyerek sahip oldu.
Neçirvan Barzani'nin şirketleri, Irak'taki içki sigara, çay, şeker ve pirinç ihtiyacının neredeyse tümünü tek başına karşılıyor. Sigaralar, Kıbrıs Rum kesimi, ya da Mersin'deki serbest bölgeden alınıyor. Türkiye'nin kasasına bir kuruş bile girmeden, özel koruma eşliğinde doğrudan Irak'a gidiyor. Türkiye para kazanmadığı gibi, bu mallar dağlardan Türkiye'ye kaçakçılar aracılığı ile sokularak duble kâr sağlanıyor.
Hülasa Türk insanı, bilmeyerek BARZANİ' nin şirketleri ve Kuzey Irak' a yatırım yapan, işadamları aracılığıyla, PKK' ya destek veriyor. Bu sayededir ki, PKK'nın, Kuzey Irak' ta, fiziki açıdan, yeni bir döneme doğru hızlı bir şekilde gittiği, yeniden örgütlendiği, PKK için, birinci öncelikli güvenlikli bölgenin, Kuzey Irak' olduğu, PKK gibi bir organizasyonun, Kuzey Irak gibi, bir güvenli bölge olduğu müddetçe de uzun yıllarlar varlığını sürdüreceği söyleniyor.
Türkiye geçmişte, Çekiç Güç' le yaptığı hatayı Kuzey Irak'la ekonomik faaliyet yaparak tekerrür ettirmekte olup, 1.Körfez Savaşı'nda Irak'a karşı savaşan başta ABD, Batılı ülkelerin bölge politikalarının, bir uzantısını da devam ettirmektedir. .Çekiç Güç'ü Türkiye'ye getiren politikaların mimarı ANAP, TBMM'deki tartışmalarda iktidar yıllarında savunduğu uygulamaları, muhalefet yıllarında eleştirmiştir. Bugün de AKP' nin, Kuzey Irak politikaları eleştiri konusudur.
Ayrıca Türkiye'de, gerek demokrasi, gerekse Anayasa olarak, insanların etnik kimlikleri ile sistemlerin ilgilenmemesi, yine bunun yanı sıra, Türkiye'de serbest piyasanın insanlara, ülkenin farklı yerlerinde mal-mülk edinebilme, işletme kurma noktasında yükselme fırsatları verdiği için, Kürtlerle, Türkler belki de tarihte hiç olmadığı kadar farklı bir ilişki biçimi geliştirmişlerdir. Hatta kız alıp vererek, adeta akraba olmuşladır. Ancak bu perspektif, PKK ve yandaşlarının, Türkiye' de kolayca hareket etmesine de zemin oluşturmuştur.
Ülkemizde yaşayan her etnik grup, Türkiye'nin, demokrasisinin sağladığı fırsat alanlarını kullanarak gerek kamuda, gerekse özel sektörde, istediği yere gelebilme, mal-mülk edinebilme veya sistemin tamamında kendine yeni bir pozisyon sağlama şansına sahiptir. Oysa Kürtler için, komşu ülkelerde, bu imkânlar yok. Bu nedenle de PKK ve yandaşları, ülkemizde, fütursuzca hareket edebilmektedir.
Türkiye, ABD, BARZANİ, özellikle de AB olan ilişkiler, yeniden değerlendirilmeli, gereği de vakit geçirilmeden, hayata geçirilmelidir. Çünkü Türkiye' nin, AB sürecinde yaptığı icraatlar, terörist organizasyonlar için de yeni fırsat alanları sağlayacaktır. Son zamanlarda, yargının kendi içerisindeki olumsuz görüntü vermesi, istihbarat meselesinde, devlet kurumları arasındaki kavgalar, Özellikle ideolojik olarak gittikçe toplumun ayrışarak, etnik milliyetçiliğin ivme kazanması, İşsizlik gibi sorunlar, PKK için yeni fırsat alanları açmıştır. O nedenle de AB' ye uyumda, güvenlikle ilgili uyum yasaları, yeniden gözden geçirilmeli, terör suçlarına, en ağır cezalar uygulamada yer almalıdır.
Ayrıca Türkiye, PKK terörünü, etkisiz hale getirmek istiyorsa, Kuzey Irak' a, mutlaka askeri harekât yapmak, BARZANİ' nin, Türkiye' de mevcut şirketlerinin, faaliyetini durdurmak, Kuzey Irak' la, her türlü ekonomik ilişkileri keserek, her alanda ambargo uygulamak zorundadır. Aksi halde BARZANİ güçlendikçe, terör daha da ivme kazanacaktır.