Psikolog Yağmur Gökşen Bulut

Psikolog Yağmur Gökşen Bulut

BEYNİMİZ KÜÇÜLÜYOR!

İlk insanlardan bu güne beynimizin küçüldüğünü biliyor muydunuz? Bilimsel araştırmalar ve kanıtlara baktığımızda %5 oranında bir küçülmeden söz edebiliriz.
Bunu okuduğunuz da ‘nasıl yani?’ dediğinizi duyar gibiyim. Çok uzun bir zamandan bahsetmeyeceğim. Kendi çocukluğum ile şimdiki çalıştığım çocuklara bakıyorum. Benim çocukluğumda (2000lerin başından bahsediyorum) her evde bilgisayar yoktu. Bilgiye ulaşmak çaba gerektiriyordu. Mesela bizim evimizde büyük bir kütüphane vardı. Birçok ansiklopedi vardı ve ben ödevlerimi oralardan araştırarak yapardım. Hangi sayfalarda ne tür bilgiler bulabileceğimi küçük yaşta babamdan öğrendim. Çok zor durumlarda yeterince bilgi bulamadığımda ise kütüphaneye gider orada araştırma yapmaya devam ederdim. Belki de kitaplara düşkünlüğüm buradan geliyordur. Gerek ailemin kitap okumayı sevmesi gerekse bize bu sevgiyi aşılamasından.
Şimdiki çocuklara baktığımda ise bilgiye ulaşmak onlar için çok kolay. Bir tuşa basmak ödevlerini yapmaları için yeterli. Hatta bazen okumadıklarını sadece bakarak yazdıklarını ya da bir internet sayfasından kopyala yapıştır yaptıklarını duyuyorum. Kiminin ne ödev yaptığından bile haberi yok. Böyle olunca da bilgi öğrenilmek yerine sadece anlık olarak gördüğümüz bir not olmaktan ileri gidemiyor.
 Beynimizin %5 oranında gerilediğini söylemiştim. Şöyle örneklendirecek olursam, aslında biz sadece hayatta kalmaya çalışıyoruz. Teknolojinin bu derece gelişmesi ve sanayileşme etkisi ile ihtiyaçlarımızı daha kolay karşılar duruma geldik. Atalarımıza baktığımızda onların vahşi tabiatta hayatta kalmak adına gösterdiği çabayı günümüzde biz göstermiyoruz. Dijital dünya bizi sarmaya devam ettiği sürece beynin daha çok küçülmesi de beklenen bir gerçek. Yemeğe ulaşmamız bile bir tuş uzağımızdayken aslında gördüğümüz şu ki çabalamıyoruz. Atalarımız yemeğe ulaşmak için belki günlerce çaba gösterirken biz oturduğumuz yerden kuryenin gelmesini bekliyoruz.
Bu durum beraberinde birçok olumsuzluğu da hayatımıza dâhil etti. Boyun ve bel fıtıkları, obeziteler, dikkat eksiklikleri, otizm ve daha birçok sorun dijital dünya ile oldukça ilişkili. Özellikle son zamanlarda telefon, tablet ve bilgisayar ile büyütülen çocuklara baktığımızda sosyal ilişki kurmada oldukça zorlandıklarını görüyoruz. İnsanlarla iletişim kurmak yerine bilgisayar ile oynamayı seçen bir çocuk davranışsal anlamda da sorunlar göstermektedir.
    Peki, ‘biz ne yapabiliriz?’ diye sorabilirsiniz. Hemen bu konuda da naçizane önerimden bahsetmek isterim. Çocuklarınızın dijital dünya ile olan bağını sınırlandırmalı ve onu bilgiye ulaşma konusunda desteklemelisiniz. Modern çocuk bakıcıları olan telefonlardan uzak tutup çocuklarınızla bir şeyler üretme konusunda istekli olmalısınız. Günümüzde ebeveyn olmak ne yazık ki çok kolay. Çocuğunuz yemek yemediğinde bir çizgi film açıp yemek yedirmek yerine oyuncaklarını dâhil edip bir oyun tasarlayabilirsiniz. Bir telefon, tablet veya televizyon sizin işinizi kolaylaştırmamalı. Çünkü siz ne kadar maruz bırakırsanız ilerde o kadar ceremesini çekersiniz. Unutmayın günümüzde çocukların yaşadığı sorunların çoğu ilk çocukluk döneminden geliyor.
    Benden söylemesi sonra görmedim, duymadım, bilmiyorum demeyin! :) 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Psikolog Yağmur Gökşen Bulut Arşivi