1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Belki de en çok karşı çıktığımız o madde...

Seçilen belediye başkanlarına, seçildikten sonra en çok şu eleştiri yapılır:


-“Seçildiğin gün parti rozetini çıkartman gerekirdi. Sen sadece seçildiğin partinin değil, tüm şehrin belediye başkanısın.”


Ne yalan söyleyelim, meslek hayatımız boyunca belediye başkanlarına bu yöndeki eleştiriyi yapan isimlerden biriyiz.


Partizanlık yapan, belediye başkanı seçilmesine rağmen hala partisinin il başkanı gibi davranan ve kendisine oyun az çıktığı mahalleye kasıtlı olarak hizmet götürmeyen belediye başkanlarını sürekli eleştirmişliğimiz vardır.


Her defasında…


-“Madem siyaset yapacaksın, o halde belediye başkanı değil de il başkanı ya da milletvekili olsaydın” diyerek noktalamışızdır belediye başkanlarına yönelik yaptığımız bu eleştirilerimizi.


Ve her defasında, belediye başkanlarına kendilerinin tüm şehrin belediye başkanı olduklarını bir daha hatırlatma gereği duymuşuzdur.


Şimdi:


Yeni anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanına partili olma konumu getiriliyor.
Hatta.
Cumhurbaşkanının aynı zamanda partisinin genel başkanı olması öngörülüyor.


Bu bize göre, belediye başkanlarını eleştirdiğimiz konu ile benzeri bir durum.
Belki de, yeni anayasa değişikliği maddeleri arasında en çok karşı olduğumuz bir durum.


Nasıl karşı olmayalım?


Yıllarca, particilik yapan belediye başkanlarını eleştirip “O parti rozetini yakandan çıkart. Sen, sana oy veren vermeyen herkesin belediye başkanısın ve herkese eşit hizmet götürmek zorundasın” demişiz…


Cumhurbaşkanının partili ve hatta parti genel başkanı olmasına ses çıkartmadığımız takdirde bu kez o partizanlıkla eleştirdiğimiz belediye başkanlarına haksızlık etmiş olmaz mıyız?


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Bütün suç Unakıtan ile bendeymiş…


 


AK Parti Eskişehir’de 2014 mahalli seçimlerini kaybettikten sonra yaşadığı bir olayı anlatıyor bakan Nabi Avcı.


Seçimden hemen sonra bir bakan arkadaşı, Sohbet sırasında: “Hocam Eskişehir’de seçimi kaybetmemizin tek nedeni Kemal Unakıtan ve sizsiniz” demiş.


Söz konusu bakan Lütfü Elvan imiş.


Bu tespiti şaşırtmış Nabi Avcı’yı.


-“Nasıl yani?” diye sorunca, anlatmaya başlamış:


-“Ben Eskişehir’i yakından takip ediyorum. Eskişehir’de bir trafik sorunu var. Kemal Unakıtan üzerine vazife olmamasına rağmen kalktı ve şehrin içinden geçen yolu karşılıklı üç şeride çıkarttı. Bu yüzden çevre yolu trafiği rahatladı. Halbuki bunu yapmamış olsaydı, buradaki sıkışıklık şehir içine de yansıyacaktı. üstelik, üzerine vazife olmamasına ve yolu genişletmesine rağmen Eskişehir halkı bu yolun genişlemesinin Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldığını zannetti”


-“İyi de” demiş Nabi Avcı. “Hadi o bunu yaptı. Benim günahım ne?” diye sorunca Lütfü Elvan:


-“Sen de Türk Dünyası Kültür Başkenti diye bir proje yarattın. Bu proje sayesinde Eskişehir’in birçok kazanımları oldu. üstelik bu proje kapsamında yapılanlar yine büyükşehir belediyesine mal edildi. O yüzden ikiniz de suçlusunuz. Siz bunları yapmamış olsaydınız biz 2014 mahalli seçimlerde Büyükşehir belediyesini kazanmıştık” demiş.


Nabi Avcı “Şöyle bir düşündüm. Haklılık payı olduğuna karar verdim. Biz ne yazık ki yaptıklarımızı anlatamadık. Bizim yaptıklarımız üzerinden başkası seçim kazandı” diyor.


-“Kim bilir? Belki bunları yapmasaydık daha mı değerli olurduk?” diye de bir göndermede bulunarak sözlerini tamamlıyor…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Böyle bir sıkıntı var…


 


Satılmışoğlu bölgesi sanayi alanı için, 1/25 binlik planları belediye yaptı. Mecliste kabul edildi. Fakat Tarım il müdürlüğü aynı bölge için ufak arazileri birleştirerek tarımdaki gelir kaybını önlemek verimi artırmak amacıyla ve ciddi paralar harcayarak toplulaştırma yapıyormuş.


Kısacası…


 Saçma sapan bir durum varmış ortada.


Tarım müdürlüğü “belediyenin ne yaptığı bizi ilgilendirmez” derken, belediye “Plan ysadır ve herkes uyacaktır” diyormuş.


Sonuç olarak …


 Aynı bölge için ayrı ayrı plan yapılması kafaları karıştırmış.. İl tarım toplulaştırma yaparken adamın tarlası imarlıymış değilmiş hiç dikkate almadan yer değişikliği yapıyor, ileride binlik planlar yapıldığında ciddi bir hak kaybı yaratılacağ şimdiden görülüyormuş.


Zira…


Tarlası imarlı yerde olan birinin tarlasını alıp başka yere koyma durumuymuş yapılan.


Böyle bir sıkıntı iletildi bize.


Konunun uzmanı değiliz.


Konu ile ilgili uzmanlara da ulaşmamız mümkün olmadı.


En iyisi mi bu sıkıntıyı yazalım ve ilgililer de açıklık getirsin istedik.


Umarız bu konuda o istenen açıklık getirilir…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM
Sabah oğlunun odasına giren anne;
- Haydi oğlum, uyan artık! Okuluna geç kalıyorsun!
Yarı açıkgözlerle annesine bakan oğlu, uykulu bir sesle;
- öf yaa anne!! Bugün okula gitmek istemiyorum!
Anne, oğlunun isteğine karşı çıktı:
- Okula neden gitmek istemiyormuşsun bakayım? İki ciddi neden söyle bana
Oğlu bir yandan esnerken, bir yandan da annesine;
- Okuldaki tüm öğretmenler benden nefret ediyor, biiir... Tüm öğrenciler de nefret ediyor, ikiii... Anne bu iki ciddi nedenim yeter mi?
Annesi oğlunun nedenlerini geçerli bulmadı;
- Bunlar okula gitmemen için neden olamaz ki!. Şimdi hemen kalk ve çabuk hazırlan!...
Bu kez oğlan yatakta genleşir ve annesine;
- Sen de bana, okula kesinlikle gitmemi gerektirecek iki ciddi neden gösterebilir misin, anne?
Sabrı tükenme noktasına gelen anne, oğlunun üstündeki yorganı sinirli bir şekilde hızla çeker:
- Birinci ciddi neden, 52 yaşında koskoca bir adamsın. İkinci ciddi neden ise, sen o okulun müdürüsün, oğlum!


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi