
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
BAŞARILI İNSANLARIMIZ UNUTULMAZ
Kişi/kişilerin, hayat mücadelesindeki başarı dereceleri, tuttukları isteki bilinç ve bilgi derecesine bağlıdır. Toplumların ve kurum/kuruluşların düzeni, verim ve performansları, kişi/kişilerin, bu özelliklerinin düzeyine bağlı olarak, değişik boyutlardadır.
Bilgili, becerili, erdemli kişilerin, çok bulunduğu toplumlar, daha ileri yaşam içerisindedir. Böyle üstün özelliklere sahip kişi/kişilerin, yetişmesi hiçte kolay değildir.
Bir toplumun, özelliklede kurum/kuruluşların bünyesini, böylesine ileriye doğru değiştirme sorunluluğunu omuzlarında taşıyan kişi/kişilerin, görevi, güç ve kutsaldır. Bu güçlüğün aşılabilmesi için de kişi/ kişilerin, her yönüyle kendini mesleğine verip, görevini, en iyi biçimde yerine getirmesi gerekir.
İnsanımızın, her şeyden önce, iyi yetiştirilmesi, tecrübe ve deneyim sahibi olması, geleceği için maddi ve manevi, her türlü kaygıdan, uzak mesleğini ve hayatını sürdürmesi gerekir. Bu, geleceğe ulusça, sağlam gidebilmemizin de t ek şartıdır.
Kişi/kişilerin, toplum içindeki değeri ve yeri, oranında başarılı olur. Özellikle de bu bir din adamı ise, daha da önem taşır. Çünkü her söylediği söz, yaşamındaki her tavır ve davranış örnek olur ve dikkate alınır. Ve bir toplumda, din adamına verilen değerin derecesi, o toplumun geleceğini yanılmadan yansıtan, ayna gibidir.
Ne var ki insan ömrünü doğası gereği, din adamlarımız da belli bir görev sonrası emekli olmaktadır. Ancak onların değeri, hep varlıklarında saklı olup, dostlarının da gönüllerin de yer ederler.
Bu din adamlarımızdan biri de, İl Müftülerimizden, Sayın Abdullah CEYHAN’ dır. O’nu, görev başladığı yıllarda tanımıştım. Bugüne kadar da hemen her ay en az bir defa görüşme fırsatı bulduk.
Eskişehir Müftülerimizden, Sayın Abdullah CEYHAN ‘la geçen hafta telefonlayaptığımız görüşmede, geçmiş yıllarda, Eskişehir’ de, yapmış olduğı hizmetleri bir kez daha hatırladık.
Sayın CEYHAN’ ın, kendisine has bir kişiliği vardı. Risk almaya yatkın, zamanı iyi kullanan, alçak gönüllü, fırsatları, en iyi şekilde değerlendiren, Hizmet içi eğitime önem veren, gelişmelere ve olaylara, çok iyi adapte olan, ufku geniş, en önemlisi de herkese aynı oranda saygılı, bir yapıda gördük.
Sayın Ceyhan’ la, konuşmak, tanımak ve sohbet etmek, insana büyük haz verirdi. Çünkü düşünceleri, fikirleri ve konuşmaları, sade, duru, pak ve moral vericidir. Ayrıca dünya için ahiretini, ahiret için de, dünyasını, terk etmeyen, dengeli bir hayat anlayışı da vardı.
Faktörler ne kadar değişse de, değişen koşullara uyabilen, ancak bildiği tavizlerden de asla taviz vermeyen, bir yapıya sahipti. Bir yöneticinin ve din adamının sahip olması gereken, bilgi, deneyim, tecrübe, önsezi, yetki ve sorumluluk trafiğini doğru yönlendirme, denetleme, bilgi aktarma, ekibini motive edebilme, başarı ve başarısızlıkları da paylaşabilmek gibi meziyetlere de sahipti.
Sayın CEYLAN, görevli olduğu dönemlerde, Kişi/kişiler, hiçbir ayrıcalık olmadan, “yalın yurttaş" kimliği ile sorunlarını ve istemlerini, kendisine aktarabiliyordu. Bu davranışı ve gerçekleştirdiği icraatı ile de halk tarafından, seviliyordu, en önemlisi de diğer yöneticilere de örnek oluyordu.
Sade, duru, pak konuşması ile moral vericiydi. Dayanışmacı, bir ruha da sahip olarak gördük. Halka karşı davranışı, güler yüzü, Vatandaşla olan iletişimi, örnek teşkil edecek nitelikteydi.
Müftülük ve etkinliklerle ile ilgili karaları, “ORTAK AKIL” olarak adlandırdığımız kavram ekseninde, ilgili kişi/kişiler ve kurum/kuruluşlarla mutabakat; personeli ile de uyum ve işbirliği içinde alırdı.
O’ nun döneminde, müftülük, Eskişehir’ e, bir “ANAOKULU” kazandırdı. Her yıl, 500’ ün üzerinde öğrenciye, burs sağlandı. Hizmet içi eğitimlerle diğer kurum/kuruluşlara örnek oldu. İcraatı ile de Yunusemre diyarı Eskişehir’ yakışmıştı.
Sayın CEYHAN aynı zamanda, bir “YUNUSEMRE “sevdalısı idi.
Sayın CEYHAN, sağlık nedeni ile emekliye ayrıldı. Ancak icraatı, söylemleri, tavır ve davranışları ile sevenlerinin hep anılarında ve gönlünde olacaktı
Görevi süresince, icraatında sergilediği, “sevgi”, “hoşgörü” , “diyalog” , özellikle de bilgili, kültürlü, onurlu, haysiyetli, dürüst, sözünün eri, herkese eşit mesafede olan, toplumun takdirini, güvenini kazanan, meziyetleri ile de hep anımsanacaktır.
Sayın CEYHAN, yaşamından ve İslam dünyasından, pek çok ders çıkardığını, her fırsata dile getirir. Bildiklerini ve düşüncelerini de, kendine özgü bir üslupla, dostları ve insanlarla paylaşırdı.
O, dostumuz ve sırdaşımızdı. Varlığı ve vefalı sevgisiyle, görev yaptığı sürede, dostlarına moral verdi. Emekli oldu ve Eskişehir’ den ayrıldı ama dostları, onu hep anımsayacak, örnek insan ve din adamı olarak gösterecektir.
Hülasa insan olarak, dostlarla nice güzellikleri paylaştık. Nice değerin ve derinliğin farkına beraber vardık. Ömrümüzün, en güzel, en taze, en saf yıllarında; insan olmanın güzelliklerine tanık olduk.
Oysa İnsan ömrü, aslında çok kısadır. Ancak insan isterse, o kısacık ömürde, çok şeyler yapar ve pek çok olaya ve gelişmeye de tanık olur. Zaman için de bunları bir vesile hatırlar, büyük haz alırken, yaşamın ve yaşananların, ne kadar güzel olduğunun da farkına varır.
Ne mutlu! Gerçek dostluğun tadına erenlere; yine ne mutlu! Dost olabilmeyi ve dost kalabilmeyi de başaranlara…